Şeytan'ın Yüzü Neko

55 7 32
                                    

11.03.2024 Neko

Odanın ortasında durmuş bunların başına nasıl geldiğini düşünüyordu. Aklı sanki silinmişti, ufak tefek şeyler aklında kalmıştı. Hatırladığı şeylerden biri de şeytanın yüzüydü. O yüzü gördüğü an her şeyi unutmuştu. Aklında tek bir düşünce vardı: Oyunu kazanmak.

Geriye dört kişi kalmışlardı, hepsi düşmanıydı çünkü düşman olmazsa kendi ölürdü.

Odanın ortasında durmayı bırakıp kendine gelmek için elini yüzünü yıkamaya gitti. Ne kadar yorgun göründüğüne bakmak için kafasını kaldırıp aynaya baktığında gördüğü tek şey arkasındaki Şeytan'ın yüzüydü. Kendi yüzünü bile göremiyordu. Yüzü sansürlenmişti resmen. Bulanık bir görüntüsü vardı kendi yüzünün.

Arkasındaki Şeytan ona yaklaşmış bir şeyler zırvalıyordu. "Ölürsen, kaybedersin."

"Karşı çıkamaz mıyım?" dedi titrek sesiyle.

Şeytan konuşmadan kafasını iki yana sallayıp, kulağına eğildi ve "Daha can yakıcı bir şekilde şeytanlar seni öldürürler." dedi.

Anladım anlamında kafasını salladı. "Peki ölmemek için ne yapmalıyım?"

-Diğer herkes ölmeli.

Odanın kapısının açılma sesiyle Şeytan yok oldu. Şeytan yok olunca kendi yüzünü gördü. Kaç gündür uyumadığı çok belliydi. Kapının tekrar çalmasıyla, banyodan çıkıp kimin geldiğine baktı.

-N'oldu sana, kireç gibi olmuşsun?

-Yeni uyandım anne.

Anne kelimesi ağzından birden çıkıvermişti. Kimdi bu kadın? Gerçekten annesi miydi? Bilmiyordu.

-İyi bakalım öyle olsun. Kahvaltı hazır, ben kardeşini uyandırana kadar hazırlanıp aşağıya in.

Çocuğunun anlamsız bakışlarına karşın "Amcanlarla pikniğe gidecektik, unuttun mu?" dedi. Öyle bir şey hatırlamasa da "Ha doğru diyorsun. Yeni uyandım ya, algım açık değil." dedi.

Annesi anne tatlılığında, gamzelerini belli eden bir gülümse bırakıp odadan çıktı.

"Hey! O benim gerçekten annem mi?" Bir umut Şeytan'ın cevap vermesini bekledi. Uzun bir sürenin ardından pes etti. Belli ki gelmeyecekti.

Artık hareketlenmesi gerektiğini anlamış olacak ki, kalkıp dolaptan iki üç parça kıyafet aldı. Üzerine geçirip hızlıca alt kata indi. Alt kata indiğinde hafif aralık bırakılmış kapı, kapının üstündeki dantel perde, etraftaki tahta saksı ve süslemeler anlamlandıramadığı bir huzura sebep olmuştu.

Küçük on yaşlarında bir çocuğun üstündeki gömleği aşağı çekiştirip "Sonunda inebildin abi, öldün sandık." demesiyle ikinci şokunu yaşamıştı. Kardeşi mi vardı?

Yüzündeki şaşkınlığın çok belli olmasından mütevellit, küçük çocuk "Abi niye öküzün trene baktığı gibi bakıyorsun ya?" dedi.

-Abicim seninle bir oyun oynayalım mı?

-Evet oynayalım lütfen.

-Bana evdeki herkesin kim olduğunu gösterip isimlerini söyleyeceksin. Anlaştık mı?

-Abi Li de bizimle oynasın mı lütfen?

-O zaman Li'den başla, Li kim ve neyimiz oluyor?

-Bak şimdi Li, Hua amcamın oğlu. Sua yenge Li'nin annesi, Li de şuradaki çocuk. Benim en yakın arkadaşım.

İki kuzen -Li ve Yifen- evdeki herkesi tanıtmıştı, bir kişi hariç.

-Anladım, peki şu kadın?

-Abi orada kimse yok ki.

Duyduğu cümleyle resmen yıkılmıştı. Kadını görüyordu, sürekli onun olduğu tarafa bakıp duruyordu. Neyin nesiydi bu kadın?

Herkesin açık havadaki sofraya ilerlediğini fark edince o da gidip yerine oturdu. Zaten pikniğe gidileceğinden çok kahvaltı hazırlanmamıştı. Herkes mutlu mesut kahvaltısını yapıp sohbet ederken, o tek noktaya odaklanmıştı. Dış kapının önünde oturan kadına.

Kadın asla göz temasını kesmiyor, hatta ona baktıkça daha da yakınlaşıyor gibi hissettiriyordu.

Kadının üstüne üstüne gelmesine daha fazla dayanamayıp, elini yüzünü yıkamaya içeri geçti.

Banyoya geçtiğinde ağır bir paslanmış demir kokusu vardı. O kadar yoğunduki; başının döndüğünü, gözlerinin karardığını hissetti. Kokudan mıydı yoksa korkudan mıydı? Kokuya alıştıktan sonra dönüp aynaya baktığında Şeytan'ı görmeyi umarken, kan lekeleri görmesiyle kendini geri attı. Şeytan birden arkasından belirip, tekrar kendini geri atmasına sebep oldu.

"Korkma senin kanın." der demez yine iz bırakmadan yok oldu.

-Ne? Yine nereye kayboldun, dışarıdaki kadın kim? Neden kanım burada? Lütfen geri gel ölmek istemiyorum.

Son söylediği cümle beyninde yankılanmıştı. Öleceğini biliyordu ama insanın öleceğini kabullenmesi zordu hâliyle.

Evdekiler hazırlanmaya başlamış, bazıları ise arabaya binmişti bile. Ama o kadın hâlâ oradaydı. Gözünü kırpmadığına bile yemin edebilirdi. Hem o kahverengi gözlerini kırpmıyor, hem de sürekli olarak gülüyordu. Gülüşü o kadar korkutucuydu ki, Şeytan'ı görmeyi yeğlerdi.

Kadın ona bakmayı sürdürürken o da diğerleri gibi hızlıca hazırlanıp çıktı.

Gidilecek yol yaklaşık bir saatti, yaşıtı ve anlaşabildiği bir kuzeni olmadığından yol boyu kulaklığını takıp şarkı dinledi. 

Asfalt yolun kenarlarında hep Şeytan'ın yüzünü görür gibi oluyordu, dönüp baktığında onun aslında bir yansıma ya da çöp parçaları olduğunu görüyordu.

Ama en son gördüğü şey gerçekten Şeytandı.

yayin tarihi' 25.01.2024 (saat 23.40)
umarim guzel bir fic olur benim cok hosuma gitti. ve evet boystory fici isim kullanmadim ama oyle. iyi okumalar 💖💖

evil has won//boystoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin