-Final-

275 26 17
                                    

Birkaç Ay Sonra...

"Jisung hızlı ol!"

Jisung üstünü son bir kez düzelttikten sonra bana gülümsedi.

"İyi oldu bence."

"Damattan yakışıklı olma hakkını kim verdi sana?"

Dedim şakasına. Jisung da gülmüştü.

Gittiğimiz düğün Chan ve kız arkadaşının-
Daha doğrusu nişanlısının düğünüydü. Ve asıl bomba haber ise Changbin'in düğüne tek olarak gelmeyeceğiydi. Kimi buldu biz de bilmiyorduk.

Chan şirketten izin aldığı gibi düğün planlarını oluşturmuştu. Birçok linç yemişti tabii ki ama yine de atlatabiliyordu. Sonuçta yaptığı kötü bir şey yoktu?

Jisung ve ben aynı evden çıkacaktık ama Jisung limuzinle giderken ben taksiyle gitmek zorundaydım. Jisung'un grubu gerçekten bir yerlere ulaşmıştı ve bu yüzden de onunla gurur duyuyordum.

Diğer her şey aynıydı. Herkes mutluydu.

Jisung ile evden çıktığımızda yolarımız ayrılmıştı. Ben taksiyle yarım saatte düğün yerine ulaşmıştım ve hemen içeri girmiştim. Medyaya kapalı bir düğün yapmıyorlardı o yüzden dışarısı baya bir kalabalıktı. Aslında, Chan'in nişanlısının ne istediği belliydi. Herkes biliyordu bunu. Büyük ihtimal Chan de biliyordu.

İçeri girdiğimde bizimkilerin yanına gittim. Hyunjin ve Seungmin'in konuştuğu konuyu merakla dinlemeye başladım oturduğum gibi.

"Benden o zamandan beri hoşlandığını bilmiyordum. Nasıl anlayabilirdim ki? Sır kutusu gibisin."

Hyunjin iç çekti.

"Sen ne biliyorsun ki?"

Dedi şakasına ama sanki içten içe ciddiydi.

"En azından artık biliyorum."

Diyip gülümsedi Seungmin. Hyunjin de gülümsedi. Onlara odaklanmayı kesip etrafıma bakındım. Kamera flaşlarının patlamaya başladığını fark edince içeri Jisung'un geçtiğini tahmin etmiştim. Arabada makyajı yapılmış, bembeyaz bir şekilde insanları selamlıyordu. Bir an tanıyamadım. İçeri girdiğinde diğerlerine bakmadan hemen benim yanıma geldi.

"Bekletmedim dimi? Arka kapı gibi bir şey aradım ama Chan'inki görünmemeyi imkansız hale getirmiş."

Jeongin duyduğu şey ile hemen sohbete dahil oldu.

"Belki de Chan istemiştir. Hemen kızın üstüne atmayın tüm suçu."

Jisung'la ikimiz birbirimize küçük bir bakış attık. İkimiz de Jeongin'in kıza karşı fazla iyimser olduğunu düşünüyorduk.

Bir on dakika daha öyle durduktan sonra Changbin'in de bir kızla geldiğini gördük. Kız ile düğünün içinde görüşmüşlerdi. Bu kız... bu kız ünlüydü. Evet biliyorum bu kızı. Oyuncuydu galiba. Changbin'le yaşıt mıydı ki? Daha küçüktü sanki.

Changbin kız ile yanımıza gelince kız beni hemen tanıdı çünkü geçen ay onunla röportaj yapmıştım.

"Bir magazinci sızdırmışsınız bakıyorum."

Dedi şakasına kız. Changbin kulağına bir şey fısıldayınca kız ağzı açık bir şekilde Jisung ve bana baktı.

"Seni anlamıştım aslında.. ama ünlü Han Jisung'un... neyse, pardon. Arada fazla gereksiz konuşabiliyorum. Tanıştığıma memnun oldum."

Anlamış mı? O kadar belli miydi? Bunu kötü mü algılamalıydım? Kızı sevmiştim ama fazla açık sözlü.

Herkes masaya oturunca bir süre sohbet ettik. Kız Jisung ve benle fazla ilgiliydi. Jisung rahatsız değildi bu durumdan ama ben hâlâ başta dediği şeyi düşünüyordum. Neyim ele veriyordu acaba beni?

Biz konuşurken bir anda serenomi başladı. Müzik çalınca Chan'i gördük ilk. Sonra kız yavaş yavaş giriş yaptı. Sıkıcıydı açıkcası. Arkadaşım bile olsa sıkılmıştım.

Serenomi bittiğinde ikisi yanımıza gelmişti. Masa gezeceklerdi.

"Nasılsınız?"

Dedi kız. Chan, Changbin'in sevgilisine(?) kitlenmişti.

Kıza tek cevap veren Jeongin olmuştu. Gruptaki kimse ona güvenmiyordu ve onaylamıyordu. Ona ilişkilerimizden bile bahsetmemiştik.

Kız ile Changbin'in sevgilisine selam verdi.

"Vay be, sonunda bu grupta da bir çift var demek ki."

Dedi kız. Changbin'in sevgilisini kıskanmış gibiydi. Changbin'in sevgilisini kesinlikle daha çok sevmiştim. Röportajda da çok samimi ve güler yüzlüydü.

Bir süre sonra yeni evli çift başka masalara gitti. Hayatımda gittiğim en sıkıcı ve gösterişli düğün olabilir. Ve bu konuda tek ben böyle düşünmüyordum. Diğerleri de benim gibiydi. Yüzlerinden anlaşılıyordu.

Düğün kısmını geçeceğim galiba. Anlatılmaya değer olan tek şey kızın olur olmadık yerde Chan'e cırlamasıydı. Sonradan görme bir kızdı ve bunu gizlemiyordu bile.

Düğün bittiğinde Jisung ile after partye kalmama kararı aldık çünkü Jisung yarın kendi ilk solo albümü üzerine çalışmak için erkenden işe gidecekti. Yarın benim de işim vardı. Pazar günü yapmışlardı düğünü.

Jisung ile beraber eve girdiğimizde ikimiz de pek bir şey yapmadan yatmıştık hemen.

Ama ben uyuyamamıştım. Jisung'a seslendim.

"Jis?"

"Hm?"

"Hatırlıyor musun? İlk tanıştığımızda sana apartmanda kimseyi tanımadığımı falan söylemiştim."

"Evet?"

"Sonra sen bana senin zamanın kısıtlı orada demiştin. Neden öyle demiştin?"

"Taşınacaktım çünkü."

"...Ama taşınmadın."

Yani taşınmıştı ama olması gerekenden uzun bir süre sonra taşınmıştı. Jisung gözlerini açtı. Bana baktı.

"Kalmak için nedenim vardı."

"Ne vardı?"

Jisung iç çekti.

"Uyu Felix. Boşver sen bu konuları."

Gözlerini kapattı ve geri uyudu. Ben de ona katıldım. Bendim taşınmama nedeni. Birimiz bir haftalık insan için işine uzak olan evinden taşınmamıştı diğerimiz ise işinden istifa etmişti. Çünkü ikimiz de birbirimiz için sadece bir haftalık insan değildik. Başından beri.

 Başından beri

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🌟

Magazin || JilixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin