Öz Farkındalık

16 1 0
                                    


Şimdi de ve burada mısınız? 

Çoğumuz günlük rutinlerimizden dolayı 'Otopilot' ile yaşarız ve çoğu zaman bunun farkında olmayız. Etrafımızda olan olayları anlık ve yüzeysel kararlarla geçiştirdiğimizi genelde işler tersine döndüğünde fark ederiz ve kendimize sorarız;

''İşler nasıl bu noktaya geldi? ''

Sonra otomatik bir şekilde sorunun kaynağını bulmaya çalışırız. Neden mi?

Çünkü bize öğretilen bu! Anneniz size kızdıysa ya da sevgiliniz sizden uzaklaşıyorsa ortada bir sorun olduğunu bilirsiniz. İlk algınızda hatalı tarafın siz olduğunuz olur. Belki size tuhaf gelecek ama bu oldukça bencil bir beyne sahip olduğumuzu kanıtlar, çünkü beynimiz kendini merkeze alır. Bu 'Ben-Merkezcilik' ilişkiyi yöneten tek tarafın biz olduğumuzu ve doğru ya da yanlış hamleleri sadece bizim yapabileceğimizi hissetmemizi sağlar. 

 O noktada olayın kaynağı olduğundan ve nedeni bulursak çözümünü de kolayca bulacağımızdan eminizdir. 

''Aslında ipin ucu hala ellerinizde! ''

Farkındalık anlık bir şeydir. Bir saniyeliğine dünyaya bakış açınız değişir. Aslında başından beri gözünüzün önünde olan bir şeyin gerçek bütünlüğünü kavradığınızı hissedersiniz. Ardından bu fark edişe alışırsınız ve o şeyi hep biliyormuşsunuz gibi otomatik pilota eklersiniz. 

Otopilot 'ta iken algınızı kapatmışsınızdır ya da algınızı kapattığınız için Otopilot'a geçmişsinizdir. Hangisi önce oldu, bir önemi var mı? 

Bize sorarsanız HAYIR! Önemli olan şu anda (ya da olay esnasında) öz farkındalık halinde olmamanızdır.  Beyninizde bunun farkındadır. Olay esnasında uyku modunda olduğu için hata yaptığını düşünmeye meyillidir bu nedenle stress ve panik hallerini tetikleyecek hormonların salgılanmasını artırır. Beyin kendi kontrolü dışında gelişmiş olduğuna inandığı sorunla baş etmek için size hormon salgılatırken sizde hayali sorunun kaynağını ararsınız. 

Sorun olarak gördüğünüz şeylerin hepsi değilse de bir çoğu bundan kaynaklanır. 

Artık yaşadığınız sürecin farkındasınız. O halde beyninize sorun:

- '' Öldün mü, bozuldun mu, vahşileştin mi, iki yüzlü mü oldun, bir sığır sürüsüne katıldın da onlarla aynı otlakta mısın? ''

Marcus Aurelius günümüzden yaklaşık 2000 yıl önce yaşadığı için örneklerin size uzak geldiğini düşünüyor olabilirsiniz, bu sizin tercihiniz.

Ancak kaçtığını düşündüğünüz ''İpin ucu'' sizin elinizde. Zamanınızı olayların ya da durumların  kontrolünü nerede kaybettiğinizi düşünerek harcamak yerine kontrolü ele geçirmek için kullanın. 

Kontrolü kaybettiğinizi düşündünüz ya da cidden kaybettiniz, söyleyin lütfen o noktayı bulunca elinize ne geçeceğine inanıyorsunuz? Olayların sıfır noktasına gittiğinizde zaman geriye akacak ve siz olayın akışını değiştirebilecek misiniz? Eğer hatanız olduğuna inandığınız şey için özür dilerseniz karşı tarafla ilişkiniz bir anda -sihirli bir değnek değmiş gibi- eskisi haline mi dönecek?

Bunlar zihninizin çarpıtmaları olabilir. Beyin her ihtimali düşünür, o buna programlı, hangisini besleyip büyüteceğiniz sizin tercihiniz! 

İnanın ya da inanmayın Marcus Aurelius haklı. Ölmediğiniz sürece kontrolünüzü ele geçirebilirsiniz. Yeter ki avuçlarınızın arasına bakın çünkü aradığınız ipin ucu başlangıçtan beri orada!

Ben Alexias. 

Lütfen kendinize iyi davranın

Not: İpi ne zaman hayal etsem kırmızı renkli olduğu gözümde canlanıyor. Sizin ipiniz hangi renk?





Güç RehberiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin