12

108 13 4
                                    

Merhabalar 🦋

Bazen doğduğum bu evi cennette benzetirdim.  Çünkü çevresi güzeldi çocukken koşturduğum düştüğümden emin olduğum bu bahçe bana muhtemelen cennet gibi geliyordu. Sonrasında bazı şeyler değişti yada  büyüdüm ve günün sonunda bu bahçenin bu evin mezarım olacağını hissetmeye başladım.

Bu duygu yüzünde en başında istemiyorum desemde sonrasında burdan uzaklaşma fikri ile sessiz kalmıştım. Beklediğim şeyin sevgi olmadığını biliyordum. Tek istediğim biraz nefes almaktı bu bahçenin dışında bir yerlerde olmaktı. Kuzenime ne olduğunu öğrene bilmek istiyordum. Serdar'ı bulmak istiyordum en azından mutlu öldüğünü öğrenmek istiyordum. Aklıma bana sürekli sahip çıkan o küçük halleri geldiğinde en azından bunu öğrenmeliyim diyordum. Bazenleri onu öldüren bir katil olduğu fikrine kapılıp benim sıramın geleceğine inanırdım. Sanırım tamda şuan o sıra bendeydi.

İki gündür boğazımdaki kuruluk için içtiğim su dışında odanın dışındakilere iletişimim yoktu. Gerçi suyuda odamda tükettiğimi varsayarsak hiç iletişimim yoktu.  İki gün önce zorlanarak geldiğim yatağıma kendimi bıraktığım haldeydim. Bir ara Serpil teyze gelip kıyafetlerimi değiştirmemem için beni zorlamıştı onun dışında hareketsiz yatmayı tercih ediyordum.  Nefes alamıyordum boğazımın geldiği halden mi yoksa giderek büyüyen iç huzursuzluğumdan mı bilmiyordum?

Telefonum defalarca çalıp sonunda sustuğunda sonunda  tamamen sessiz bir alanda kalmıştım. Dün gece açtığım camdan içeriye dolan sesler anlamsız gelmeye devam ediyordu. Annem sessizdi babam ve amcam ise en uzak noktadaydı şuan. Umarım vazgeçmişlerdi yada Mete vazgeçerdi yoksa bu bahçeden çıkıp gideceğim yerinde cehennemden bir farkı olmayacaktı.

Boğazıma sarılan ellerden çok Meryem hanım zihnimde dolaşırken artık ona daha çok hak vermeye başlamıştım. Kimse yavrusunun mutsuz olmasını istemezdi. Heleki bir çocuğunu ve eşini kaybetmis bir kadın hiç istemezdi. O yüzden haklıydı ortada olan bir gerçeği bana söylemiş olması onu kötü birisi yapmazdı.

Meryem hanımı bile aklayan zihnim annemi aklayamıyordu. Benzer yanlarımız olmasa acaba annem değil mi diye düşünürdüm muhtemelen ama gerçek annem olduğuydu. Bazen acaba çok mu kötü bir bebektim diye bile düşünüyorum. Kardeşim yoktu benden pişman olduğu için bir kardeşim olmadığını söylemişti bir keresinde belkide gerçekten sorun sadece benden kaynaklıydı.

Yada gerçekten bir bataklığa doğmuştum. Aklıma lotus çiçekleri gelirken kendi kendime güldüm. Bataklıklar bile çiçek açıyordu ama benim içimdeki bataklık sadece biraz daha genişleyip beni yutuyordu.

Kapımın tıklatılma sesi gelirken , camın dışında griye dönen gökyüzüne bakıyordum. Sessiz kalırsam gittiklerini bildiğim için yine sessiz kaldım. Zaten yarın bu odadan çıkmak zorunda kalacaktım. Aklıma davet gelirken midemin yandığını hissettim. Bu akşam bırakılan yemekten bir şeyler yemeliydim.

'Helin'

Şaka mı bu kulağıma dolan ses ile uzandığım yerden irkilerek kalktığımda gerçektende Mete odamın içinde bana bakıyordu. Annem onu nasıl buraya göndermişti.

' Boğazına ne oldu '

Gözleri üzerimde gezinirken kapıya baktım. Kapalı kapı ile yeniden beni izleyen adama döndüğüm de gözlerinda gezinen öfke ile bana bakıyordu.

' Neden geldin' konuşmamanın da etkisi ile iyice kısılan sesim bana bile yabancı gelirken bana doğru yaklaşması ile yatağımda geriye doğru gittim.

' Uzakta kal lütfen ' acıyan boğazım için suya uzandığımda camın önündeki tek kişilik koltuğa oturdu. Aramızda bıraktığı mesafeye baktım onunda gözleri zeminde gezinirken ne diyeceğini bilemez gibi duruyordu. Boğazımda ki kızarıklık muhtemelen bugün daha kötü gözüküyordu malum yaralar iyileşmeden önce iyi çürümeleri lazımdı. Yada başka türlüsüne ben denk gelmemiştim.

Beyaz Açelya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin