Adeta oldum yere çivilenmiştim.Yapabildiğim tek şeyse az önce dibime kadar giren ve adının Lucien olduğunu öğrendiğim çocuğun arkasından bakakalmak oldu.Tuhaf bir durumdu az önce yaşadığımız şey.Yeni tanıştığınız ve size fazlasıyla yabancı olan bir kişiyi sanki yıllardır tanıyormuşçasına yakın hissetmek de sadece benim hissedebileceğim türden bir manyaklıktı.
Beynimde "O boşluk işte bu..."diye yankılanan sesleri ışık hızında susturdum.Bir vakayı daha kaldıramayabilirdi vücudum.Hem belki sadece benim paranoyaklığımdır olamaz mı yani?Olamaz çünkü senin gerçekte ne olduğunu bilen çok az kişi var bu okulda.Herkes biliyor herkes ne az kişisi!Ayrıca bu manyak ruh hastası daha önce nerden benim telefon numaramı buldu da aradı diye düşünmeden edemiyor insan.Küçük iblis dediğini de unutmamak lazım.
Küçük iblis ne ya?Başka kelime mi bulamadın ruh hastası?
Yapıştığım duvardan zor da olsa ayrıldım.Az önce inceleme fırsatım olmadığı için odaya bakamamıştım.İnceleme fırsatın mı olmamıştı.Atmaaaaa!Direkt mıknatıs gibi çocuğa çekildim demiyor da...Ne var be aaaaaa!Uzun saç ve piyano işin içine girince biraz mallaşıyorum,kabul ediyorum bunu.Senin acilen tedavi olman lazım kızım.Bu yaptıkların normal değil.Birini unutmak için başka birine kapılma huyundan acilen vazgeçmen lazım.Üzülen yine sen oluyorsun bak!Konumuz bu değil şu an.Kapat şu konuyu pek sevgili beyincağızım.
Beynimdeki curcuna tamamen kesildiğinde ufak bir rahatlama hissettim.Odaya şöyle bir alıcı gözüyle tekrardan baktım.Binanın fazlaca eski olmasından mütevellit kapısından tutun da pencere pervazına kadar her şey ahşaptandı.Ahşaptan yapılıp bu kadar sağlam kalabilen bir bina var mıydı bilmiyorum ama varsa bile bu bina ilk üçe girer.Gerçi buraya bina demek de ne bileyim.Sadece şu bulunduğum oda bile merkezdeki birçok binayı sollardı.
Piyano ve diğer müzik aletleri o kadar muazzam bir görüntü oluşturuyordu ki...Bütün hepsini çalabilmeyi istemiştim bir an için.Fakat müzik hususunda pek yetenekli değildim.Kendine haksızlık etme Liara.Sen de harika bir biçimde karga gibi ötüyorsun.Beynimde oluşan seslere kulak vermemeye çalışarak keman ve çelloların yanına ilerledim.Küçükken oldum olası hevesliydim keman ve çelloya.Annem uzun ısrarlarıma dayanamayıp götürüp kursa yazdırmıştı fakat keman hocamızı ne kadar hayran bıraktıysam artık "Herkesin müziğe yeteneği olacak diye bir kaide yok birde resmi deneyin."demişti.Şimdi bir düşünüyorum da belki de haklıydı kim bilir.
Elimi kemanın gergin yaylarında gezdirdim.Ne kadar çalamasam da dokunmak bile insanın içinde farklı hislere neden oluyordu.Ardından çelloya dokundum.Kemandan daha çok sevdiğim bir sese sahipti.
"Çalmak ister misin?"diye soru soran bir kadın sesiyle irkildim.
Hızlıca arkamı dönüp sesin sahibine baktım.Orta yaşlarda,kumral saçlarını ensesinde dağınık topuz yapmış,yüzündeki gözlük adeta yüzüyle birebir uyumluydu ve fazlasıyla tatlı bir görüntüye sahipti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEİVİSER
FantasyTarih tekerrürden mi ibarettir?Eğer gerçeklerden korkup doğruların üzerini kapatırsanız evet.Akedemide işlenen 4 cinayet aynı 20 yıl önceki gibiydi.Peki bu cinayetlerle neyin üstü kapatılmak istenilmişti?Doğmaması gereken ve sadece cadı olmayan bir...