26)Şimdi O Gözlerindeki Işıklar, Kayıplar.

161 23 47
                                    


Selammm🥹

Sizi deli özlemişim, o yüzden iki haftadır yazılı haftası demeden bulduğum her boşlukta bölümü yazdım durdum, dün gece de bitirdim. Aslında istediğim tam yılbaşı gecesi, 31 Aralıkta Sana Dair Her Şey özel bölümünü bitirip yayınlamaktı çünkü yarın onu yayınlamamın üzerinden tam iki yıl geçmiş olacak.
Zaman ne kadar hızlı geçiyor değil mi :'))

Ama çok istesem de o maalesef ki yetişmedi. Onları sizin de en az benim kadar özlediğinizi biliyorum o yüzden merak etmeyin, özel bölümümüzü de ara tatilde bitirip atmayı planlıyorum.

Bu kısa bilgilendirmeden sonra sizi daha fazla tutmadan bölüme geçeceğiz fakat yıldızımıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayalım olur mu🥹🥹

Dopdolu bir bölüm, geçmişten bir Ateş-Vefia sahnesiyle başlıyor. Herkese keyifli okumalar dilerim 🤍

 Herkese keyifli okumalar dilerim 🤍

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sırılsıklam Satırlar, 26. Bölüm;
Şimdi O Gözlerindeki Işıklar, Kayıplar.

İçeride mi?" Diye sordu Ateş. Başını salladı Fırat.

"Konuşmuyor hiç."

"Ağlıyor mu?"

"Tepki vermiyor."

Ateş sırtını sertçe duvara yasladı. Bunca yıl olmuştu, yıllar olmuştu. Yıllar.
Büyümemişti bile sanki.
Saçları bile uzamamış, kısalmıştı.

"Yarası?" Diye sordu bu sefer de. Boynuna yaslanan bıçak aşağı kaymış tenini kesmişti. Gerdanında bir kesik vardı. Derin değildi ama küçük bir şey de değildi.

Açılan hiçbir yara küçük olmuyordu.

"Dikmişler."

Ateş'in kafasının içinde kızın annesi ona dikiş atarken ağlayan kızın sesi yankılanıyordu. Ateş'in elini sıkı sıkı tutmuş, hatta deyim yerindeyse eline yapışmış hüngür hüngür ağlamıştı. Ateş'in gözlerinden acıyla boşalan yaşları gördükçe, o kan kokusu burnuna doldukça hüngür hüngür ağlamıştı ama bir kez olsun Ateş'in elini bırakmamıştı. Ateş bilincini neredeyse kaybettiğinde bile minik ellerin terli saçlarında gezindiğini hatırlıyordu.
Her şeyi bulanık, bölük pörçük de olsa hatırlıyordu.
O hatırlamıyor muydu?

"İz kalacak mıymış?"

Fırat istemsizce bakışlarını aşağı, karnına çevirdi. Ateş üstünü değiştirmiş ve temiz, siyah bir tişört giymişti. Tişört dikiş izini kapatıyordu.
Ama o günün izini, hiçbir şey kapatamıyordu.

"Sormadım." Dedi Fırat, Ateş onun için sadece eğittiği bir asker değildi hiçbir zaman. Değerliydi.

"Anlarsın sen abi," Dedi Fırat'ın bile ilk defa duyduğu bir sesle. Öyle, yakarır gibiydi. "Kalır mı iz?"

Sırılsıklam SatırlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin