Emre'den.
Sonunda evin orada durmuştuk. Arabadan indiğimizde yarı uykulu olan Volkan abinin koluna girdim.
"Gelsene sen de Alex."
"Yok Emoş ya ben benimkinin yanına gideceğim."
"Tamam hadi görüşürüz Allah'a emanet ol."
Alex gidince bizde zor güç merdivenlerden çıkmıştık. Giriş kat değildik ama ikinci katta oturuyordum. Ev de ev arkadaşım ile kalıyordum, ailem başka şehirde idi. Ev arkadaşım ise bir süreliğine ailesinin yanına gitmişti. Cebimden anahtarı çıkartıp kapıyı açtım. Anahtarı kapıdan çıkartıp tekrar cebime koydum.
İçeri geçtik ve kapıyı kapattım. Volkan abiyi odama götürdüm. Yatağımın örtüsünü açtım ve Volkan abiyi yatırıp üstünü örttüm.
"Abi ben iki dakika mutfağa gidip geliyorum tamam mı? Sen o sırada kal burada."
"Tamam canım."
Odadan çıkıp mutfağa gittim. Çay koyacaktım, dolaplarda çay aradım. Yeteri kadar çay vardı zaten.
Çayı demliğe koydum. Kaynayınca demlerdim. Bir şeyler hazırlamak istedim. Dolaplara baktığımda deniz kabuğu makarna gördüm. Onu çıkarttım. Bir tanede tencere çıkarttım.
Bu tencereyi kız kardeşim Cemre, arkadaşım ile bu eve ilk çıktığımızda biriktirdiği parası ile almıştı. Gülümsedim biricik kardeşimin güzel kalbine.
(Emrenin sanirim kiz kardesinin adi bihtermis. Ama ben cemre yaptım, bir de bunun abiside var. Aileside baskici falan değil.)
Makarnanın suyunu koydum tencereye. Sonra onu da kaynaması için ocağa koydum. Çaydanlığı kontrol ettiğimde kaynıyordu. Hemen çayı demleyip ocağa koydum ve altını kıstım.
Dolaptan bir tane krema çıkardım, makarna için. Sonra ev arkadaşım Kuyt'ın annesi Semra teyzenin yaptığı salçayı çıkardım. Semra teyzem ya, ikimizide hep düşünür. Kuyt Hollandalı. Annesi Türk, babası Hollandalı.
Ama Kuyt hem Türkçe konuşuyor hem de Hollandaca konuşuyor. İkisinide çok iyi konuşmuyordu. Hollandacayı daha iyi konuşuyor, Türkçeyi biraz daha az konuşabiliyordu. O yüzden genelde İngilizce konuşuyorduk. Bende İngilizceyi ana dilim gibi konuşamadığım için arada Türkçede konuşuyorduk.
Makarnanın suyu kaynayınca makarnayı süzecektim ama biraz su almak istedim.
Bir bardağın 4/3'ü kadarını makarnanın suyu ile doldurduktan sonra makarnayı süzüp bir kenara koydum. Dışarı çıkarttığımız kaşarın paketinide açtım.
İlk önce 250 gram tereyağının yarısını koydum tencereye. Sonra 1,5 yemek kaşığı salça, sonra kremayı koydum. Kaşar paketinin üstünden yarısını kestim. Kaşarı çıkartıp rendeledim. Sonra tencerede eriyenleri karıştırmadan kaşarıda ekledim ve krema birbirlerine karışıp sos olana kadar karıştırdım.
En sonunda makarnayı da ekleyip biraz daha karıştırdım. Makarna olunca altını kapattım.
Odama gidip Volkan abiyi uyandıracaktım. Acaba uykusu ağır mıydı?
Odama yavaşça girdim. Sonra dizlerimin üstüne çömeldim.
Ellerim ile yavaşça saçlarını okşadım. Yanağını okşadım sonra.
Kolundan dürttüm en sonunda. Ama yine uyanmadı. Makarna soğuyacaktı amına koyayım sonra tadı olmuyor.
"Volkan abi uyan!"
Diğe bağırmıştım. Gözlerini aralayıp gülümseyerek bana baktı.
"Emre?"
"He Emre. Kalk Volkan abi yüzünü yıkayalım."
Kaşlarını çatmıştı bir anda. Sonra onu kolundan tutup kaldırdım ve tuvalete gittik. Onun yüzünü yıkadıktan sonra havlu ile bir güzel kuruladım.
Mutfağa ilerledik. Onu masaya oturttum. Önüne tabak ve çatal koydum. Kendime de çıkarttım aynılarından.
Tabaklarımıza doldurdum makarnayı. Sonra çay doldurup birer çay kaşığı şeker attım ikimizinkinede ve karıştırıp tabağımızın yanına koydum.
"Ben yaptım sen uyurken. Beğenirsin umarım."
"Bakayım tadına."
Çatalına batırdı biraz, sonra ağzına götürüp yedi.
"Imm, leziz. Çok güzel olmuş ellerine kollarına sağlık Emre. Seni de yordum herhalde?"
"Yok abi estağfurullah, teşekkür ederim."
"Asıl ben teşekkür ederim."
Ona gülümseyip yemeğimi yemeye devam ettim.
...
Benim makarna aski
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yıldızların altında- Volkan Emre
FanficSenin gözlerinin ışığı yeter, yıldızlara gerek yok... 💛💙