4.BÖLÜM

837 60 23
                                    








Çocuk olsam yeniden; bir tek düştüğüm için acısa içim.
Ve kalbim, koştuğum zaman çarpsa sadece.

(Cemal Süreyya)







MERT KAAN'DAN;

4 yıldır olduğu gibi bugünde bir dava için erkenden kalkmıştım. Sabahları erken kalkmak benim için çok zor olmuyordu. Babam çocukluğumuzdan beri Kübra ve beni erken kalkmaya alıştırmıştı. Hep beraber yaptığımız kahvaltılara çok önem verirdi. Kübra bu durumdan hoşnut olmasa da her kahvaltıya katılırdı. Sonrasında uyuyor olsa da bize eşlik ederdi. Hızlıca hazırlanıp aşağı indim. Hatice sultan yine döktürmüştü. Hiç üşenmeden her birimizin sevdiği tatları hazırlar, masayı donatırdı.

"Günaydın Hatice sultan döktürmüşsün yine."

"Günaydın paşam. Hadi geç masaya, geç kalma işe."

"Merak etme sultanım. Şu sofra için tüm davaları ertelerim ben." Annem neşe dolu kahkahasını atarken yine uyanmakta zorlanan baykuş yanımıza geldi. Gözlerini kaşımaktan yara yapacaktı.

"Günaydıınn ne bu enerji sabah sabah. Siz kaç saat uyuyorsunuz? Ben anlamıyorum anne bu enerjisi nereden geliyor bu çocuğun."

"Baykuş sen her sabah aynı soruyu sormaktan bıkmadın mı? "

"Çocuklar yine tartışmayın. Hadi geç sende yerine Kübra."

"Günaydınnn güzel ailem. Maşallah erkenden gelmişsiniz sofraya."

"Baba ben şikayetçiyim şu oğlundan sabah sabah susmuyor. Bendeki de kafa yani."

"Mert sen niye benim prensesimi rahatsız ediyorsun bakim." Babam Kübra'ya çok düşkündü. Hep dışlanmış hissederdim. Ama aile de hepimiz ayrı düşkündük Baykuşa. Hepimize neşe saçardı. Derslerinden ve benim yoğun geçen duruşmalarımdan ötürü çok vakit geçiremeyiz. Ama aramızda sıkı bir bağ vardı.

"Hadi oturun artık sofraya Mehmet. Kaan'da geç kalacak."

"Kaan değil hanım Mert Mert." Heh birde bu konu vardı. Annem ve babam sürekli ismim konsun da tartışırlardı. Babam doğduğumda dedemin ismi olan Mert'i tercih etmiş annemse kendi isteği olan Kaan'da diretmiş. Babam kimliğimi çıkarmak için nüfusa gittiğinde ilk çocukları olduğum için anneme de kıyamamış. Her ikisini de yazdırmış. Annem başta her ikisini yazdırdığı için sinirlense de sonra kendi isteği de olduğu için sevinmiş. İlkokul da ismimi sorduklarında 'benim ismim yok herkes farklı bir şey söylüyor' derdim hocama. Açık söylemek gerekirse iki ismim olduğunu da ilkokul öğretmenimden öğrenmişimdir. Yıllar geçti ama ilkokul öğretmenimden öğrendiğim şeyleri hiç unutmam. Yusuf hocamla ortaokul döneminde de iletişim halindeydik. Biz Ankara'dan Mardin'e gelince bağlarımız kopmuştu. Kim bilir neredeydi, hala yaşıyor muydu bilmiyorum. Babamla hemen hemen aynı yaştalardı. Kim bilir belki tekrar rast düşerdik bir gün. "Mert ne zaman gidiyorsun oğlum Ankara'ya?"

"Yarın sabah yola çıkarım baba. Kerim'de orada onunla kalırız evde."

"İyi birbirinize yoldaş olursunuz yine. Ne zaman dönecek Kerim oğlum?"

"O haftaya döner baba. Benim ne zaman döneceğim belli değil. Duruşmanın seyrini kestiremiyorum. Bu dava biraz sıkıntılı. Karşımızdaki şirketin avukatı baya dişli. Hile hurda,.pis işler ne ararsan var. Adamların açığını bulmakta zorlanıyorum."

"Aman dikkat et olum. Başına bir bela gelmesin." Annem yine telaş ediyordu. Yaşadığı şeyler kolay değildi. Babam polisken az belalı tiplerle uğraşmadılar. Şimdi de benzer sıkıntılar yaşamaktan korkuyordu.

CEYLAN (mahalle kurgusu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin