Çadırın koyu mavi kumaşından sızan güneş ışığı uyanmamı sağlamıştı. Başımı kaldırmamla yanımdaki hâlâ uyumakta olan bedeni görmüş, gülümsememe engel olamamıştım. Düzenli nefesleri yüzüme çarparken, bana dün gece yaptığı gibi onun yüzünü ezberlemeye başladım.
Geldiğim güne nazaran uzamış saçları kapalı gözlerini görmemi engellediğinden elimle yavaşça kenara itmiş kirpiklerini saymaya başlamıştım. Şekilli burnu ve hafif aralık dudaklarıyla uyurken bile beni baştan çıkardığından ona bu kadar güzel olduğu için kızmış ve uyanması için onu öpmeye başlamıştım.
Gözlerinden başlayan öpüşlerim önce yanaklarına inmiş en son dudaklarında durmuştu. Onu minik minik öpmeye devam ederken nihayet gözlerini açmış ve hasret kaldığım kahvelerini bana dikmişti.
Benim gibi gülümsediğinde ise yine durmamış gerilen dudaklarından son kez öpüp yattığım yerden doğrulmuştum."Hadi kalk artık yarım saattir uyandırmaya çalışıyorum seni"
Gözlerini kapatıp olduğu yere daha çok sinmiş bana inat kalkmamıştı.
"Daha kimse kalkmadı. Nesin sen horoz mu?"
Göz devirip kalkmayacağını anladığımda tekrar yanına uzanmıştım.
"Şimdi ne diyeceğiz diğerlerine?"
Ağzımdan çıkanları umursamadan omuz silkmiş, gözünü kapalı tutmaya devam etmişti.
"Ya Kang Taehyun! Sinir bozuculuğundan ödün vermiyorsun bakıyorumda"
O dediklerimle gülümserken bir süre daha çadırdan çıkmamıştık. Ta ki Yeonjun tek tek herkesin adını sayana kadar.
"En son çıkan kahvaltıyı hazırlar ona göre"
Pembelinin dedikleriyle çadırdan çıkmamız bir olmuştu. Ama aklıma gelen fikirle çocukluk resmimizi de yanıma almayı ihmal etmemiştim.
"Noldu fıstık niye sırıtıyorsun?"
Nihayet yanlarına geldiğimizde pembeliye resmi verip Taehyun'ın yanına geçmiştim. O anlamaz bakışlarla bana bakarken nihayet jetonu düşmüş ve ağzının şaşkınlıktan aralanmasına engel olamamıştı.
"Şaka yapıyorsunuz"
Sırıtarak kafamı olumsuz anlamda sallayınca yanımıza gelip ikimizede sarılmıştı. Bizi bu hâlde gören diğerlerine de Yeonjun resmi vermiş ve tepkilerine bakmaya koyulmuştu.
"Oha ne demek Tae'nin çocukluk aşkı sensin"
Soobin şaşkınlığını üstünden daha atamamışken Kai ağlayarak abisine sarılmıştı. Jake ise yine duramamış lafını esirgememişti.
"Şunla ömür geçmez Gyu gel yol yakınken dön"
İlk zamanlar pembelinin de söyledikleri aklıma dolmuş gülmeden edememiştim.
"Sen mi geçireceksin ben geçireceğim"
Aynı Yeonjun'a söylediklerimi ona da söyledikten sonra gayet sinirli olan aşkımın yanına geçip elini tutmuştum. Jake daha fazla dayanamayıp gözünü devirmiş, onun bu hallerine Hyunjin ve Jeongin ikilisi gülmüştü.
"Jake ne istiyorsun şu çocuktan sal artık ya"
"Sevgilim çok haklı. Tamam bazen bizde gıcık oluyoruz ama-"
Daha Yeonjun sözünü bitiremeden Soobin onu da susturmuş lafını devam ettirmişti.
"Cidden beklemiyorduk ama umarım çok mutlu olursunuz bakmayın Jake'e dili öyle desede çok sevinmiştir"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanıdık Yabancı // Taegyu
FanfictionAnnesinin ölümünden sonra 12 yıl boyunca doğup büyüdüğü kasabasına adım atmayan Choi Beomgyu, bu yaz tatile gelmiştir. Ama daha ilk günlerden kalbini bu denli çarpıtan sarışının aslında çocukluk aşkı olduğunu bilmiyordu...