0.2

86 13 34
                                    

"The memories i hold on to live for him

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"The memories i hold on to live for him..."








Altı Ay Sonra

En büyük kâbusum tam kurtuldum derken tekrar ortaya çıkmıştı. Bir kâbusu yaşıyordum, evet başka açıklaması olamazdı. İlk önce belki de öldüm ve ceza olarak bu zebaniler peşimden geldi diye düşünmüştüm. Sonra Calum'un da ölmesi gerektiği aklıma geldi.

Ve Calum konusu. Hiç aklınıza gelmemişti, değil mi? Benim de aklımın ucundan geçmezdi. Bana takıntılı olması yeni bir şey değildi, her zaman biliyordum. Ancak korkak birisi olduğu için aklıma bile getirmemiştim böyle bir şeye kalkışmış olabileceğini. Kesinlikle Noah onu planına dâhil etmiş olmalıydı çünkü onun da Cal'ın bana olan takıntısını bildiğinden emindim. Lanet olası piç kuruları!

Gözlerimi yerden çekip, kendi gözlerime odakladım. Aynaya bakmaya korkar olmuştum. Mordan görünmeyen göz altlarım, çnceden esmer olduğum için çok beğendiğim ancak şimdilerde solgun plduğu için ölüden farksız tenim... Ellerimin seyirip, titrediğini hissetmeye başladığımda tekrar gözlerimi ellerime indirdim. Ben uyanana kadar serum yoluyla uyuşturucuya alıştırdığı bedenim bir bağımlıya dönüşmüştü.

Bunu neden yaptığını biliyordum, bir şekilde ona bağlı kalmamı istiyordu. Ayrıca bu illet yüzünden eski gücüme kavuşamıyor, her zaman beynim uyuşuk bir şekilde geziyordum. Kolumu bile kaldıracak hâlim yoktu, ki onları öldürecek olsam bile madde almadan birkaç gün bile idare edemezdim. Her gün düzenli olarak sabah ve akşam alıyordum ve lafının dışına çıkmaya hakkım yoktu. Çünkü denemiştim, o süre boyunca da madde yoksunluğundan krize girip kendime zarar verip durmuştum.

Kapının açılma sesiyle iç çektim. Chaos burayı yakmak istiyordu, ancak Ace'in aciz, bağımlı bedeni içinde sıkışıp kalmıştı. Adım seslerini duyduğumda bile kafamı kaldırmadım. Yaklaştı, yaklaştı, tam arkamda durdu. Askılı atletimin açıkta bıraktığı omzumda iğrenç hissettiren dudaklarını hissedince ondan uzaklaştım. "Bana dokunmayı aklının ucundan bile geçirme."

"O çok sevdiğin anılarının gitmesini istemiyorsan, bana karşı gelmeyeceksin."
Gözlerimden oluk oluk nefret akarken sonunda yüzümü kaldırıp ona baktım. Evet, beni tehdit ettiği şey buydu: Bucky'nin anılarını benden almak.

"Eğer bana dokunursan ne bağımlı hâline getirdiğin lanet sistemim, ne de anılarım umurumda olur." Cümlemin gerisini getirmedim, zira o ne demek istediğimi anlamıştı, yalnızca zedelenen gururunun üzerine gidip de ceza almamak için yarıda kesmiştim. Bana dokunursa tek bir gecede korumalar da dâhil hepsini öldürüp cesetlerini yakardım.

Gözlerini devirdiğinde tek bir tekmede suratını dağıtmak istedim. "Sen bir gün altımda inleyip benimle birlikte zevk alacağın gerçeğini görmezden gelmeye devam et. Kahvaltı hazır, aşağı in ve lütfen seninle tartışmalarını sağlama."

İğrenç mahluk.

Aynaya baktım o gittiğinde, zaten açık olan saçlarımı daha da dağıttım ve dolaptan yırtık model bir pantolon ve büstiyer çıkardım. Onları giydikten sonra tekrar aynaya ilerledim ve annemin nefret edeceği çok koyu bir makyaj yaptım. Siyaj ruj, siyah far...

İşim bittiğinde aşağı inmek üzere bana verilen bir kafesten farkı olmayan odamdan çıktım. "Bir vampire benzemişsin."

Duvara yaslanmış bir şekilde bana etkileyici bakış atmaya çalışan Calum'a göz devirdim. Sevdiğim adamı taklit etme çabası zavallıcaydı. Üstelik azıcık bile beceremiyordu. "Çok yakında hepinizin kanını emecek olmam da ayrı bir ironi."

"Lütfen benim kanımı em."

Midemi bulandırıyordu. Bir şey demeden merdivenlerden aşağı indim. Ev çok gereksiz bir şekilde devasaydı ve bu da sinirimi bozuyordu. Bulunduğum durumdan dolayı esen rüzgar bile sinirimi bozmuyormuş gibi.

Basamaklar bittiğinde bir villaya benzeyen evin mutfak kısmına ilerledim. Yemek istemesem bile birkaç lokma ağzıma atmak zorundaydım çünkü eğer yapmazsam ceza alırdım. Cibiliyetsizlerin tükürülesice sıfatını gördüğüm an istemsizce yüzümü buruşturarak sandalyeye oturdum. Masada her şeyin olması bile iştahımı açmıyor, tam tersine daha çok kaçırıyordu çünkü Calum'dan sonra midemi en çok bulandıran insanlar buradaydı. Lanet olasıcalar, nasıl ölmemişlerdi?

"Yemeğini ye."

Calum da tam yanıma oturduğunda kendimi zorlayarak bir şeyler attım ağzıma. "Bir daha bu şekilde sofraya oturursan sonuçları iyi olmaz."

Annem olacak kadına baktım alayla. "Benimle muhattap olma şerefine erişmişsin, bir de şikayet mi ediyorsun?"

Bunun üzerine kocası sinirlenip, "Kes sesini." dediğinde yüksek sesle kahkaha attım. Annem bundan nefret ederdi ve şu anki yüz ifadesine bakılırsa hâlâ ediyordu. "Sen bana ne yapacağımı söyleyemezsin. Sizinle aynı masada oturduğuma dua edin ve çenenizi kapayın mümkünse." Evet, böyle konuştuğuma göre cezaya hazırlıklı olmalıydım, ama kendimi tutamıyordum. Öldürmediğime dua etsinlerdi.

"Cal, bu sürtüğü soframda istemiyorum."

"Eğer o olmasaydı böyle bir yerde yaşama imkânınız da olmazdı. Tüm hayatımı onu böyle bir yerde yaşatmak adına birikime adamışken sen onu benim soframda istemediğini mi söylüyorsun?"

Yine aynı aptalca yalanı söyleyerek beni etkilemeye çalışıyordu gerizekâlı! Noah'nın bütün parayı sağladığına adım gibi emindim ancak annemle babam o kadar emin değildi sanırım. Körü körüne inanıyorlardı. "Aklından bile geçirme, yemeğe devam edin."

Sheriff bozması bize emir veriyordu, harika.














Buckyi özledim....

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 30, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Fear Of The Dark~Bucky BarnesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin