Dmitry'nin yeri döven adımlarının ardından sessizce ilerledim. Hızlıca açtığı çalışma odasına bir hışımla girdiği kapıyı benim için açık bırakmayı unutmamıştı. Tokmağı kendime doğru çekerek kapattığım kapıyla ona döndüm. Deri koltuğa otururken derin bir nefes verdi. "Bu hep böyle karşıma çıkacaksa işim yaş." Başını koltuğun arkasına doğru attı ve gözlerini tavana dikti. Yanına sessizce oturduğumda dahi bakışları bana dönmemişti. "İşini bitirdikten sonra parka gidelim." Başını kaldırarak bana döndü. "Ne parkı?"
"Hani demiştin ya çiftlere özel bir şey açılmıştı."
Gözlerindeki parıldama ile gülümsememi daha fazla tutamamıştım. "Şaka mı yapıyorsun? Hani gidemezdik?" Önüme dönerek duvarı kaplayan raflarda gözümü gezdirdim. "Düşündüm ki yeni açıldığında kalabalık olması normaldi. Şimdi gidersek o kadar kişi olmayacaktır." Gülümseyerek ona döndüm. "İlişkimizi az da olsa açık yaşayabiliriz. Seni daha fazla üzmek istemiyorum."
Sağ elimi yumuşak bir şekilde kavradıktan sonra dudaklarına götürerek üstüne minik bir öpücük kondurdu. "Sen istersen saklarım istemezsen saklamam. Benim için önemli olan sensin." Gülümseyerek ona doğru biraz daha yakınlaştım. "Biliyorum ama aynısı benim için de geçerli ne kadar saklayalım desen de içinden geçenleri biliyorum." Işıl ışıl gözleri yüzümde uzunca bir süre oyalandı ve hemen sonra yerinden kalkarak masasının başına geçti. "O halde Hannah'ın raporunu hazırlıyım ve kaçalım kaleden."
"Eskisi gibi?"
"Aynen öyle." Başını masasındaki boş kağıtlara eğdi. "Eskisi gibi."
Kalemini alıp nazikçe aklındaki düşünceleri kâğıda işlemeye başlamıştı. Bir süre onu izledikten sonra kalıma gelen şeyle yerimden kalkarak masasına ilerledim. "Bize yeteri kadar bilgi vermemişti ama. Ölümlerin nedenleri hiç de mantıklı değildi." Başını hiç kaldırmadan birkaç cümle daha yazdı. Kâğıda koyduğu küçük dokunuş ile bana döndü. "Yapma nedeni belliydi. Ölümlerin ona ulaşması değildi o çoktan amacına ulaşmıştı." Kaçırdığım bir nokta onun zihnindeki pazılı tamamlamış gibiydi. "Onu öldürdü yani?" Sessizce arkasına yaslanırken gözlerini yumdu ve başını salladı. Tekrardan çözme oyununu oynamaya başlamıştık. "O halde neden devam etti?"
Omuzlarını sarstı. "Senin arkadaşın o. Senin bilmen lazım."
Aramıza çekilen sessizlik uzun sürdüğünde gülerek kâğıda doğru geri eğildi. Zihnimde arkadaşımın kişiliğiyle ilgili neredeyse hiçbir şey yoktu. "Sana o ilaçların dozu ağır demiştim." İç çekerek bana baktı. Bahsettiği ilaçları kullanmayalı uzun zaman olmuştu. Sky'dan döndükten sonra Atlas benim için bir yığın ilaç göndermişti kaleye. İlaçlar hastalığımın etkilerini azaltmak için var olsa da anılarımı oldukça zayıflatmıştı. O zamanlar kapının önünde elinde poşetlerle dikilen görevliye Hanımefendinin attığı bakışlar hâlâ aklımdaydı.
"Anılarım gayet yerinde Dmitry." Gülümseyip bana bakmaya devam etti. "Arkadaşının yapısı," duraksayıp doğru kelimeleri arar gibi bakındı. "Değişik. Ondan aldığım izlenim bunu arkadaşı öldüğü için yaptığını bana düşündürtmedi. Onun gözlerinde çoktan amacına ulaşmış bir ruh vardı ancak doyumsuzdu."
"Eğlencesine yaptı yani." Başını sallayıp kalemi eline geri aldı ve yazma işine döndü. Etrafa bakınarak kitaplığında henüz elime almadığım, köşeye gizlediği kitapları aradı. İsimsiz, kahve kapaklı bir kitap gözüme çarptı. Daha önceden orada olmadığına emindim. Hiç beklemeden elime aldığımda Dmitry'nin sesiyle irkildim. "Günlüğüm o." Ona döndükten sonra geri yerine koymak için rafa uzandım. "Koyma, istersen oku senden sakladığım bir şey yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Rüyalar: Yıldızlara Kalan Aşk (+18)
Teen FictionHikaye uyarısı: Zorbalık, ırkçılık, işkence, cinayet. Bu hikaye kaybolmuş olan yıldızlar ve onu özleyen denizin nadide incilerine. Sky adlı şehrin ironik toprak gökyüzünden, denizlere rengini veren uçsuz bucaksız maviliğe uzanan bir hikaye. Sessiz...