❗*+18 Yetişkin İçerik*
''Bir cinayetler silsilesi.''
Kızılkoy şehrinde kızıl saçlı kadınları öldürüp beyaz bir elbiseyle ağaçlara asan ve tüm insanlara sergileyen bir seri katilin varlığı şehirdeki herkese korku salıyor.
Katilin işlediği cinayetler...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Sınır: 35 oy ve 60 yorum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Her cinayet işleyene, katliam bile yapsa seri katil demiyoruz. Uluslararası normların getirdiği en basit tarife göre seri katil; anormal kişisel bozukluklar sonucu, otuz günden daha uzun bir zaman diliminde ve arada bekleme dönemleri de olacak şekilde üç ve ya daha fazla insanı öldüren kişiye deniyor.
Türk Seri Katiller~ Sevinç Yavuz
♣️
Takıntı kurbanı mı?
Perşembe günü öğleden sonraydı. Haftalardır yağan kar bugün de devam ediyordu ve soğuk her zamankinden daha çok hissediliyordu. Öyle ki İrem Kartal siyah kaşe kabanı, kadife pantolonu ve boynuna doladığı kalın atkısına rağmen üşüyordu. Kalçasını Acar'dan aldığı siyah sedan arabanın kaputuna yaslarken postallarının içinde buz kesilen parmaklarını oynatıyordu. Bugün yalnızdı ve bu yalnızlık biraz tedirgin hissetmesine neden olsa da buraya tek gelmeyi kendisi istemişti.
Kızılkoy'u çevreleyen ormanın hemen kenarına kurulu olan bu küçük mahalleye son kurban olan Yade'nin sevgilisi Ömer ile konuşmak için gelmişti.
Gözleri evin ardında kalan ormana kaydığında kuzeyden gelen soğuk rüzgar beresinden çıkmış olan birkaç saç tutamını havalandırdı. Bununla birlikte İrem soğuktan yaşaran gözlerini sıkıca kapattı ve o an evin ön penceresinde belki biraz heyecan ve korkuyla kendisini izleyen Ömer'i görmedi.
Rüzgâr biraz dinince arabadan uzaklaştı ve eve doğru yürümeye başladı. Kar neredeyse dizlerine geliyordu ve kısa botunun dışında kalan paçalarını ıslatıyordu. Islak kumaş tenine her değdiğinde ise yüzü ani bir tiksinmeyle buruşuyordu. Bu soğuk karşısında hala hasta olmadığı için kendini şanslı hissediyordu.
Kapıya geldiğinde tek katlı evin çevresine göz gezdirdi. Çatısından su alan evin, bazı kısımlarının boyası kabarmış bazı kısımlarınsa sıvası dökülmüş ıslak ve çürümeye durmuş tuğlaları gün yüzüne çıkarmıştı. Çatının ön kısmındaki kiremitler oldukça yıpranmıştı, eve uzaktan bakan bir insan evin sahibinin ne kadar sorumsuz olduğunu düşünürdü.
