Yılbaşı özel

125 13 1
                                    

İyi okumalar...
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

"Nur! Koş! Yanık kokusu geliyor."

"Hiiii kek gitti." İçeride ki odadan çıkıp mutfağa koştu. Onun bu haline kahkaha attım. İçerden söylene söylene gelen Nur'u görünce daha çok güldüm.

"Hiç bir şey olmamış bikerem, sen niye öyle dedin ki şimdi." Alt dudağını aşağıya sarkıtmış masumluk ve beni dövecekmiş gibi barındıran bakışlar atıyordu. Onun şu an ki yüz ifadesine daha çok gülünce yanımda duran minderi alıp arka arkaya bana vurmaya başladı. Kahkaha atıp bir yandanda bağırarak koltuğa daha çok yayıldım. Bir elim gülmekten ağrıyan karnıma gitmiş diğeriyle Nur'u engellemeye çalışıyordum.

"Nur yeter! Nur! Valla karnım ağırdı." Yastığı geri çekip koltukta kalan boş yere kendini attı.

"Ay iki dakikada yoruldum, yaşlanıyorum ben dimi Eslem." Uzandığım yerden doğrulup onun gibi oturdum.

"Ya ya yaşlandık Nurum. Salak mısın Cemile? 22 yaşındayız daha abart."

"Ay Eslem sen benden de büyüksün." Hızlıca yere bıraktığı minderi alıp vurdum.

"Gerizekalı 6 ay var aramızda." Nur ayağa kalkıp minderle vurmamdan kurtuldu.

"Ee az mı Eslem abla?" Arkasına bakmadan mutfağa koşunca arkasından minderi fırlattım. Gerçekten çocuk gibiydi. Bende ayağa kalkıp arkasından mutfağa geçtim.

Nur ailesinden zorla izin almış ve yılbaşını beraber kutlamak için benim evime gelmişti. Öyle çok kutlama yapmayı sevmediğimiz için kendimizce kek, pasta yapmış dışarıdan da aburcubur almış filim izleyecektik. Nur'un hazırlamış olduğu bardakları alıp oturma odasına götürüp masanın üzerine bıraktım. Nur'da cips kaselerini bırakmıştı. Her şey tamamdı sanırım.

Odama geçerek iki tane battaniye aldım onları götürüp Nurun birleştirdiği koltukların üstüne attım geri dönerek üç tane yastık aldım. Nur çarşafı sermiş battaniyeleri yatacağımız şekilde açmıştı. Yastıkları sırt kısmımıza gelecek şekilde bırakıp battaniye'nin içine girdim.

"Ee ne açacaksın?" Dedim. Nur elindeki kumandayla bir şeyler yazıyordu televizyona.

"Gerilim olur mu?"

"Korku dışında her şeye tamamım" filmi açtıktan sonra yanıma gelmiş battaniyenin altına girmişti. Işığı kapatmamıştı. Sertçe nefes bırakıp ayağa kalktım ve ışığı kapattım. Tekrardan yerime geçince Nur durdurduğu filmi başlatmıştı.

............

"Ya gerçekten hata bende, Eslem salak mısın? Sen açsana filmi! Ne diye Nur'a bırakıyorsun? Yok ama eşşeklik bende." Hala film'in son sahnesini hatırlayıp hatırlayıp sinirleniyorum. Film'in sonunda ailenin küçük kızı elektrik olmadığı için dizisinin son bölümünü izleyemiyor sonra herkes elektrik ararken bu kız evden kaçıp elektrik bulduğu yerde oturup son sahnesini izliyor. Zaman kaybı mı? 2 buçuk saat!

"Ya kanka ben nerden bilebilirim böyle olacağını? İnternette herkes öve öve bitirememiş ne bileyim ben?!" Yüzümü sıvazlayıp çayımdan bir yudum aldım.

"Saat kaç?"

"12'ye 20 var"

"Yani 11:40"

"Hayır, 12'ye 20 var" elimi anlıma çarpıp bir süre bekledim. Bu konu üzerine tartışmayacaktım zaten filmden bütün beynim yandı, algılarım öldü, bir şeyler oldu tam emin değilim. Yerimden kalkarak odama gittim. Normalde biz aile içerisinde yılbaşı kutlamazdık ama Nur çok ısrar edince kıramamıştım. Dün çıkıp çok istediği elbiseyi almıştım kendisine. Dolabımda ki poşeti alıp içeri geçtim ve ışığı açtım.

"Baaakk sana ne aldım" dedim elimdeki poşeti uzatarak. Gözleri parlayarak çocuk sevinciyle.

"Ne aldın? Ne aldın?Bakayımm ." Dedi. Elimdeki poşeti alarak içinden hediye paketini çıkardı. Onu da hızlıca açarak içinden elbiseyi alıp çıkarda.

