6.Bölüm (DÜZENLENDİ)

60 8 4
                                    

Bu ses nedense çok tanıdıktı.. Ben sanki bu sesi daha önce bir yerlerden hatırlıyordum ama nereden? Biraz düşündüğümde aklımda bazı görüntüler canlandı..

Flasback sahnesi:

Ormanlık bir alanda başımdan aşağıya doğru yüzüme kanlar süzülürken bilincimi kapatmamak için direniyordun. Hemen yanıbaşımda duran bir adamın bana birşeyler söylediğini farkettim. Her ne kadar söylediği çoğu şeyi duyamasamda şu cümleyi çok net bir şekilde duymuştum..

" Umarım planımı beğenmişsindir  Mon Amour, gelecekte tekrar görüşeceğiz.. "

Ama bu ses, o ses miydi yani?
Allah 'ım neler oluyordu böyle, neydi şimdi bu zihnimde birden beliren görüntüler? Anlayamıyordum. Kafam o kadar karışıktı ki..
Zihimde beliren görüntüdeki o ses bu adamın sesi olabilir miydi gerçekten? Bundan emin değildim. O yüzden kesin bir kanıya varmadığım için şuan hiçbir şey söyleyemezdim.

Daha fazla orada duramayıp salondan içeri girdiğimde Kağan denilen adam ve adını dahi bilmediğim o yabancının bakışları üzerimde toplanmıştı. Oturduğu koltuktan ayağa kalkıp birkaç adımla yanıma geldi ve elini omzuma koydu.

" İyisin değilmi? Tenin solgun görünüyor." diye sorunca , bende bakışlarımı yavaşça incelemeye çalıştığım yabancıdan ayırdım.

"İyiyim sadece biraz başım dönüyor ama geçer birazdan. "

"Eğer istersen yukarı çıkıp biraz dinlen sen olmaz mı? "

"Yok gerek yok ben böyle iyiyim. " Onu tersleyerek konuşmam hoşuna gitmemişti. Bunu yüzündeki ifadeden anlayabiliyordum. Ama karşımdaki bu adamın öfkelenmesi benim için pekte birşey ifade etmiyordu. Üstelik burada sinirlenmesi gereken birisi varsa oda bendim, sonuç olarak beni kaçırmıştı!

Bakışlarımı tekrar bizi pür dikkat izleyen ve dinleyen adama çevirdiğimde ellerini sımsıkı bir şekilde yumruk yaptığını gördüm. Birşeye sinirlenmiş olmalıydı ki çenesini sıkıyordu. Ama neden durup dururken bir insan sinirlenebilirdi ki? Bu çok saçmaydı. Gözlerimi bu yabancı ve tuhaf davranışlar sergileyen adamdan alıp ona çevirdiğimde  " Bu kim? "  diye sordum.

"Bu Fatih, Fatih Karahan. Benim çok yakın bir arkadaşım. Kendisiyle çocukluktan beridir tanışıklığımız vardır. Üstelik annesi ile babası da aile dostumuzdur. " Koltukta oturan adam yerinden kalktı ve yanıma gelip elini sıkmam için elini uzattı.
" Bende el mecbur ayıp olmasın diye elini sıkmak için elimi uzattığımda Kağan benden önce davranıp adamın elini bir kere uyarı niteliğinde sıktı. İkisinin arasında bir bakışma yaşandı ardından Fatih denilen adam "Sakin ol şampiyon, benden de kıskanacak değilsin yani." dedi. Bende araya girme ihtiyacı hissederek "Bende memnun oldum,  ismim Hande bu arada." dedim. Karşımdaki adamın yüzünde ise sanki sinsi bir gülüş peydah olmuştu.. Bu adamda birşeyler vardı. İçimden bir ses bu adamın göründüğü gibi olmadığını bana haykırıyordu.

(Yazardan: SHE KNOWS.. )

"Bana artık müsade Kağan. İşler beklemeye gelmez neticede." dedi  ve bana da ufak bir baş selamı verip hızlı adımlarla evden çıktı.

Gözlerimi hala ayakta duran Kağan'a çevirdiğimde ise göğsünün üzerindeki yaradan kanın aktığını gördüm.

"Kağan dikiş-dikişin kanıyor. " dediğimde gözlerimi endişeyle kara gözlerine çıkardığım. Alnındaki terlerin adeta yağmur damlaları gibi aktığını gördüm. Ve hemen koluna girip onu koltuğa uzandırdım.
Baygın gözlere bana bakarken şu cümleleri söyledi..

