Hyunjin bir müddet öylece sokakta yürüdü. Felix'in dedikleri oldukça canını sıkmıştı. 450 yıllık hayatında ilk defa bir insana bu kadar değer vermesine rağmen reddedilmiş olmasına anlam veremiyordu. Felix'e verdiği değerin çeyreğini bile vermediği insanlar, Hyunjin kendisini unutturmasa ömürlerinin sonuna kadar Hyunjin'in yanında gezerdi. Felix, Hyunjin'in körelen duygularını canlandırdıktan sonra onu yüzüstü bırakıyordu. Bunları düşünmek hem duyduğu öfkeyi hem de içindeki kırgınlığın artmasına sebep oluyordu. Öfke Hyunjin için yeni bir duygu değildi ama sevdiği kişiye karşı kırılmanın verdiği öfke çok yeni bir duyguydu ve bu da kafasının karışmasına sebep oluyordu.
Bir süre daha sokakta yürüdükten sonra sağ elindeki dövmenin parladığını gördü. Dövmenin üzerinde Know'un simgesini görebiliyordu. En iyi bildiği şeyi yapmalıydı. Biraz ruhlarla savaşmak bana iyi gelecektir diye düşündü. Dövmesine bastırıp gözlerini kapattı. Gözlerini açıp önündeki kapıya baktı, direkt öteki tarafın kapısına gelmişti. Yüzünü, kapıya yaslanmış çatık kaşları ile ona bakan lidere çevirdi.
''Hyunjin nerdesin sen sabahtan beri?'' Dedi Know.
Hyunjin umursamaz bir ifade takındı. Zaten canı yeterince sıkkındı. Normal de Know'u asla kızdırmak istemezdi ama şu an lideri bile çekecek durumda değildi.
''Sabah Elly'lerle birlikteydim. Şimdi de Felix'in yanından geliyorum. Biraz reddedildim de.''
Know yüzüne şaşkın bir ifade yerleştirdi. Felix, Hyunjin'i nasıl reddetmiş olabilir diye geçirdi içinden. Know o ikiliyi gördüğünden beri aralarında bir şey olduğunu düşünüyordu. Hatta Felix'in Hyunjin'den hoşlandığından emindi bile diyebilirdi.
''Nasıl reddedildin?''
Hyunjin bakışlarını liderine çevirdi. Şu an bu konu hakkında konuşmak istemiyordu. Üstüne üstlük liderine aşk hayatını da anlatacak değildi.
''Beni neden çağırdın ortada arındırılmayı bekleyen bir ruh da göremiyorum.''
Know çocuğun konuyu geçiştirmesinden konuşmak istemediğini anlamıştı fakat kahin Know'dan Sam'i, Felix'ten uzak tutmamasını istemişti, bundan dolayı bu reddedilme meselesi önemliydi. Üstüne üstlük Hyunjin'in, Felix'in çevresinde gezmesi Know'un da işine geliyordu. Ne kadar ikisi de farkında olmasada bu sayede yarı bekçi sürekli Know'un kontrolü altında oluyordu. Bu konuyu şu an konuşmasa da bir şekilde Hyunjin ile konuşmalıydı.
''Chris bizi öteki tarafa çağırdı. Seni onun için çağırdım. Birlikte gideceğiz." Durdu, çatık kaşları ile önündeki bitik duran bedeni süzdü. "Haline bakıyorum da en iyi kararı vermişim."
Hyunjin tamam anlamında kafasını salladı. Know ile mücadele edecek gücü yoktu. Hem fiziken hem de hiyerarşik olarak. Know'un canını sıkarsa kendini Lia ile cehennemde kahve içerken bulabilirdi. Kısa bir süre çatık kaşlı liderine baktı. Merak ettiği tek bir şey vardı, Know'un yanındaki ruh hastası neredeydi?
''Peter nerede? O manyak pek senden ayrılmazdı.''
''Birbirinizle dalaşmayı ne zaman keseceksiniz. Onu Elly'ler ile önden gönderdim. Aslında Felix konusunu belki konuşmak istersin diye düşünmüştüm ama belli ki konuşmak istemiyorsun.'' Dedi Know, sorar bakışlarla Hyunjin'e bakıyordu. Belki bir umut konuşmak ister diye düşündü.
Hyunjin, Know'un ısrarla Felix'i sorma nedenini anlayamamıştı ama şu an bu konuyu da düşünmek istemiyordu. Bir iki adım daha atıp kapıya uzanabileceği mesafeye geldi. Bir elini uzatıp kapıya koydu, gözleri mavi ve kırmızı renkle parlamaya başlamıştı. Birkaç saniyenin ardından kapı ağır bir şekilde açıldı. Kapının yanındaki borderkrieler dikkatle ikiliye bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guard Angels / Hyunlix
Fiksi PenggemarFelix doğduğu günden beri sebebini bilmeden birilerinden kaçmıştı. Ta ki bir gün barda o siyah saçlı oğlana denk gelene kadar. Küçüklüğünden beri sakladığı güçleri artık sır olarak kalabilecek miydi? Canlılar aleminde nefes alması yasaklanmışken...