"Şaka? Şaka yapıyorsun!" Dedi şok içinde. Gülerek kafamı iki yana salladım.

"Hayırlı olsun, güle güle kullan canım arkadaşım." Elindeki simli, siyah elbiseyi üzerine tutarak gülümseyerek baktı.

"Nasıl duruyor?"

"Ama böyle anlaşılmaz ki. Git dene öyle söyleyeyim." Heyecanla oda'ya koşarak kapıyı kapattı. Nur benim kıymetli, biricik, bir tanecik arkadaşım. Onunla bu yılı da sayarsam tam olarak 2 yıldır arkadaştık yine bir yılbaşı gecesinde tanışmıştık onunla. Sahil'de kayalıklarda oturmuş sıkıntılı bir şekilde denizi izliyordu. Eh bende pek iyi değildim gerçi. Annem ile babam yüzünden kavga etmiştik. Değersiz bir şey için o benim kalbimi ben onun kalbini kırmıştım. Öylece yanına oturmuş elimdeki çekirdek poşetini uzatmıştım. Sonrasında da birbirimize destek olmuş aynı okulda olduğumuzu öğrenmiştik. Gerçekten bir yabancıya derdini anlatmak daha kolaydı ve sanırım bizde bundan yararlanmıştık. Şimdi o yabancı benim kardeşim olmuştu. Kader..
İçeriye şıkır şıkır bir şekilde giren Nur'la düşüncelerimden sıyrıldım ve onu baştan aşağıya süzdüm.

"Ata bey nasıl olduuu?" Dedi Ata Demirerin sahnesinde kullandığı ve bize çok komik gelen kelimeleri söylerken. Seslice kahkaha atıp konuştum.

"Dehşet-ül vehşet-t olmuşsun."

"Yaa şapşik yaa" onun bu şeker kız halleri beni bitiriyordu. Şimdi fark ettiğim elindeki kutuyu bana uzattı.

"Nur yaa ne gerek vardı."

" öyle bir içimden geldi aslında bu yoktu" ona gülüp, kutu biraz büyük olduğu için ayağa kalkıp koltuğa bıraktım. Beyaz kutun üstünde ünlü bir markanın logosu vardı. Kapağı kaldırıp içine düzgün bir şekilde yerleştirilmiş kırmızı elbiseye baktım, İki tarafından tutarak havaya kaldırdım. Oha!

"Nur, oha! Yuh! Bu ne? Çok iyi bu." Elimdeki elbiseyi geri yerine bırakıp Nur'a dönüp sıkıca sarıldım. Nur geri çekilip kutuyu bana uzattı.

"Git dene bakalım nasıl olacak." Kafamı sallayarak odama geçtim. Kutunun içinden tekrardan elbiseyi çıkararak yatağımın üzerine bıraktım. Üstümdekileri çıkarıp kenara koyduktan sonra elbiseyi giydim, yan tarafından fermuarını çekip boy aynamdan kendime baktım. Çok az kuyruğu ve derin yırtmacı vardı. Vatkalı ve uzun kolluydu. İçinden çıkan kırmızı şapkayı da kafama takarak oturma odasına doğru ilerledim. Nur geldiğimi görünce ıslık çaldı.

"Manken misin kızım be?" Dedi. Bende gülerek "Abartma" Dedim.

"Hadi gel resim çekinelim." Nur'la yan yana durmuş ve ekrana bakarak kocaman gülümsemiştik anı yaşamak gerekiyordu evet ama o anı hem yaşayıp hem saklamak daha kıymetliydi. Nur arka arkaya bir kaç tane resminizi çekip beni de ayrıca tek çekmişti. Elinde ki telefonu koltuğun üzerine atıp yanıma geldi ve bana sıkıca sarıldı o esnada dışarıdan insanların bağırma sesini duydum.
"5! 4! 3! 2! 1!" Dışardan çığlık ve havai fişek sesleri aynı anda gelmişti.

"Mutlu yıllar kardeşim." Dedi Nur. Bende daha sıkı sarılıp. "Bolca bizli yıllara kardeşim." Dedim.

Ölüme dek kader bizi ayırmasın. Hep beraber olalım arkadaşım iyi ki varsın. Diye geçirdim içimden.
İyi ki varsın....

.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

Hepinize mutlu, sağlıklı, huzurlu, şanslı ve kötü günleri olmayan bir yıl dilerim.

Çok yoğun olduğum için bu bölümü zorla araya sıkıştırarak yazdım. Birazda olsun Nur ve Eslem'in tanışmalarına değinmek istedim.

Aldıkları hediyeleri medyadan bulabilirsiniz.

Tekrardan hepinize mutlu yıllar diliyorum. Kazasız belasız bir yıl olur inşallah.

Eslemin de Nur'a dediği gibi iyiki varsınız ve hep daim olun....

İstanbul BeyefendisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin