Bugün 6 Kasım 2018. Diğer adıyla ölüm tarihim. Uçurumun başındayım... Umarım atlayabilirim. İlk adımımı atarak uçuruma yaklaştım. Birkaç adım daha ilerledim. Şimdi atlamama sadece bir adım kalmıştı. Yapabilirim... Son adımımı da atacaktım ki "Hey, dur!" arkadan geldi bu ses. Arkamı döndüğümde bana seslenen kişinin sarı saçlı bir çocuk olduğunu fark ettim. Benden büyüktü. En fazla 2 yaş. Yanıma gelip bileğimden tuttu ve beni geri çekti.
"Ne yapıyorsun?" diye sordu sarışın çocuk. Uçurumun başında ne yapıyora benziyorum amına koyim. "Ne yapıyora benziyorum sence?" diyerek yanıtladım sinirle.
"Atlama."
"Ben de keşke sarışın yakışıklı bir çıcuk karşıma çıksa da bana 'atlama' diyip atlamasam diye düşünüyordum biliyor musun?" Dur... 'yakışıklı' mı dedim? Of cidden...
"Ne?"
"Siktir et."
"Peki."
Kısa bir sessizlikten sonra "Neden?" diye sordu.
"Ne?"
"Neden buradasın?"
"Bu seni neden alakadar etsin ki?"
"İntiharla ilgili bir geçmişim var."
"Ah... Peki. Üzgünüm. Anlatmak ister misin?" Açıkçası durumuna üzülmüştüm.
"Pek öğrenmek istediğini sanmam."
"Peki o zaman ben neden burada olduğumu anlatayım. Babamla ilgili sorunlar, stres, dışlanma, kimsesizlik vesaire."
"Anladım." Diyerek kuru bir cevap verdi.
"Neden beni durdurdun?"
"Annem intihar etti. Senin de sonunun öyle olmasını istemedim. Daha yaşayacağın upuzun yıllar var."
"Ben... Üzgünüm."
"Sorun değil, alıştım."
Uçurumun yanından uzaklaştım. "Bileğimi bırak." diye emrettim sarışına. Tuttuğunu şimdi hatırlamış olacak ki hemen bıraktı. Ellerini cebine sokarak yürümeye başladı. "Hey! Nereye gittiğini sanıyorsun?" Hızlıca peşinden koşup yanına gitmemle hafifçe gülümsedi.
"Adın ne?"
"Jeongin. Peki ya senin sarışın? Bir adın yok ise sarışın diyeceğim."
"Hyunjin."
-----------------------------------------
Şehir merkezine kadar sürekli konuştu.
"Tanrım... Hiç susmaz mısın sen?"
"Pek değil, alışman gerek Jeonginnie." hafifçe kıkırdadı.
"Haha, çok komik."
"Biliyorum." Hafifçe göz devirip gülümsedim.
"Genç gözüküyorsun... Kaç yaşındasın?" Diye sordu merakla.
"On yedi."
"Ne?" Gözleri kocaman açıldı ve ardından güldü. "Ciddi olamazsın."
"Ciddiyim."
"En fazla on beş!"
"Hayır, on yedi."
"On sekiz."
"Hm, ne?"
"On sekiz yaşındayım."
"Ee, sordum mu?"
"Bil istedim."
"Tamam."
Kısa bir süre sonra eve geldiğimde Hyunjin hyungun istediği üzerine zor da olsa sarılarak veda ettim. Eve girip hızlıca odama giderek üzerimi değiştirdim. Ceketimin cebinden küçük bir kağıt parçası düştü. Merakıma yenik düşerek kağıt parçasını aldım. Bir numara yazılıydı. Korkutucu... Yazmalı mıyım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✩Life Source/ Hyunin
FanfictionUçurumdan atlamak üzere olan Jeongin'i son anda kurtaran Hyunjin, bir anda Jeongin'in yaşam kaynağı olur...