Bölüm şarkısı: Aşk yok olmaktır - Yıldız Tilbe
Lanet olası pazartesi sabahında yine uyanmıştım, yanımdaki kocamı ve içerideki üvey oğlumu uyandırmamak için sessizce kalkıp salona gittim hizmetçilerin birinden su istedim boğazım kurumuştu ardından "Kahvaltıyı hazırlamayın ben bu gün dışarıda olacağım" dedim.
Üzerimi giyinmek için giyinme odasına çıktığımda üvey oğlumun uyandığını gördüm gerçekten de sabahları uyandığında daha yakışıklı gözüküyordu, kız kardeşimi şimdi anlıyordum bizim evde kaldığını zamanlarda söylerdi.
"Günaydın, Tekin" diyince o da "Günaydın Zeliha abla, babam uyandı mı?" diye sordu ama bilmiyordum en son odadan çıktığımda uyuduğunu söyledim "En son uyuyordu tatlım git bak istersen uyuyorsa da uyandır yoksa işe geç kalacak".
Tabi benim dışarı çıkmam gerektiği için tekrar giyinme odasına doğru yöneldim, odaya girdikten sonra kendime kombin seçmeye başlamıştım ta ki Tekin'in "ZELİHA ABLAAA!" diyene kadar.
-O... -O, ölmüştü...
Odamıza geçtiğimde onunla olan güzel hatıralarımız aklıma geldi birden kendimi tutamadım daha sonra belki onun kokusu hala üzerindedir belki diyerek ceketini tam alacakken bir şey dikkatimi çekti ceketin üzerinde koyu kahverengi bir kaç saç teli vardı nası olur diye içimden geçirdim benim saçım sarı...
Ceplerini kurcalamaya başladım bir adet toka ve alışveriş fişleri, fişler bir kozmetik firmasına aitti ama son zamanlarda bana hiç bir şey almamıştı.
Aklımdan kötü şeyler geçiyordu biraz sakinledim ve arabaya bakmak istedim aşağıya indiğimde araba sabah oldu yerinde değildi farklı bir yere park edilmişti Tekin'e sorduğumda o da ben almadım demişti, neyse..
Arabanın kapısını açtığım an da bir kadın parfümü kokusu yayıldı parfüm o kadar ağır kokuyordu ki benim parfümüm olma ihtimali iyice azalmıştı.
Arabayı daha fazla incelemeye başladığımda yerde kadın ruju buldum ve gerçekten inanamıyordum bir hızla eve girdim ve "Tekiin!" diye seslendim. Geldiğinde "Tekin, senin kız arkadaşın var mı?" diye sordum.
Tekin "Yok Zeliha abla" diyince bunun başka birine ait olduğunu anladım. Panikle, Tekine "Oğlum koş babanın telefonunu getir en son sendeydi değil mi?",
Tekin, "Evet Zeliha abla hemen getiriyorum".
Telefonun şifresi ne olabilirdi diye düşünürken evlilik yıl dönümümüzün tarihini girince telefon açıldı, elim ayağım titriyordu gerçekten bu duruma geleceğimizi bilmiyordum elim ayağıma dolandı, telefonunda hiç bir şey bulamadım ta ki telefonu bırakacakken aklıma rehberine bakmak geldi.
Telefon rehberini açtım incelemeye başladım... birden gözüme bir şey takıldı kayınvalidemin yani annesinin iki tane numarası vardı, hemen kendi telefonumdaki numarayla karşılaştırdım bir tanesinin yanında kalp vardı kalp olan numara, benim telefonumdaki numarayla aynıydı ama yanında kalp olmayan sadece "annecim" yazan numara ne Tekin'de ne de bende kayıtlıydı. Hemen Safiye Hanımı aradım;
-"Safiye Hanım nasılsınız?"
"İyiyim kızım sen nasınsın, torunum nasıl"
-"İyiyiz Safiye Hanım, nasıl olsun Tekin de iyi, bende iyiyim aynı yani"
"Oh oh iyi olun canım"
-"Safiye Hanım benim size bir şey sormam lazım"
"Noldu kızım bir şey olmadı inşallah"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nereye kadar
JugendliteraturNe kadar gidebilmiştik ki, nereye kadar gelebildiğimizi bilelim... Sevdiğini kaybetme üzüntüsünü gölgeleyen ihanet. İhanet... Nereye kadar saklayabilirdin ki Turgut, yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış. Acaba ileride Zeliha için tekrardan yanacak...