Ona doğru dönüp "Tabi" dedim elimle Ömer'in durduğu yeri gösterdim yavaş adımlarla karşıma gelip durdu "Emin misiniz " dedim tek kaşımı kaldırarak. Kaç metre lan bu. Boyum 1.80 di ama yine de kafamı kaldırarak ona bakmak sinirlerimi bozdu.
"Evet" dedi. Her türlü alırdım bunu. İlk atağı yapması için bekledim. Karnıma hızlı bir yumruk yiyince herifin benden hıncını aldığımı anladım.Yaran patıyacak. Bacağına sert bir tekme atıp sağ bileğini tuttum kolunu çevirip arkasına geçtim. Heyt be maşallah kız kasa bak kasa. Çevirdiğim kolunu hafif iterek çaylaklara bağırdım. "Bu pozisyon rakibin kolunun omuzdan kırılmasını sağlar. " dedim kolunu bırakarak tekrar önüne geçtim. Bu sefer ben yüzüne rastgele bir yumruk savurdum elimi havada tutup karnıma bir yumruk geçirdi. Galiba yara patlamıştı. İnliyerek dişlerimi sıktım dirseğimi çenesine doğru hafifçe kaldırdım. Acımı umursamamaya çalışarak "Bu şekilde karşınızdakinin çenesini zor olsa da kırabilirsiniz" dedim. Yüzbaşı bir şeylerin ters gittiğini anlamış olucak ki bileğimi bıraktı. Bakışlarım karnıma kaydı, siyah atletim kanın kırmızı rengiyle parlıyordu. Çaylaklara dönüp "Ders bitti dağılın" diye bağırdığımda hepsi bir ağızdan "Emredersiniz" diye bağırdı. Bakışlarımı Yüzbaşı'ya değdirmeden tesise yürüdüm. Piç kurusu.
✧
"Kız günü ne ya " diye sitem ettim yanımda oturmuş çayını hüpleten Naz'a "Oturun oturduğunuz yerde"
"Ya gel işte kafan dağılır. " O, Duru, Gece ve Kübra kendi aralarında konuşup Naz'ın evinde bulunucaklardı ve bu güne beni de davet ediyorlardı! Yüzbaşı'yla aramızdaki dövüş tesise yayılış ve birbirimize düşman olduğumuz düşünülüyordu. Ben kimseyle kolay kolay düşman olmam ki zaten düşman olmak için karşındaki kişiyi ciddiye alman gerekirdi ben kimseyi ciddiye almıyordum ki . Kimseyi mi? Biri hariç. "Öf tamam sen bilirsin zaten gelip put gibi duruyosun." Ayağa kalktım ve mutfaktan çıktım. Ekip genelde mutfakta takılıyordu. Koridorda yürüyüp merdivenlerden indim bahceye çıkıp motorumun yanına yürüdüm kaskımı kafama geçirip tesisden uzaklaştım. Yer altı dünyasında Asır kimliğimle tanınmış biriydim ne gerçek ismim ne cinsiyetim biliniyordu tıpkı bir hayalet gibiydim iki yıldır ortalarda olmadığım için bir araba yarışında öldüğüm düşünülüyordu. Asır kimliğimde çoğunlukla Murat'ın iş birliği yaptığı örgütlere silah bomba falan temin ediyordum. Güçlü bahisçilere kafes dövüşleri yaptırarak kendi kurduğum çetenin liderliğini yapıyordum fakat iki yıldır Rusya'da olduğum için çeteyi yasa dışı dövüş müsabakalarına katılan Erem Aran namı diğer Deccal'e emanet etmiştim. Erem yer altının güçlü isimlerindendi babası gibi uyuşturucu ticareti yapmak yerine boksa yönelip boksör olmuştu.
Çetenin bulunduğu yere geldikten sonra motordan indim. Şehrin içinde etrafı gecekondularla dolu tenha yıkık dökük bir yerdi içerde kafes dövüşleri ve işkence odaları falan vardı. Kaskımı çıkarmadan ilerledim kapıda duran iki badigarda çete kartını gösterip içeri girdim. Koridorda yürürken her zamanki gibi bağırış ve çığlık sesleri vardı. Erem'in odasının önünde durdum kapıya sert bir tekme geçirip açılmasını sağladım. Erem oturduğu yerden hızla ayağa kalkıp yanıma yürüdü kasktan dolayı yüzüm gözükmediği için kim olduğumu göremedi. Deri ceketimin yakalarından tutup beni duvara yasladı. "Belanı siktirtme lan " dedi. Hiç değişmemiş ha . Dizimi kasıklarına geçirdim, acı içinde inlerken yakalarımı bırakmıştı
"Selamın aleyküm" dedim kaskı kafamdan çıkarıp koltuk altıma aldım "Nabersin "
"Asır " dedi şaşkınlıkla
"Deccal? " dedim aynı şaşkınlıkla
"Geldin mi lan " dedi toparlanırken
"Yok daha yoldayım " ilerleyip dövmeli kollarını belime sardı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VATAN ŞAFAKTAKİLER
Roman pour Adolescents" Yaşamak için öldürmeliydim" diye haykırdım sonunda Bakışları eldivenleri tutan ellerime kaydı "Bileklerinde ki izlere bakılırsa yaşamak için çok hevesli olduğun söylenemez" dedi alay eder gibi gözlerimi yumdum "Kapa çeneni " dedim dişlerimi sıkara...