9. Bölüm "Leya AK"

192 11 10
                                    

Leya'dan

Arabadan inip eve doğru yürüdüm içeriye girdiğimde çantamı koltuğa fırlattım.  "Sana inanamıyorum ya sen nasıl böyle bir şey dersin  ha ne demek karım ne demek ya ne olacak" dedim. "Çok kısa ve net  değil mi sence karım olacaksın" dedi elleri cebinde içeri girerken. Nasıl bu kadar rahat davranabiliyordu aklımı kaçıracaktım. "Çağan sen ciddi olamazsın ben aptal mıyım bana onca yaptığın şeyden sonra gerçekten seninle evleneceğimi düşünmüyorsun sen değil mi?" Dedim. Ellerimi iki yana açtım. " uzatma" dedi.

" uzatma öyle mi uzatma al o zaman" dedim. Elime geçen şeyi yere fırlatmaya başladım. " hadi durdursana ne bakıyorsun yapsana bir şey" dedim bağırarak. Çağan yanıma geldi kolumdan tutup beni yukarı sürekledi.

Odaya girdiğimizde Çağan içeriye girip kapıyı kitledi.

"Önce bana dilsiz dedin. Ardından o@uspu dedin. Asel denilen kırığın bana saldırdı. Daha ne olabilir Çağan ya ben seninle asla evlenmeyeceğim bunu o kafana sok" diye bağırdım. " bağırmayı kes artık sana sormadım evlenmek istediğini tamam mı 3 gün sonra nikah var" dedi.

"ÇAĞAN!" diye çığlık attım. " ya beni kale almak zorundasın sen kimsin ki benim hakkımda karar alıyorsun nesin sen ya bana bak ben seni öldürürüm vallahi öldürürüm billahi de öldürürüm elimde kalırsın senin yüzünden katil olurum ben" dedim. " aynı baban gibi değil mi o da anneni öldürmüştü" dedi gülerek. Sol elimle sert bir tokat attım. Omuzlarından iterek. Duvara yasladım. " bir daha benim annemin adını ağzına alırsan senin o dilini keserim ömrün boyunca konuşamazsın o zaman anlarsın beni hah olur mu?" Dedim.

Ne ara yer değiştirdik ne ara Çağan beni duvarlar arasına aldı anlamadım.... Çağan iki elime duvara sabitledi ve yüzünü yüzüme yasladı. "Sana Kars'ta yola çıkmadan önce ne dedim. Seninle uzun bir yola çıkacağız dedim demi?" Dedi. " sen o zaman benim rahatsızlığımdan faydalandın" dedim.

Çağan yüzünü daha fazla yaklaştırdı  burnunu boynuma sürttü dudaklarını boynuma dokundurdu bedenimi ateş sarmıştı. Eli bacaklarımı bulduğunda vücudum kasıldı bacağımı tutup bedenini bedenime yasladı. Ve dudaklarımı kavrayıp öpmeye başladı. Öpüşme şekli çok sertti asla acımıyordu buu anladım dudaklarımı aralayıp karşılık vermeye başladım. Ellerimi boynundan saçlarına daldırıp kendime bastırdım. Beni kucağına alıp ilerideki koltuğa oturdu. Oturunca elbisem kısa olduğu için bacağımı açıkta bırakmıştı. Çağan geriye çekilince derin bir nefes aldım.

"Dudakların kadın delirmemek elde değil" dedi Çağan nefes nefese. Çağan konuşamama izin vermeden tekrar dudaklarıma yapıştı. Bende karşılık vermeye başladım tekrar. Çağanın eli sırtımda dolaşıyordu. Elbisenin ipini bulunca elimi arkama atıp Çağanın elinin üzerine koydum. "Buna asla izin vermem Çağan sen beni tanımıyorsun. Bu gece seni öperim yarın gece öldürürüm belli mi olur? Belki de en büyük düşmanın bir nefes kadar yakınındadır" diye dudaklarına fısıldadım. Dudaklarına minik bir buse kondurdum ve ayağa kalkıp kapıya yöneldim. Kapıdan çıkmadan durdum. " seninle evlenmeyeceğim Çağan Efe AK" dedim ve odadan çıktım. 

Çağan'dan

Efsun Leya Haktan. Sandığımdan daha dişli çıkmıştı sertti ciddiydi zoru oynuyordu. Güzel zoru oynayan kadınları severdim. Ama Leya şüpheliydi  ya da bana oynuyordu bu duruma kesin sonuca vardırmadan harekete geçemezdim.

Madem zoru oynuyoruz oynayalım bakalım?

"Hodri meydan".

Yazardan;

TUTSAK | LÇWhere stories live. Discover now