Yaşlı Düşes ve Emma çaylarını içerken birbirlerine iyice ısınmışlardı. Yaşlı kadın, Emma'nın güzelliğinin yanında kalbinin de temiz olduğunu düşünüyordu. Dük için çok mutluydu. Biricik oğlunun böyle güzel ve iyi niyetli bir kızla evleneceği onu oldukça rahatlatmıştı. Genç kızdan öğrendiği kadarıyla bahçe işlerini seviyor, çiçeklerden iyi anlıyordu.
Aklına gelen fikirle, "Emma, burada oldukça büyük bir bahçe var. Hem evin önünde hem de arka tarafında. Açıkçası ben çiçekleri sevsemde merhum eşim Büyük Dük'ün annesinden kalma bahçeyi bozmadım. Çok fazla anlamıyorum. Dük'lüğe yakışır bir şekilde devamlılığının sağlanması için bahçıvana yapılması gerekenleri yaptırdım o kadar. Madem sen seviyorsun ve anlıyorsun oğlum ile evlenip evin hanımı olduktan sonra istediğin gibi düzenletebilirsin. Hem belki evindeki gibi arka bahçeye kendine ait bir sera yaptırırsın. Ne dersin?"
Genç kızın bu teklifle gözleri parlamıştı ve çok mutlu olmuştu. Fakat çekinerek, "Efendim, size saygısızlık yapmak istemem. Sonuçta bu evin hanımı sizsiniz. Hem Dük belki kızabilir."
Düşes gülümseyerek uzandı ve kızın elini tuttu.
"Kızım, burası artık senin evin. Lütfen hiçbir şeyden çekinme. Hem Alex'in bir şey diyeceğini sanmam. Sonuçta sen onun Düşes'i olacaksın."
Bu sırada kızın utanarak başını eğmesi yaşlı kadının gözünden kaçmadı. Ah bu kız çok masumdu.
"Ayrıca siz evlendikten sonra burada kalmayı planlamıyorum. Artık bu evi sen çekip çevireceksin ki görev ve sorumluluklarına sahip çıkabilesin. Düşes olmak kolay değil ve ben yaşlı bir kadınım. İlgilenemeyecek kadar yoruluyorum. Eşimin ölümü sonrasında ben de çok sevdiğimiz kırsaldaki evimize çekilerek hayatımı sakince yaşamak istiyorum."
Genç kız, kadının sözlerinin ardından birden korkuya kapıldı. Nasıl yani o koca evi nasıl yönetecekti? Ayrıca yaşlı kadını çok sevmişti ve desteğiyle daha iyi hissederdi.
"Lütfen gitmeyiniz. Neden burada hep birlikte yaşamayalım? Üstelik bu ev çok büyük. Kimseyi de tanımıyorum."
Yaşlı kadın gülümseyerek, "Merak etme kızım. Hemen gitmiyorum. Düğüne kadar hazırlıklar için burada olacağım. Bu süreçte seni sosyeteye de tanıtmak lazım. Dolabını yenilemek için bir sürü elbise siparişi vereceğiz daha. Tabii bir de gelinlik."
Emma gelinliği hiç düşünmemişti. Evet bir gelinliğe ihtiyacı vardı. Babası apar topar gönderdiği için açıkçası aklına bile gelmemişti.
"Hadi şimdi dinlen sen biraz, detaylar sonra da konuşulur. Akşam yemeğinde görüşürüz."
Sonra hizmetçileri çağırdı ve isminin Mary olduğunu söylediği henüz çok genç olan bir kızı kendisine tanıttı.
"Bu Mary, senin kişisel yardımcın olacak. Bundan sonra tüm ihtiyaçlarını ona söyleyebilirsin. Leydi Emma'ya odasını gösterebilirsiniz." dedi.
"Leydim, buyrun size odanıza kadar eşlik edeyim." dedi ve beraber yürümeye başladılar. Merdivenleri çıkarken Emma, ne kadar yorgun olduğunu fark etti. Uzun ve tablolarla süslü koridoru inceleyerek ilerlediler.
Sonra büyük oymalı ahşap bir kapıya geldiklerinde Mary kapıyı açarak Leydi'yi içeriye buyur etti. Genç kız odayı inceledi. Oda oldukça büyüktü. Sol tarafta banyoya çıkan bir kapı ve hemen yanında kocaman bir yatak vardı. Karşı duvarda yan yana büyük pencereler ve balkona çıkan camdan bir kapı vardı. Çok ışık aldığı belli ferah bir havası vardı. Sağ duvara dolap ve aynalı bir masa yerleştirilmiş, hemen yanında da bir kapı daha vardı.