Yaralar..Ruh yaraları ve beden yaraları hangisi daha acı diye bir karşılaştırma yapacak olsam dilsiz kalırdım.
Kırmızı yaralar peki? Kırmızı..gözümün altı, dudağımın kenarı, kulaklarım ve resim çizen ellerim..her aynaya baktığım da kırmızılar görüyordum.O binanın ve o mahallenin içerisindeydim. Yıllarımın haykırışlarını duyuyor gibiydim 15.yaşımın çığlıkları yankılanıyordu kulaklarım da.."Rahat bırak annemi, onun bir suçu yok, o sınava kendim girdim."
Annem...özlüyordum fazlasıyla özlüyordum.
Çocuktum, küçüktüm, 7.sınıfa gidiyordum, kırmızılıklarımı saklamak için annemin aptal makyaj malzemelerini kullanıyordum.
Ve ne kadar garip ki şuan bir ressamdım. Kendi yüzümün ressamı gibi..
Yıllarımın geçtiği o mahalleye şimdi 25 yaşında tekrar gelmiştim. En son bir polis merkezine koşuşum canlanıyordu gözümde.
Hiç iyi bir anım yoktu bu mahallede ve bu binada.
Hava oldukça kapalıydı, sanki içimi yansıtıyormuş gibi gök gürlüyor ve şimşekler çakıyordu. Gece saatlerinde olduğum kesindi, telefonumu biraz önce indiğim taksi de unutmuştum, bu yüzden saatten bir haber dakikalardır burada ayakta dikiliyordum.
Gözlerimi yıllar önce benim odam olan o cama çevirdim. İçeri de mavi bir led yanıyordu. Evimizin sahibi hariç hiçbir şey değişmemişti her şey oldukça aynıydı. Gözlerimi bir kez olsun ayırmadan odama bakmaya devam ediyordum.
Baktıkça acılarım tazeleniyor ve ayakta durmakta zorluk çekiyordum, arkam da bulunan kaldırama zar zor çöktüm ve dizlerimi kendime iyiyce çektim.
Silâh patlıyordu kulaklarım da defalarca..Bu mahalleye yıllar sonra gelmemin bir sebebi vardı. Ben daha 15 yaşındayken cezaevine giden babam, şimdi tahliye olmuştu..
Canım yanıyordu, sadece 10 yıl dedim içimden, sadece 10..Benim ve annemin hayatını çalan adam sadece 10 yıl çekmişti bunun cezasını.
Cama odaklanmış şekilde duruyordum hâlâ, gözümden akan yaşı yanağıma değince hissettim, tam silerken bir şimşek daha çaktı ve yağmur yağmaya başladı.
Sanki annem bir mesaj gönderiyordu bana, ne zaman ağlasam göz yaşlarımı o silerdi. Şimdi de göz yaşlarımı yağmur gizliyordu.
Mavi ışıklı odanın perdesi hareketlendi ve bir gölge belirdi, net göremiyordum yağmurdan dolayı fakat karşı cinsim olduğu açıktı.
Pencereyi açtı ve camın önüne oturdu.
Sigarasını yaktı, bunu elinde ki kırmızı ışıktan dolayı net görebiliyordum.
Sigarasını yaktı fakat yağmurla söndürdü.
Bir kez daha yaktı ve bir kez daha söndürdü.
Bunu defalarca tekrarladı.
Ne garipti, içmek istemiyordu fakat elinde tutuyordu.
Daha dikkatli bakmak için ayağa kalktım ayağa kalktığım gibi de dikkatini çektim.
Başı bana doğru döndü, ne yapacağımı bir an şaşırdım sonuçta beni tanımıyordu ve bir sapık gibi camını izliyordum.
Başımla selam verdim ve direkt arkamı döndüm, gözlerimden akan yaşlar daha da şiddetlendi.
Yağan yağmur ve gözlerimden akan yağmur ile birlikte ağır ağır sokağı terketmeye yöneldim.
Yağmurdan dolayı her yanım titriyordu baya ıslanmıştım. Son bir kez o sokağa baktım.
Bu Yağan yağmur geçmişimi temizler miydi?
Acılarımı sel ile birlikte götürür müydü?
Göz yaşlarımı siler miydi?-kırmızı yanak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lacivert.
ChickLitbir söz okudum az önce, "Mum sadece bir odayı değil, bir ruhu da aydınlatır.." yazıyordu. Ne kadar saçma diye düşündüm insanlar ne kadar farklı düşünüyorlardı. bana göre bir mum insanın ruhunu aydınlatamaz aksine ateşe verir. çünkü hiçbir insan mutl...