Tek bölüm.

65 6 1
                                    

(Hyunjinin anlatımından.)

1. Gün
-------------------------

Parkta sokak kedilerinin dolandığı,gecenin yıldızlarla aydınlandığı ve çocukların neşesinden yoksun bir geceydi. Benim neşemse bu yokluğa bir hiç gibiydi. Uzun parmaklarımın arasında bir sigara varken kafamda bin düşünce vardı. Kısacası allak bullaktım. Bazen hayatı beğenmediğim bir resmi buruşturup çöpe atabildiğim gibi atmak istiyorum bir kenara. Sigaramı dudaklarımın arasına götürüp bir kes içime çektim ve ağzımdaki dumanı zaten kirlenmiş havaya saldım.

Doğum günüme 6 gün kalmıştı. 6 gün sonra intihar edeceğim. Çok acıtan bir yöntemle değil tabiikide. Babamın ölümünden sonra annem çöküşe geçmiş,bu yüzden uyumak için uyku pilleri alıyordu. Annemin evde olmadığı bir gün kapıyı kilitleyip bir çakmakla evin bir kenarını ateşe vereceğim. Annemin uyku ilaçlarının hepsini içerek derin bir uykuya dalacağım. Özetlemek gerekirse uykumda rahatça can vereceğim. Veda edecek yada özlem duyacak bir şeyim yok bu yüzden bu kadar rahatım. İnsanların ölümden korkmasını anlamıyorum. Hayattaki en doğal şeydir ölüm.

Elimdeki sigarayı yere atıp ezdiğimde bama yaklaşan bir çocuk gördüm. Çelimsiz ve korkmuş gibiydi. Açlıktan zayıflamış ve gözlerinin altı morarmıştı. Kendine iyi bakmıyor olmalıydı. Gözlerinin kızarıklığı ve yanaklarının ıslaklığı ağladığını gösteriyordu. Yanıma yaklaştı ve büyük bir nefes verdi. Verdiği nefesle havanın soğuk olmasından dolayı buhar çıkmıştı.

"Sizi rahatsız ettiysem özür dilerim beyefendi ama halimdende görürseniz annem beni kapı dışı etti ve sığınacak kimsem yok. Bu ayazda donuyorum ve çok açım yardım edebilir misiniz?" Kahverengi gözleri ve saçları parıldıyordu. Belkide saçları ayın ışığından gözleri ise dolduğu için parlıyordu. Aslında bu kadar zayıf olmasaydı çok güzel bir çocuktu. Erkek güzeli denir ya hani bu çocuk onun tanımıydı resmen. "Seni evime misafir edebilir sana kıyafet veririm hatta bir süreliğine benimle birlikte yaşarsın,kabul mü?" Karşımdaki çocuk şaşkınlıkla yüzüme baktığında gülmeden edememiştim. "Çok güzel olur! Siz çok iyi kalpli birisiniz beyefendi. Benim adım minho sizinki nedir acaba?" Elimi saçlarımın aradında gezdirdim ve konuşmaya başladım.

"İlk olarak benim adım hyunjin ikinci olaraksa bana ismimle hitap et beyefendi demene gerek yok minho." Utanarak gülümsediğinde başını olumlu anlamda sallamış ve yere bakmaya devam etmişti. "Hadi gel seni yeni evine götürelim. "Bir saniye! Evinizden ay'ı görebilecek miyim?" Üst katlarda yaşadığımız için ay'ı görmek mümkündü. "Sanırım evet fakat sorun olmayacaksa neden sorduğunuzu öğrenebilir miyim?" Hafifçe gülümsemiş ve gamzelerini belli etmişti. "Her gün ay'ı izlemeyi severim bir gün gerçek aşkımı bulduğumda ay'ı ona hediye edeceğim." Anladım anlamında mırıltılar çıkarmıştım ve benden kısa boylu olan çocuğun elinden tutup evime götürmeye başladım. Sesini bile çıkarmamıştı böyle şeylere alışık olduğunu düşündüm.

Evime geldiğimizde bir çok şeye temas etmeden hareket etmeye çalışıyordu. Muhtemelen kirli olduğunu düşündüğü içindi fakat bu benim için sorun değildi nasıl olsa 6 gün sonra tamamen yanıp kül olacak. "Banyo hemen şurada istersen hemen banyo yapabilirsin o sırada bende sana olacak bir kaç kıyafet hazırlayayım." Kafasını tamam anlamında sallamış ve tuvaletin kapısını yavaşça iterek açmıştı. O içerdeyken bende odama gidip ona olacak kıyafetler hazırlıyordum. Biraz büyük olsada ona olabilecek kıyafetler seçtim ve banyonun kapısını hafif aralayarak kıyafetleri içeri attım. "Teşekkürler beye- hyunjin!" "Bir şey değil minho eğer fazla büyük gelirse söyle bana." "Tamam." Onayı aldıktan sonra banyonun kapısını geri kapatıp odama yöneldim ve yatağın yanındaki hatta odanın her köşesinde bulunan bira şişelerini toplamaya başladım.

Son/hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin