Sahi ne ameliyatıydı bu? Huzur bu ameliyatı olduğunda küçüktü. Kalbiyle alakalı bir problem vardı. Doğumunda kaynaklanan bir sorundan ötürü meydana gelmişti. Gerçek annesinin açtığı tek yara olduğunu düşündü bir anlığına Huzur, halbuki hayatının en büyük yaralarının sahibi olduğunu düşünüyordu. Onu bırakıp gitmiş miydi? Yoksa annesiyle onu birbirinden mi ayırmışlardı? Eli kalbinde kafasının içinde dönen binlerce senaryo kalbinin sızlamasına neden olmuştu.
Odada bulunanların bir cevap beklediği açıktı. Anlaşılan birkaç kişi haricinde bu ameliyatı bilen yoktu.
Boğazını temizleyen bir ses ile Doktor Macit Bey "Huzur'un beni hatırlamaması çok normal Handan hanım, ki hatırlamaması bu ameliyatı kafasından silmiş olması da kesinlikle en büyük temennilerimden biridir. Huzur küçükken kalp ameliyatı geçirmek durumunda kaldı. Doğum sırasında kaynaklanan bazı nedenlerden dolayı kalbinde sorun meydana geldi. Şanslıyız ki küçükken anlamış, çözüme kavuşturmuşuzdur. Bunca yıl sorun tekrardan nüksetmemiş, gördüğüm kadarıyla çokta sağlıklı durmaktasın Huzur. Bu beni çok mutlu etti." diyerek Huzur'a samimi bir gülümseme ile elini kendi kalbinin üzerine koydu.
Huzur buruk ama içten bir gülümseme takındı yüzüne. Macit beyin sesi tanıdık gelmişti. Yıllar evvel duyduğunu anımsadı. "Merhaba Huzur, iyileşeceksin. Ben buradayım, hiç korkma." diyen o sesi. Anılarında yıllar evvele gitti. O zamanları bölük pörçük hatırlayıverdi. Hafızasında kalan kendince önemki bulduğu kesitleri.
Beliz, Huzur'un bu huzursuz duruşunu farkına vardığı gibi "Aa, Fidan hanım masayı hazırlamış. Haydi soğutmadan yemeklere geçelim. Herşeyin nefis olduğuna eminim." diyerek ayağa kalktı. Konuyu değiştirmek için çabalıyordu.
Ev halkı ve misafirler masaya yerleştiler. Masada Huzur ve Çınar karşı karşıya oturmuştu. Huzur bakışlarını kaçırıyordu. Kendini iyi hissetmek istiyordu ama boğazına yerleşen yumru Çınar'a bakmasını engelliyordu. Bu kadar güzel geçen bir günden sonra pırpır eden kalbinin yerini yıllar önceki o ritimsiz bozuk atışlara bırakmıştı sanki kendini.
Çınar bu haline anlam verememişti. Yavaş yavaş yemeğini yerken diğer eli ile masanın altından mesaj yazdı.
"Gözlerime bak.."
Masanın üzerinde duran telefonun ekranı aydınlandı. Ufak bir ping sesi ile mesaj ekrana düştü.
Huzur mesaja bakacak iken babaannesi Handan hanım "Huzurcum, masada telefonlarımız ile ilgilenmiyoruz. Biliyorsun canım." dedi sitemkar bir ses tonu ile.
Huzur "Pardon." diyerek telefonu eline alıp bacağının üstüne koydu. Bu sırada mesajı okumuştu bile.
"Gözlerime bak.."
Mesajı okuduğu halde kafasını hala kaldıramamıştı. Çınar bakamadığını bile farketmişti. Huzur yutkundu. Kafasını kaldırıp Çınar'a bakabildi sonunda. Çınar'ın bakışları Huzur'u bir nebzede olsa rahatlatabilmişti. Huzur zor zar yüzüne bir tebessüm kondurdu. Bu tebessüm ile birlikte Çınar'da küçük ama etkili bir gülümseme yerleştirdi yüzüne.
Birbirlerine gülümsedikleri hatta gelen mesajı gönderen kişinin Çınar olduğunu masadaki bir kaç kişi anlamıştı bile.
Masada uzun bir sohbet dönüyor, yemekler yeniyordu. Ta ki masaya bomba gibi düşen bir soruya kadar.
Beliz eline kadehini alarak "Macit bey, sorun olmazsa bir soru sormak istiyordum. Gündüz sanırım biri hastalandı. Annem apar topar evden çıktı. Bu yüzden birşey de anlatamadı. Ama bu hali beni korkuttu. Hasta kimdi acaba,"
Macit bey soru karşısında yutkunamadı, ağzına aldığı lokma boğazına kaçıverdi. Öksürme, sırta vurma, su içme derken adamcağız zor toparlandı. Bu soru Macit beyi heyecanlandırdığı gibi annesinide oldukça heyecanlandırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Huzur
General Fiction"Merhaba güzel kızım, Eğer bu mektup eline geçmiş ise ayrı düşmüşüz demektir. Sana hayatı hiçbir zaman tam olarak anlatamadım. Senden gizledim. Yok sayarsam gerçekten yok olur sandım. Ama sana bütün gerçeklerini bir bir anlatacağım. Bunları öğrendi...