Kız saçlarını tararken aynada kendiyle bakışıyordu. Bu muydu dedi ? Kendi kendine söylesene Rozerin bu muydu senin sonun, kendi ellerinle ördüğün duvarlar üstüne mi çoktu he Rozerin. Ne oldu hani çok seviyordu bak nerdesin kimin koynundasın, bak nerdesin kaçtığın kaderin tam önündesin diyerek içten içe söyleniyordu. Ellerinle giydin sen o kefeni onlara da kızamasın ki üstüne toprak atıyorlar diye Rozerin....
Gözlerinden birer birer düşen damlalar sessizce ellerini ıslatırken aynadan acının mimari ile göz göze geldiler. Ceketini giyerken bile bir insan sinirli olabilir miydi ? Şirvan oluyordu. Kızın kalbi korkuyla çarptı adam odadan çıktığı gibi odaya doluşacaktı evdekiler. Kapıyı açıp çıkan adamın sırtına kaygıyla bakarken adamın birden arkasını dönmesiyle göz göze geldiler."Böyle masum rolü yapıp ağlayınca masum olmuyorsun güzelim" dedi ukalaca adam.
Kızım dudaklarında kırık bir tebessüm belirdi sağ gözünden bir yaş daha düşerken adama sadece omuz silkti, başka verecek bir cevabı yoktu ki. Kelimeler ağzından çıkmak için beklese de boğazında dizilmiş konuşamıyordu.
"Ağlaman beni yumuşatmıyor haberin olsun, kalk düş önüme yemeğe ineceğiz" dedi kapıyı sonuna kadar açarak.
Rozerin yavaşça ayağa kalktı ama ruhu oturduğu sandalye de kaldı... Attığı her adımda bıçaklar saplandı kasıklarına. Derin bir nefes alıp gözündeki yaşları silip odadan beraber çıktılar. Oturma odasından içeri gireceklerken kızın stresten bütün vücudu kasılıyordu, hazır hissetmiyordu kimseyi görmeye ama sonsuza kadar kaçamayacağını kendi de biliyordu....
İlk görüş açısına dedesi girdi, sonra babaannesi onları ilk fark eden dedeleri oldu.''Rozerin güzel kızım , Şirvan oğlum yüzünüzü gören cennetlik'' dedi.
Rozerin gözlerinin içi gülen dedesine gülümsemeye çalıştı.Şirvan ise ''Akşamınız hayırlı olsun ''diyerek ellerini öptü sırayla. Arkasından da Rozerin aynını yapıp oturmadan mutfağa adımladı.
Evde sadece dördü vardı anlaşılan. Yaşlılar yemeğini yemişlerdi, Kendilerine göre yemekleri ısıtıp salata yapıp iki kişilik sofrayı kurdu. Kasıklarında ki ağrı giderek artsa da geceyi sorunsuz atlatmayı beklediğinden sesi çıkmadı. Banyoda yaşadıkları hala aklındaydı çünkü....Şirvan bir insanı nerden vuracağını iyi biliyordu, tam onu çağırmak için salona geri dönecekti ki mutfak kapısında kolunda babaannesiyle içeri girdiler. Şirvan'ın önüne yemeğini koyup kendi de oturacaktı ki babaannesinin sesiyle "Bana bir kahve yapıver " demesiyle kahve yapmaya koyuldu.Kahve ocakta ağır ağır pişerken Rozerin de ellerini tezgaha yaslamış kahvenin pişmesini beklerken sabır diliyordu. Kahve pişince fincana döküp servis etti. Babaannesi kahveden bir yudum alıp "Git çarşafı getir"demesiyle gözleri tekrardan dolmaya başlamıştı. Asla ama asla o çarşafı getirmek istemiyordu, gözler dolu dolu Şirvan'a baktı. Adam Yemeğini bitirmiş suyunu içerken oda ona bakıyordu. Rozerinin gözlerindeki yardım çığlıklarını görmemek imkansızdı, ama görmemezlikten geldi. Rozerin iliklerine kadar hissettiği çaresizlikle odaya gidip çarşafı alıp mutfağa geri geldi. Gözünün ucundaki yaşları geri iterek , elleri titreye titreye verdi çarşafı.
Yaşlı kadın ellerindeki çarşafı inceleyip memnuniyetsizce diğer koltuğa bırakıp" İyi bari en azından annen gibi değilsin, verebilecek çarşafın varmış" sözleri kıza tokat gibi çarpmıştı...
"Nee "dedi titrekçe artık gözündeki yaşları tutamıyor ağlıyordu.
Yaşlı kadın başında ki şalı düzeltip sanki normal birşey söylemiş gibi hala kanatmaya devam ediyordu "O anan olacak kadın gibi kansız "değilmişsin dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Perdenin Ardındakiler
Fiksi Remaja"Davulda sağlam ama tokmağın değmediği yer kalmamış ha Rozerin!"dedi üstünden gelinliği söküp alırken..., "Kulun olurum, kölen olurum, karın olurum ne olur Şivan abi canım çok yanıyor" dedi ağlayarak. "Abinin amına koyarım kızım ne abisi bak bakayım...