Gözlerimi karanlık bir ortama açtığım an elim yanımı yokladı, kimse yoktu. Genç neredeydi, gitmiş miydi yoksa?
Yan taraftaki düğmeye basıp odayı loş bir ışığa boyarken gözlerim tanıdık odanın hatlarını seçer oldu.
Yandaki duvara sabitlenmiş olan komodinde beyaz bir kart vardı ve güzel bir elyazısıyla bir şeyler karalanmıştı. Diğer lambayı da yakıp kartta yazılanları okumaya başladım, okudukça sinirim tavan yapmıştı.
"Sanırım sana gerçekten fazlayım, ne dersin? Beni arama, zaten bulamazsın.
Sadakatinden emin olduğumda sana geleceğim ve seni daha beter titreteceğim...
Sesini daha yüksek çıkartacak şeyler yapacağım sana ve bunu tekrar yapmam için yalvarman gerekecek...
Seni Seven Minik Genç"
Kartı buruşturup fırlatmak isteyen yanıma karşı direnerek cüzdanıma soktum ve hızla kendimi duşa attım. Tüm vücudum doyuma ulaşmış gibi hissediyordum, kedi gibi gerinesim vardı.
Duşumu alıp çıktım ve dün bizi karşılayan görevliye doğru hızla yürüdüm. Adam beni görünce tedirgin bir şekilde yutkundu.
"Dün benimle giriş yapan genç kaç gibi çıktı? Bir şey söyledi mi?" Adam çekmeceden bir şey alıp bana uzattı, elleri hafifçe titriyordu.
"Saat beş gibi çıktılar efendim. Bunu size bıraktı ve size güvendiğini söyledi."
Küçük zarfı alıp büyük bir savaş vererek açtım, siyah bir kart vardı ama yazı faln yoktu. Yan tuttuğumda parıldayan dudak izini gördüm, yüzüm istemsizce gülümsememle gerilirken adamın bana şokla baktığını fark ettim.
"Biraz daha bakarsan o gözlerini kafatasına kadar sokarım." Adam hızla bakışlarını yere çevirdi.
Büyük adımlarla arabama yöneldiğimde sinir vücudumu sarmıştı. Bu sinirle beni anca iyi bir maç keserdi, belki daha büyük bir şey.
Telefonuma düşen aramayla yüzümde korkutucu bir gülümseme oluştu, donuk sesimle cevapladım aramayı. Daha sonra duyduğum haberle kaşlarım kalkarken ağzımdan tek kelime çıktı.
"Geliyorum."
Aracıma atlayıp dün gece dövüştüğüm mekan sahibinin farklı bir mekanına giderken içimde büyük bir sabırsızlık vardı. Mekana vardığımda kapıyı açıp içeri girerken anahtarı korumanın birine fırlattım. Anahtarı havada yakalayıp aracıma doğru yürürken başı yerdeydi.
Bodrum kattaki kafese doğru hızla ilerledim. Kuduz kafeste yerde oturuyordu ve yirmi kadar koruma kafesin etrafını sarmıştı. Kafese girmedim, zincirlere yaslanıp uzun uzun onu izledim.
"Üstünü arayın, akşama iyi bir maç yapalım Kuduz beyle. Beni özlemiştir."
Ürpertici gülümsememi dudaklarıma kondurduğumda Kuduz'un yutkunduğunu gördüm. Ona göz kırpıp çıkışa yürürken dönüp arkama bakma gereği duymamıştım.
Eve gidip yiyecek sipariş ettim, karnımı iyice doyurup çantama uzandım. Dolarları alıp gizli kasama ilerledim, kasayı açtığımda dolmak üzere olduğunu gördüm. Üçüncü kasaydı bu, iki tane daha dolunca hedefime ulaşmış olacaktım.
Gözlerimi yumup yatağa uzandığımda gözümün önüne dün geceki yaşadıklarım geldi. Nasıl güzel bir histi amına koyayım, zihnim aynı sahneyi bana tekrar tekrar izletiyordu sanki.
Telefona uzanıp Cengiz'i aradım, ilk çalışta cevapladı. Bana dünkü genci bulmasını söylediğimde şaşırmıştı, bende Ex isem o çocuğu bulurdum.
Bana dokunmasından rahatsız olmadığım birisini bulmuşken bırakmaya niyetim yoktu. Kısa bir "emredersiniz" cevabından sonra telefonu kapatmıştım.
Uzun uzun dokunuşlarını düşündüm, bana hissettirdiği şeyleri...
Onu istiyordum, bana taptığını söylememiş miydi? Benim yanımda kalmak için çabalaması gerekmiyor muydu onun? Neden gitmişti ve bulunmak istemiyordu?
Benden korkmadığı belliydi, çok ta sevimliydi. Ben onu sevimli buluyordum, bu bir ilkti.
Kuduz ile olacak olan maç için hazırlanmaya başladım, bir saat kadar evimdeki spor odamda ısındım. Akşam için büyük bir porsiyon kebap söyledim kendime, karnım tokken daha rahat dövüşüyordum.
Kuduz'u hazırlamalarını söyleyip evden çıktım, uzun süredir ilk kez iki gece üst üste maç yapıyordum. Yüzümde kötü bir sırıtış belirdi, bu maç değildi aslında. Bu gece Kuduz'u fena sikecektim, bunu o gencin de görmesini isterdim.
Belki de görürdü, kim bilir?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Knockout
DiversosLakabı Ex olan bir psikopat boksör feminen bir gence aşık olur ve hayatının en zor sınavını verir