"Ben zaten vurulmuştum daha önce vurulacağım kadar, daha ne kadar vurulabilirimki? Ama merak etme bu ilk yaram değil , ilk acım bu değil. Alıştım ben artık acılara, bünyem kuvvetlidir benim. Hem bu ufacık kurşun yarası koymaz bana. Ama asma sen o güzel yüzünü sakın. Bu yara geçerde kalpteki yaram nasıl geçer orasını bilmiyorum.."

"Senin bir kalbin olduğundan bile şüphe ediyorum ben. Sahi senin bir kalbin varmıydı? Çünkü ben bir kalbin olduğunu hiç zannetmiyorum." Söylediğim sert ve acımasız kelimeler ağzımdan usulca, birer birer döküldü.

Yapmalıydım , yapmak zorundaydım. Onu kendimden uzaklaştırmak zorundaydım. Eğer buradan çıkmamın tek yolu buysa onu yıkmalıydım. Bu yıkımı ise sözlerim sağlamalıydı. Bazen sözler silahtan çıkan bir kurşun gibidir. Kalbinizi delip geçer, yara açar ve iz bırakırdı. Benim gitmeme izin vermiyorsa bende onu kendimden soğutacak ve kendimden nefret ettirecek noktaya ulaşmasını sağlardım. Beni kaçırdığına onu bin pişman edecektim. Ama herşeyin bir zamanı vardı elbet. Doğru zamanda atmalıydım tüm adımlarımı.

Kaan 'dan..

Kalbim acıyordu.. Görmüyor
muydu? Oysa ben onu her daim görüyordum ama o beni bir kez olsun görmemişti , bir kez olsun bakmamıştı kanayan yarama.. Sahi kötü adamların kalbi olmazdı değilmi? Ama benim vardı işte.. Ve benim kalbim beni sevmeyen bir kadın için arsızca atacak kadar utanmaz, arlanmazdı. Söz geçmezdi bu içimdeki kalbe. Acıyordu, çok acıyodu bu kalp. Gerçekten de görmüyormuydu gözleri? Kulakları kadar gözleridemi işitmez , görmez olmuştu? Bu düşüncelerle gözlerim yavaşça kapanmaya başlarken kendimi daha fazla tutamayıp karanlığın en dibine doğru yavaşça çekilmeye başladım..

Hande 'den devam..
Gözlerini yavaşça kapatan adama baktığımda hemen elimi alnına deydirip ateşine baktım ve neredeyse ateşten havale geçirmek üzere olduğunu anladım. Muhtemelen yarasının enfeksiyon kapması sonucu birden bire ateşi bu kadar yükselmişti. Kapıya çıktığımda kapıdaki tüm korumaların bakışlarını üzerimde hissediyordum ama bunu önemsemeden en yakınımda bulunan bir korumaya pansuman için gerekli malzemeleri almalarını söylemiştim.

Tekrar  içeri girdiğimde ise Kaan 'ın birşeyler sayıkladığını anlamam çok uzun sürmemişti. Birkaç adım atıp   koltuğun kenarına oturduğumda elimle alnına düşen birkaç saç tutamını geriye doğru attım ve saçlarıyla oynamaya başladım.  Ağzının içinde kısık sesle birşeyler söylüyor olsada en nihayetinde bir cümleyi anlamayı başarmıştım. Ama bu cümlenin ne kadar acı verici olabileceğini hiç hesaba katmamıştım.

"Yapma anne , yalvarırım yapma bırak artık saçlarımı. Tamam söz veriyorum birdaha saçlarımı okşamanı istemeyeceğim.. "

~Bölüm ile ilgili düşüncelerinizi şööyle alayım..

~Kaan hakkında ne düşünüyorsunuz?

~Handenin bu yaklaşımını nasıl buldunuz?

~Ve sizce Hande böyle bi yaklaşım sergilemekte haklı mı?

Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum!!
;)

Evveeettt bir bölümü daha geride bıraktık lütfen yıldızı parlatmayı ve yorum yapmayı unutmayın, sizleri seviyorreee..
Bir sonraki bölüme kadar sağlıcakla kalın, hoşçakalın efenim..


Karanlıktan Külleriyle Doğan Gün Işığı (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin