"Baban." Merlin'in sesi titriyordu. "Yaralarını büyüyle iyileştirmeye çalıştığımı gördü. Gitmem gerekiyordu Arthur yoksa ölebilirdin, Uther dayaklarıyla seni neredeyse öldürüyordu. Ama beni gördü ve korktu. Beni idam ettirmek istedi ama Gaius ona, eğer beni öldürürse lanetinin seni de öldüreceğini söyledi. Abartmıyordu, zaten zayıftın. Baban tek varisini kaybetmeyi göze alamazdı." Oğlu değil varisçisi. "Y-yani beni gönderdi. Yemin ederim ayrılmak istemedim."
Arthur tökezlediğinde Merlin onu nazikçe yakaladı. Büyükleri birbirine karıştı. Merlin onu bırakmadı, kolları Arthur'un belini sıkıca sarıyordu ama acıtmıyordu.
Arthur fısıldadı.
"Neden beni bulmaya çalışmadın? En azından bana bir mesaj gönderebilirdin."
"Gerçekten yapmadığımı mı düşünüyorsun? Baban bir büyücüyü sihirli bir bariyer yapmaya zorladı. Buradan ayrılamam. Sana mesaj bile gönderemedim. Ama yenim ederim ki denedim, aşkım, kaç kere sana gelmeye çalıştım ama engelleri geçemedim, ne zaman bariyeri kaldırmaya çalışsam canımın acısına aldırış etmedim ama gidemedim de. Acının sebebinin benim kaçma çabalarım olduğunu düşünüyorum, özür dilerim."
Arthur onu öptü. Öpüşürken hala ağlıyorlardı ama bunu umursamadılar. Arthur titreyen ellerini Merlin'in çıplak göğsüne koydu. Sıcaktı. Yara izleri göğsünü sertleştirmişti ama büyücü hala güzeldi.
"Üzgünüm. Benden bıktığını ve bu yüzden gittiğini sanıyordum. Tamam seni biraz suçladım ama anladım. Yine de acıttı."
Merlin ellerini tuttu. Arthur artık titremediklerini fark etti. Merlin'in büyüsüyle onun büyüsü yeniden birbirine bağlanıyorlardı.
"Seni bir daha bırakmayacağıma söz veremem çünkü seni kırmak istemiyorum. Ama bilmelisin ki eğer seni bırakırsam bunu kendi isteğimle yapmış olmayacağım. Sen benim varlığımın sebebisin. Sen benim için her şeysin, Arthur. Tanrım, senin homurdanmalarını duymadan nasıl yaşayabilirim ki?"
Arthur şaşırtıcı bir kahkaha attı. Merlin'in gözleri yine şefkat ve sevgi doluydu ve ona bakıyordu. Sevgiyle.
"Camelot'a ilk geldiğimde korkmuştum. Tanrım, çok korkmuştum, sihrin yasak olduğu Camelot'ta sihre sahip bir çocuktum! Ama sonra seninle tanıştım, dünyanın en büyük aptalıyla."
Arthur ona hafifçe vurduğunda güldü ve başını öptü.
"Ama o aptal bana yaşamak için bir sebep verdi. Ona hizmet ediyorum. Sana hizmet ediyorum. O kadar sinir bozucuydun ki, isteklerin bitmek bilmiyordu ama sabahları seni görmek bana güç veriyordu. Sana olan sevgim ve sadakatim korkularıma ağır bastı. Kendi değerini göremiyorsun, Arthur. Sadece benim için değil, şövalyelerin ve halkın için de çok önemli olmalısın. Sen de hayatına önem vermelisin, aşkım ve sana çok aşığım, bunu unutma."
Arthur gülümsedi. Güvensizlikleri hiç kaybolmadı ama en azından birinin onula ilgilendiğini biliyordu.
"Tamam, sadece tuniğini giy, seni aptal."
Arthur, Merlin'in çıplak omzunu öptü. Dudakları aşağıya indi ve yara izlerine dokundu. Merlin'in sığ nefeslerini hissedebiliyordu. Ama Arthur geri adım attı ve tuniğini Merlin'e geri fırlattı.
"Giy şunu. Ne yapacağımızı düşünmeliyiz, zaman kaybedemeyiz."
Aslında Arthur, çok şey atlattıkları için birlikte vakit geçirmeyi hak ettiklerini düşünüyordu ama sevgilisine kötü davranmak daha eğlenceliydi.
"Acımasızsın. Sana bu kadar zalim olmayı kim öğretti, sürekli kızaran sen oluyordun!"
"Belki de başka birileriyle bir şeyler denedim, asla bilemezsin. Ya da bir şeyleri hep biliyordum ama sana gösterme şansım olmamıştır."
Merlin'in gözleri yeniden parlıyordu. Ama bu sefer kıskançlık veya belki de şehvetten mi yüzündendi? Lanet olsun, Arthur bir şeytanı serbest bırakmıştı.
"Bana bildiklerini gösterebilmen için tüm evi sihirle kilitlediğime sevindim."
En nihayetinde Merlin tuniğini giymedi hatta Arthur'un üzerindeki tunikten kurtulmasını sağladı.
***
Tartışılacak, çözülecek pek çok şey vardı ama birlikte vakit geçirmekten keyif alıyorlardı. Bunu hak etmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enchanted To Meet You /Merthur
Fanfiction*Çeviridir *Tamamlandıd *** Peki ya Arthur da sihir yapabilme yeteneğine sahip olsaydı? Ya bunu saklaması gerekiyorsa ve sanki bu da yetmezmiş gibi diğer bütün sihir kullanabilme yeteneği olan insanlarla arasında tuhaf bir büyü bağına sahip olsaydı...