15 Bölüm: İpsiz Kukla

1 1 0
                                    

Bazen hissettiğin duygular cümlelerin taşıyamayacağı kadar ağır olur. Sadece durur ve bakınırsın. Zihninde yığınla cümle olmasına rağmen dudakların sana ihanet eder, susman için seni zorlar. Şu an karşımdaki bedeni sarıp sarmalayan tek şey bu gibiydi, masaya sabitlediği gözlerini bir milim dahi kımıldatmıyordu. Arkasından ona bakıyordum ve hayatımda ilk defa Dmitry başını eğmişti. İçimi kasıp kavuran duygular görünmez bir elle bedenimi ona doğru itiyordu. Ona sarılmamı hiçbir şey olmadığını isterse buradan çekip gidebileceklerini söylemem için beni zorluyordu. Avuçlarıma geçirdiğim tırnaklarımın acısını uzun zaman sonra hissedebilmiştim. Onu buradan götürebilirdim. Kimsenin bir daha böyle başını eğmesini sağlamayacağı, onun yıldızlarını sönmesini sağlamayacağı bir yere götürebilirdim.

"Moon." Fısıltı şeklinde çıkan sözcükler ile kendime geldim. Dmitry'nin gözleri üzerimdeydi. "Gitmek istiyorum." Sözlerindeki acı kalbimi yakmıştı. Başımı salladığım anda yerinden kalktı ve hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Ona yetişerek oturma odasındaki sevgi dolu atmosferi terk ettik. Dmitry merdivenleri ikişer ikişer çıkarak odasına daldı.

"Dmitry." Arkasından kapıyı kapatıp ona seslensem de cevap vermedi. Yavaş adamlarla yatağına ilerledi ve oturarak camdan dışarıya baktı. Yanına ilerleyerek sessizce oturdum ve elini avuçlarımın arasına aldım. Gökyüzü çoktan kararmıştı.

Ağabeyinin gelmesinden sonra ailecek konuşma odasına çekilmişlerdi. Normalde hiç kullanılmayan odayı Hanımefendi sabahından temizlikçilere verdiği emirle pırıl pırıl ettirmişti. Sadece örümceklerin muhabbet ettiği oda oğluna kavuşan annenin gülüşüyle, verilen emirleri ileten hizmetlilerin sesiyle dolmuştu.

İlk başta benim girmem hakkında eleştiri yapmışlardı ancak Dmitry o an sessizliğini bozmuş ve net bir emirle yanında kalacağımı söyleyerek konuyu kapatmıştı. O andan sonra ağzını bıçak açmamıştı. Tek yaptığı başını eğerek gözlerini masaya dikmiş bir şekilde Hanımefendiyle ağabeyinin konuşmasını dinlemekti.

Derin nefes aldığında düşüncelerimden sıyrılarak ona baktım. "Benimle konuşmak ister misin?" Sorum ile hiç düşünmeden bana bakarak kocaman gülümsedi. "Sorun yok. Çok yorgunum uyumak istiyorum." Yerimden kalkarak uyumasına izin vermek için odadan dışarıya çıkmayı planlamıştım. Bileğimi saran parmaklar ile yerimde durarak umutla bakan gözlere döndüm. "Benimle kal. En azından uyuyana kadar." Sessizce yanına ilerleyerek yatağa uzanmasını bekledim.

Nefes alışverişleri düzene girene kadar parmaklarını bileğimden ayırmamıştı. Şu an neler hissediyor neler düşünüyordu çok merak ediyordum. Yaşadıklarının bu gece de rüyasına girebileceği aklıma geldiğinde bedenimi bir korku sardı. Uyanana kadar buradan ayrılmamam lazım. Eğer korkarsa uyandığında beni görmesini istiyordum.

Gözlerimi açtığımda Dmitry karşımda kahvesinden yudum alarak camın ardına bakıyordu. Ona baktığımı hissetmiş olacaktı ki gözleri bir anda bana döndü. Kalenin içerisinde değildik sanki. Bu düşünce ile başımı yasladığım yastıktan kaldırarak etrafa bakındım. Küçük kare bir odanın içerisindeydik. Etrafımızı saran duvar boyutunda kitaplığın içinde her türden kitap vardı. Etrafı kokusu saracak kadar çok olan kitaplar dışında sadece bizim üzerinde oturduğumuz minderler vardı. Minderlerin yarısı altımızda diğer yarısı ise pencerenin altında, duvara yaslanmış şekilde duruyordu. "Sorun ne?"

Bakışlarımı elindeki kahveden yudum alırken gülümseyen yüze çevirdim. "Neredeyiz?" Dmitry güldükten sonra elindeki bardağı pencerenin kenarına koydu ve sağ elini bana doğru uzatarak yanağımı avucunun içine aldı. "Henüz ayılamamış gibisin. Skydaki evimizdeyiz." Gözlerim istemsiz açıldığında yüzündeki gülümseme daha da yayıldı. Elini yüzümden kaydırarak dizlerimin üstündeki ellimi tuttu. "Sky da evimiz mi var?" Başını salladı.

Kayıp Rüyalar: Yıldızlara Kalan Aşk (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin