⚠️🔞⚠️ Bu kitap bir smutshottır. Cinsellik, kirli konuşma içerir. Rahatsız olanların, kendi görüşlerine uygun bulmayanların, hoşuna gitmeyenlerin, ay iğrenç diyenlerin, midesi bulananların OKUMAMASI ÖNEMLE rica edilir. Şikayet edenlerin anasına bacısına sövülür. Kitabı kaydettiğim için itinayla tekrar atılır.
YANİ LÜTFEN RAHATSIZSANIZ OKUMAYIN, BU ✨KURGUSAL✨BİR KİTAPTIR, NE KARAKTERLER NE DE HİKAYE GERÇEKTİR. (YANİ GERÇEK DEĞİLDİR.)
"Çıkabilirsin Seungmin."
"İyi geceler majesteleri." Seungmin, önümde eğilerek birkaç adım geri geri yürüdü, ardından arkasını dönüp kahverengi kapıya birkaç kez vurdu. Kapıdaki nöbetçiler tarafından açılan ikili tahta parçalarının arasından geçip gözden kaybolmuştu.
Bakışlarım elimdeki viski bardağını bulduğunda iştahla dudaklarımı yaladım. Ardından yavaşça bir yudum alıp içkinin boğazımı tahriş etmeye yemin etmiş gibi yakarak ilerleyişini hissettim. Ardında bıraktığı tatlı tada ulaşınca ise gülümsedim.
Bu gece, kanlı dolunay vardı ve benim en sevdiğim renk olan kırmızıyla büyük bir uyum içerisindeydi. Yalnızca bu ay ışığı ve çeşitli mumlarım aydınlattığı karanlık odamda kırmızı duvarlar oldukça güzel bir ambiyans oluşturuyordu. Önünde oturduğum makyaj masasından kalkmadan önce aynadan kendime baktım. Ben prens Han Jisung, babası dahil kimsenin sevmediği bir prenstim. Kral genelde çok zeki olduğumu söyler, savaş planlarının temelini benim oluşturmamı isterdi. Beni sevmiyordu, sadece kullanıyordu.
Hiç kimsenin sevmeme sebebi ise çok basitti. Planlarım her zaman başarılı olurdu, insanlara asla acımazdım, umursamazdım, egom yüksekti. Savaştan zevk alırdım, her akıtılan kan benim için bir başarı demekti.
Aynadaki yansımamı incelerken memnuniyetle dudağımın kenarı yukarı kıvrıldı. Simsiyah saçlarıma eşlik eden yine siyah dumanlı göz makyajım enfes gözüküyordu. Dudaklarımdaki koyu kırmızı ruj viskinin tüm inatçı çabalarına rağmen, olduğu yeri terk etmemeye yemin etmiş gibi sağlamdı.
Yansımam ise... her zamanki gibi mükemmeldi. Aynaya biraz daha yaklaştım, gözlerimi kısarak yansımamla göz teması kurdum. Böylelikle gözlerim hariç aynanın her yeri dalgalanmaya başlamıştı sanki. Hiçbir şey bir arada durmuyordu. Bakışlarım ise keskindi, sanki bir şeyler anlatmaya çalışıyor ancak sadece bir görüntü olduğundan başaramıyor gibiydi.
Hafifçe geri çekildim, o sırada balkonumdan içeri giren siyahlar içinde bir bedenin yansımasını gördüm aynada. Sanırım beklediğim misafir sonunda gelmişti. Gülümsemeye devam ederken elimdeki viski bardağını bırakmadan oturduğum yerde arkamı döndüm. Üzerimdeki saten, kırmızı, askılı geceliğin bir omzumdaki ince askısı yavaş çekimde koluma doğru düştü. Karşımdaki bedenin gözlerini, askıyı takip ederken yakalamıştım.
Ardından tamamen ona doğru döndüm. Uzun geceliğimin kalçama kadar uzanan yırtmacı görünecek şekilde bacak bacak üstüne attım. Bu sefer de bakışları pürüzsüz bacağıma değmişti.
Karşımdaki bir katildi, beni gerçekten öldürmek için buradaydı bense bu gece onu mecazen öldürmek için bekliyordum. Geleceği haberini kendimce şans eseri bir tüccardan öğrenmiştim. Bir prens olduğum için adını öğrenmem de hiç zor olmamıştı. Gülümsemem büyürken "Selam." dedim derin sesimle.
Kahverengi saçlarının ardında gizlediği kaşları çatıldı. Büyük ihtimalle gece çok geç bir saat olduğu için uyuyor olmamı bekliyordu, bilmediği şey ise benim kanlı ay gecelerinde hiçbir zaman uyumadığım olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Assassin (D)evil/Minsung/oneshot
Fanfiction-smutshot- Prens Han Jisung'u öldürmek için tutulmuş bir suikastçiydi Lee Minho. Ay ışığının aydınlattığı kırmızı duvarlar, ona kendi cehennemini hatırlatırken prensin sunduğu arsız teklif; alacağı ücretten çok daha cazip gelmişti o an. 🔞OLUMSUZ...