4.Bölüm: Umrumda değil!

120 31 6
                                    

Chaewon'dan

Uyandım yerimde doğruldum, sanki bütün enerjim bitmiş gibiydim boynumda baya bir acıyordu. Bu çocuk hayatıma girdiğinden beri her uyandığımda bir yerim ağrıyordu. Neden acabaa? Dün olanları hatırlamaya çalıştım, Seojun neden bir anda çıkt8ğını bilmiyordum nereye gitsem her bir serseri beni sıkıştırıyordu, YA sanki dünyada tek kız bendim etrafata bir sürü kız varken yine beni buluyorlardı, benim onlardan farkım ne onlar insan bende insanım onlar kız bende kızım ne farkım var onlardan!. Beynimde firtanalar koparken odanın kapısı güm diye açıldı ciddiyim güm diye.

Th- günaydın.. sen hiç uyanmasaydın ya ne gerek vardı ki şimdi!(alayla)

Yine geldi bu hayvan.. (yazar gece gece çarpılacak şimdi) diye bir şey geçirdim kafamdan.

Th- sen ne dedin!?

Chw- ah sanada günaydın.

Dişlerimi sıktım ve yüzümü elimle kapattım.

Th- konuyu değistirme sen az önce ne dedin bir daha söylesene!

Yine beynimde bir tane şarkı aklıma takılmıştı i don't care diye.
İ don't care umrumda değil demekti. Sesli bir şekilde i don't care şarkısını söylemeye başladım. Kapıya doğru oynak bir şekilde yavaşça ilerledim amacım onu çıldırtıp cebindeki telefonunu almaktı gerçwkten merak ediyordum acaba içinde ne olabilirdi neden karıştırmak istiyorsam -_-. Bana boş gözlerle bakıyordu Taehyung. Aralık olan kapıya doğru oynak olarak ilerledim hayla şarkıyı söylüyordum ezberimdeydi zaten şarkı. Biraz daha oynadıktan sonra cebindeki telefonu aldım ve kapıyı sonuna kadar açıp koşmaya başladım sanarsın atletizm şampiyonasındayım o derece hızlıydım. Arkamdan koşup bağırıyordu

Th- ben oraya gelmeden kendin gelip o telefonumu vericeksin anlıyormusun beni tıpış tıpış geliceksin buraya!

Chw- I don't care!!

Onu delirtmiştim onu her türlü delirtiyordum ve bu benim hoşuma gidiyordu. Arkama baktım ortalıkta yoktu biraz irkmiştim nedense. Biraz daha koştuktan sonra kızlar tuvaletine girdim orda ihtiyaçlarımı karşıladım. Saat sanırım 6ydı çünkü daha yeni güneş doğuyordu. Tuvaletten çıktım, ve aşagı merdivenlere doğru yöneldim amacım kantine gitmekti çünkü çok acıkmıştım. Kantine girip bir tost ve meyvesuyu almıştım, yemeğim bittikten sonra somurta somurta üst katlara çıkıp koridorları ve okulu gezmeye başladım sonuçta bu benim yeni okulumdu her yeri taramalıydım.

Taehyung hayla ortalıkta gözükmüyordu nereye gitti acaba, sıkılmaya başlamıştım boş boş koridordaki duvarla bakışıyordum yere oturup elimi cebime attım direk Taehyung'un telefonu elime geçti telefonu tamamen unutmuşum. Telefonu açtım şifre ve yüz taraması istiyordu hay ben böyle işe. Telefonun şifresiyle biraz daha uğraştım ama hayla şifreyi bulamıyordum. Telefonu cebime geri attım ve yürümeye başladım hayla gelmemişti saate bir daha baktığımda okulun açılmasına daha 2 saat vardı ve ben burda boş boş dolanıyordum.

~

Aradan yarım saat geçmişti ama hayla Taehyung gelmemişti neden gelmediğini anlamıyorum. Sınıfıma geri girdim ve kafamı sıraya koyup uyumaya başladım..

Taehyung'dan

Sadece dolanıyordum düşünüyordum yappacak bir şeyim yoktu. Aç olduğum için güçlerim yerine girmiyordu o yüzden bu okuldan çıkamıyordum. Elimi cebime attım karıştırdım ama cep boştu diğer cebime baktım oda boştu iki arka cebime baktım onlarda aynı durumlardaydı. Hey telefonum ner- demeden direk aklıma ışık hızında Chaewon aklıma geldi, bir an onu unutmuştum. Telefonumu o küçük almıştı. Kokusundan onu takip ettim ah heryerde kokusu var!

Bizim sınıfa girdim orda uyuyordu hırsız ne kadar huzurlu püff~. Boş verip yavaş bir şekilde karşısına geçtim diz çöküp yüzümü onun yüzüne yaklaştırdım gözlerimin yandığını hissedebiliyordum. Biraz daha yaklaşıp yüzünü incelemeye başladım, çok güzel bebeksi yüzü vardı kırmızı dudakları kupkuru kalmıştı, gözlerinin altı biraz morarmış ve kırmızılık vardı.

Ben onu incelerken bir anda yavaşça kısık gözleriyle bana bakan bir iki göz buldum. Sonra Chaewon çok yakın olduğumuzu fark edip gözleri kocaman olup hemen yerinden kalktı, bende şaşkın bir ifadeyle ona bakıyordum.

Chaewon'dan

Gözlerimi araladığımda karşımda bana yakından bakam Taehyung'u görmemle direk ayağa dikildim bana çok yakındı.

Chw- sen ne yapıyorsun?

Th- özür dilerim sadece seni uyandırmak için gelmiştim.

Kafam deli gibi ağrıyordu elimi kafama götürüp gözlerimi kapattım, bir kaç saniye sonra gözlerimi açtım

Th- Chae sen iyi misin?

Chw- ah yok bir şey sadece bir anda kalktığım için başım döndü.

Th- peki hadi kantine gidip su alalım hem biraz havan değişir. Ha bide unutmadan telefonumu alayımm

Chw- ne hayır vermiyecemm

Th- ah hadi ama vereceksin telefonu bunu ikimizde iyi biliyoruz

Chw- belki vermem..

Th- zorlaştırma işleri hadi ver

Chw- gelip kendin al hadisene!

Th- bak gücüm halim mecalim kalmamış zaten ver hadi şunu!

Chw- peki ama bir şartla

Th- ne şartı ya ver telefonumuu!

Chw- sen bilirsin ya kabul et yada telefon hiç vermem

Th- aishh tamam hadi söyle śartın ne

Chw- şartım 2 hafta boyunca okula gelip giderken hep çantami sen taşıyacaksın kabul mü?

Th- ne!? Hayatta olmaz!

Chw- peki sen bilirsin hadi bay ba-

Th- tamam kabul ediyorum!

Taehyung'un elini tutup serçe parmağini benim serçe parmağımla birleştirdim.

Th- sen napiyorsun?

Chw- bu söz verdin demek.

Ona bir gülücük attım ve geri eski halime döndüm. Ve ona telefonunu verdim, telefonunu biraz baktıktan sonra bana tekrar döndü ve

Th- okulun açılmasına son 10 dakika kaldı hadi sınıfa girelim.

Chw- tamam hadi gidelim.

.
.
.
.
.
.

Evet biliyorum bana çok kızgınsınız özür dilerim bölümleri daha erkenden yazmaya başlayacağim inşallah hepinize görüśmek üzere bay bay!🍄

800 kelime👍

Kütüphanedeki Vampir [Kim Taehyung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin