Selam ben geldim ve bölümü bırakıp kaçıyorum.
Umarım beğenirsiniz.❤️
5. Bölüm
Yanlış yaptığımı hissettiğim nadir anlardan biriydi, Kürşad'ın karşısında olmak. "Ne?" dedi şaşkınlıkla. Önce dudakları ne kadar şaşırdığını anlatmak istercesine aralandı, kapandı, sonra tekrar aralandı. Dudakları düz bir çizgi haline geldiğinde, okyanusları keskin bir bıçak gibi, tam gözlerime değdi. O anda içime ne olduğunu bilmediğim bir his daha doluştu. Belirsizliklerden hiç hoşlanmadım. Üstelik çatık kaşlarının ardından mavi gözleri hiç de masum bakmıyordu.
"Bana öyle bakma, zaten fazlasıyla tedirginim." kısık çıkan sesim yüzünden söylediğimi duyup duymadığını bilmiyordum. Çatık kaşları çözülerek eski halini aldığında "Anlayamıyorum, sana kaçtım, ne demek?" dedi. Bakışları şimdi daha yumuşak, yüz ifadesi biraz da olsa sertlikten uzaktı.
"Anlatacağım, lütfen oturur musun? " Başını salladı ve usulca birkaç büyük adım attığında çoktan yatağa ulaşıp oturmuştu. Odanın ortasında öylece kalırken ne yapacağımı bilemedim önce, sonra sessizce ilerleyip araya mesafe koyarak Kürşad'ın yanına oturdum.
"Geçen gün .." derince soluklandım. "Hastane de bana bir teklifte bulunmuştun?" Başını salladı. "Onu kabul ediyorum." diyerek konuşmamı başlattım ve haberlerden başlayarak, beni aradıklarını, basının peşinde olduğumu da araya karıştırarak tüm olan biteni anlattım. "İşte son olarak da ben buraya gelecektim. Annem arayınca daha fazla meraklandırmak istememiştim ama tamamen yanlış bir anlaşılma oldu. Sonrasını da zaten biliyorsun işte. Buradayım."
Kürşad bütün konuşmam boyunca, ben ona bakmasam da, gözlerini üzerimden ayırmadan dikkatlice beni dinlemişti. En son sessiz kalarak beklediğinde bir şey söylemesini bekledim. Sonuçta o teklifi bana kendisi sunmuştu, bende kabul etmiştim işte.
"Bir şey demeyecek misin?" diye sordum, sesim fısıltıdan ibaretti. İşleri iyice karmakarışık bir hale getirdiğimi yeni yeni farkediyordum. Hayallerime bu kadar yakınken yakasından tutup bırakmamak yanlış mıydı, anlayamıyordum. Annemin bu kadar katı davranması bana hayal kırıklığı yaşatırken acele mi ettim diye düşünüyordum. Belki babamla konuşsam bana destek olacaktı ama zamanım çok kısıtlıydı. Yüzüm düştüğünde içinde olduğum karmaşa beni derin okyanusların dibine attı. Boğdukça boğdu.
"Teklifim hala geçerli. Gidip, ailelerimize önce bunun yanlış bir anlaşılma olduğunu söyleriz, gerçeği anlatırız. Sonra evlenmek istediğimizi açıklarız. Zaten ikimizin ailesi de bunu çok istiyor. Gereken neyse yapılır. Bu kadar üzülmen.." sustu. Belki de cümlesini nasıl tamamlayacağını bilemedi. Bende üzerinde durmadım. En azından şimdi biraz daha rahatlamış hissediyordum. Tam bir şey söylemek için dudaklarımı aralamıştım ki odada bir telefon melodisi yankılandı. Kürşad'ın telefonuydu. Telefonunu pantolonunun cebinden çıkardığında arayana baktım.
Semiha Teyze.
"Açma , lütfen." diyerek araya girdim. Anlamayarak bana baktı. "Gidip onlara yanlış anlaşılma olduğunu söylemek istemiyorum. Biz kendimiz nikahı kıyıp öyle çıkalım karşılarına. Düğün - dernek işlerine hiç girmek istemiyorum. Zaten yakında açılış olacak ve vaktim olmayacak."
Kaşları hafif çatılır gibi oldu, yüzü kasıldı. Mavi gözlerine ifadesiz bir bakış yerleşti. Gelinlik giymek , kına yapmak istemiyordum. Bunlar sevdiğim biriyle evlenseydim heyecanla yapacağım şeylerdi, anlaşmalı ve birkaç ay sonra bitecek bir evlilik için hem fazla masraflı hem de anlamsızdı. "Bana zaten birlikte yaşamayacağımızı söylemiştin. Nikahtan birkaç gün sonra ailelerimize durumu açıklarız. Sonra ben kendi evimde yaşayacağım, seninde kendi evin var zaten. Önemli bir durum olduğunda birleşiriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pamuk Öğretmen
Genç Kurgu"Pamuk, bir şey mi oldu? İstanbul da olduğunu bilmiyordum." dediğinde ellerimle oynamaya başladım. Onu beklemiştim beklemesine ama şimdi ne söyleyecektim. "Şey.." ilk başta bocalasamda aklıma gelen ve Kürşad'ın şaşkınlıkla kaskatı kesilmesini sağla...