Kız sinirden resmen kıpkırmızı olmuştu. Siwoo, kızın kulağından geri çekilince rahatlamış bir tavır aldı. Ama Siwoo'nun aksine, Jia'nın kaşları çatıldıkça çatıldı. Sinirli gözlerini bir kaç saniye bana çevirdikten sonra hızlıca sınıftan çıktı. Jia gittikten sonra Siwoo tekrar yanıma geldi. "Artık yanımıza gelmeyecek." Yanımıza?"Yanımıza derken? Hatırlatırım Siwoo, bizim değil senin yanına geliyordu." Derken senin kelimesini bastırarak söylemiştim. Bunun üzerine çapkın bir gülümseme ile saçlarıyla oynamaya başladı. "Hmm... Bakıyorum da birileri fena kıskanmış." Kıskanmış kelimesini uzatmıştı.
"Ne?! Ben mi?! Ne kıskanacağım be?" Diye âni yaptığım çıkış yüzünden yüzümün kızardığını hissedebiliyordum. O da kafasını gülerek iki yana salladı ve kafama hafif pat pat yaptı. "Tamam tamam. Bir şey demedim, hadi kalk da bahçeye inelim." Konuyu değiştirmesi çok iyi olmuştu. Kafamı olumlu anlamda sallayıp ayaklandım.
Ama merdivenleri tam inerken tanımadığım bir kız kolumdan tutarak beni durdurdu. Siwoo ile anlamsız bakışmalar atarken kız, ağlamaklı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Yuna abla, yalvarırım yardım et." Kolumdan çekiştirmeye başlayınca durdurmak zorunda kaldım. "Bir dakika, neler oluyor? Bi' sakin ol." Sakinleştirmeye çalışırken hafifçe sarstım. Anında parmakları ile gözyaşlarını silip elimi tuttu.
"Abla... Jia, Jia bu sefer Yejun'a çok kötü şeyler yapacak. N'olur yardım et." Gözlerim dehşet içinde açılırken bir yandan da sinirle dişlerimi sıktım. Bu sıçan gerçekten iyi bir dayağı haketti artık. Kafamı olumlu anlamda salladım. "Nerede o sıçan?!" Diye dişlerimin arasından konuştum. Hemen titreyen elleri ile arka bahçeyi gösterdi. "Arka bahçedeler." Lafını bitirmeden arka bahçeye doğru koştum.
O kadar hızlı koşuyordum ki, nefes almak için duraksamak zorunda kaldım, nefeslerimi düzelttikten sonra koşmaya devam ettim. Bi 4-5 dakika sonra arka bahçeye inmiştim. Gözlerim hemen o sıçanı aradı, bu sefer onu gerçekten gebertecektim.
Arka bahçeye tamamen girdiğimde kulağıma ağlama sesleri, bağışlar, yalvarışlar, çığlıklar geldi. O kadar çok sinirliydim ki gözüm hiçbir şeyi görmüyordu. "Ne oldu? O çok sevdiğin ablan gelmedi değil mi? Hadi söylesene bu sefer seni elimden kim alıcak?!" Yerdeki kızı tekmeleyerek gülüyordu. Yejun'un her çığlığında Jia'ya olan öfkem artıyordu. Çok vakit kaybedip te yerde ki kızın acı çekmesini istemediğim için direkt aralarına daldım.
Büyük ihtimal beni görmeyi beklemedikleri için birer adım gerilemişlerdi. Ama bunu umursamadan hızlı bir şekilde o sıçanın yanına gidip ellerimi onun iğrenç saçlarına doladım ve sertçe çektim. O ise acı içerisinde inleyip elleri ile saçlarını tuttu. "Yine ben alacağım, sıkıntı mı var?!"
"Abla, ne yapıyorsun? Lütfen Jia'yı bırak. Lütfen abla." Başka bir kız gelip kolumdan tuttu, bana yalvarırcasına bakarken sinirim daha da arttı. Bu sıçanı neden koruyorlardı ki? Neden bu iğrenç sıçanın tarafını tutuyorlar dı? Bir türlü anlam veremiyordum. Gözlerim kolumdan tutan kıza kaydı, onun gözlerine bakar bakmaz hemen kafasını eğip arkaya, diğer kızların yanına geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Shifting Nöbetim
AléatoireDört yıldır shiftingi deneyen Neslihan'ın başarısız denemeleri bir gün son bulur ve kendini The Uncanny Counter gerçekliğinde bulur. Bakalım Neslihan'ın, ya da dr'de ki adı ile Yuna'nın başına ne gibi olaylar gelecek? Omuzlarına binen bu yükü taşıya...