ALFA OKULU BÖLÜM 25

188 14 3
                                    

Şehitlerimize Allah'tan rahmet yakınlarına sabır diliyorum hepimizin başı sağolsun.

Tae'nin gözlerinden yaşlar akarken, Jimin tepkisizdi ama içindeki yangını kimse bilmiyordu.

Jane ve Jungkook konuşurken Tae ve Jimin :

"Ben çıkıyorum." dedi Tae.

"Nereye?"

"Oturucam biraz bahçede."

"Jane gelecek mi?"

"Of Jimin, bir kere götürdüm kızı diye her seferinde aynı imayı yapıyorsun."

"Kaç yıllık ilişkimizde beni bile bir kere götürmediğin yere yeni tanıştığın bir kızı götürünce üzülmüşümdür belki ne dersin beyefendi" dedi Jimin her kelimede daha çok yükselirken.

Tae derin bir nefes verdi. "İyi kalk, bu gün de senle gidelim."

"Ben söyledikten sonra mı aklına geldi?"

"Aşkım, sevgilim, en değerlim. Jane ısrar etti o yüzden götürmek zorunda kaldım. Sen bir kere gelip bana 'gitmek istiyorum' desen ben seni geri çevirir miydim?"

Jimin biraz yumuşamış gibiydi ama belli etmedi.
"Hadi kalk hazırlan da gidelim." dedi tekrardan Tae. Jimin birşey demeden kalkıp ceketini giydi. Ve ikisi birlikte çıktılar.
.
.
.

'Keşke gelmeseydik' diye geçirdiler içlerinden. En azından bu görüntüyü görmezlerdi.

Jane geri çekildi ve Jungkook'a bakmaya devam etti. Jungkook ayağa kalktı ve ikisine hayal kırıklığıyla bakan adamları görünce durdu. Tae arkasını döndü ve koşar adım odaların olduğu binaya doğru ilerledi.

Jimin nefretle yüzünü buruşturdu ve Tae'nin arkasından yürümeye başladı. Jungkook ikisinin de arkasından gidecekken Jane kolunu tuttu.

"Nereye gidiyorsun, daha cevap vermedin?" dedi. Jungkook kolunu silkeledi ve koşmaya başladı.

Odaya girdiğinde ikisini de göremedi. Tam dışarı çıkacakken Tae içeri girdi ve yüzüne bakmadan valizini çıkardı, eşyalarını toplamaya başladı. Jimin de içeri girip aynı şeyi yapmaya başlayınca Jungkook kaşlarını çattı.

"Ne yapıyorsunuz?" dedi Jungkook. Fısıldıyordu, gücü ancak buna yetiyordu.

"Yurt yönetmeliğiyle konuştuk Jim'in odasında ki ranza boşmuş, oraya gideceğiz. Sende Jane ile rahat rahat öpüşür, sevişirsin." Dedi Tae.

"Ben öpmedim"

"Ama izin verdin. Onun seni öpmesine izin verdin. İtmedin" dedi Jimin sonra durdu ve elindeki eşyaları bırakıp Jungkook'a döndü.

"Keşke en başından seni hakkettiğin gibi bir orospu olarak kullanıp atsaydım, aramıza almak bir hataydı." dedi acımasızca.

Jungkook titremeye başladı. Canı acıyordu,  kalbi sıkışıyordu. Kulakları çınladı, görüşü bulanıklaştı ve Tae'ye baktı 'o da öyle düşünüyor mu' diye. Tae ona bakmadı gözünden akan yaşları sildi ve valizin fermuarını kapattı.

"Tamam. Siz gitmeyin, ben giderim."

"Salak salak konuşma çekil" dedi Jimin.

"Bırak gitsin Jimin, en başından aramıza giren de oydu. Bırak geldiği gibi gitsin." dedi Tae.

Jungkook gülümsedi ve eşyalarını toplamaya başladı. Tae durdurmak istiyordu ama yapmıyordu, jimin ise ne düşüneceğini, ne hissedeceğini şaşırmıştı. İkisi de öylece Jungkook'u izliyordu.

Jungkook valizini eline aldı ve kapıyı çarpıp çıktı. İlk aklına gelen odaya gitti ve kapıyı çaldı. Jane kapıyı açtığında Jungkook içeri girdi ve koltuğa oturdu.

"Söylediklerini düşündüm" dedi Jane şaşkınlıkla onun bu harap haline bakıyordu.

"Kabul ediyorum" dedi Jungkook ve kafasını yerden kaldırıp Jane'e baktı.

Jane yavaşça ona doğru yürüdü ve kucağına oturdu. Dudaklarına yaklaştı ve bu sefer şehvetle öptü, Jungkook biraz bekledi ve karşılık verdi. Jane'i kucağına aldı ve yatağa taşıdı...

Bence devamını hiçbirimizin midesi kaldırmazdı o yüzden burada kesiyorum.
OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİMM 😽🤎

ALFA OKULUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin