Ferit Korhanı odadan attıktan sonra hemen üzerimi değiştirdim. Anlamadığım çok şey vardı. Mesela Ferit Korhanın dışarı çıkması yasak mıydı?. Koskoca çocuk sonuçta. Halis ağa çok iyi bir insan. Bana bile bu kadar iyilik yaptıysa torunlarına kim bilir neler yapmıştır. Üzerime ne giyeceğimi seçerken çok kararsız kalmıştım.
Mesela evdeki kadınlar topuklu ayakkabıyla geziyorlar. Ne saçma dimi. Ben evde terlikle gezerdim. Şimdi benimde mi topuklu giymem gerekiyor?. Üzerime sade bir elbise giydim. Ayakkabı olarakta tabikide sport ayakkabı tercih ettim.
Yemek saati gelmişti. Ailede çoğu kişiyle tanışmıştım. Bir tek Orhan ve Fuat beyle tanışmamıştım. Yinede o kadar adamın içinde yabanci biriydim ve aşırı gergindim. Dediğim gibi pek sosyal bir hayatım yoktu, evde sadece halamlaydım ve bu benim için zorlu bir sınav olacaktı. Bir an önce okul başlasaydı keşke. Kapı çalındı. Kimsiniz demeden kapının ardındakı kişi "Seyran. Asuman ben. Müsait misin?"- dedi. Kapıyı açtım. "Buyrun"- dedim nazik bir şekilde.
"Yemeğe oturmadan önce bir sana bakayım dedim"- dedi Asuman. "Bende hazırlandım. Şimdi geliyordum yemeğe"- dedim. "Şimdi sen yeni geldin ya hani. Utanıyorsundur falan diye sana eşlik etmeye geldim"- dedi Asuman samimi bir şekilde. Ona farkettirmesemde inanılmaz rahatlamıştım. "Çok naziksin Asuman çok teşekkür ederim".
Beraber salona doğru ilerledik. Herkes koltukta oturuyordu. Halis ağa dışında herkes. Yanlarına doğru ilerleyip "İyi akşamlar" dedim. İfakat hanım "İyi akşamlar Seyran. Buyur gel"- dedi. Daha sonra Orhan bey bana "Evimize hoş geldin Seyran"- dedi. "Hoşbuldum"- dedim ve tebessüm ettim. Ayni şekilde Asumanın eşi Fuatla da tanıştık.
Gözüme çarpan şeylerden biri Feritin orada olmamasıydı. Hani tüm aile akşam yemeğinde bir arada olurdu. Bu çocuk hakkında bilmediğim çok şey vardı. Ben aklımdan bunları düşünürken Gülgün hanım "Ferit nerede? Neden hala gelmedi?"- diye sordu.
Ve arkadan "Geldim-geldim" diye bir ses geldi. Herkes o yöne doğru kafasını çevirdi. Tabi bende. Gelen Feritti. Beyaz gömleği, siyah bol pantolonu ona çok yakışıyordu. Tarzı baya iyiydi. Abisi ve Babası takım elbiseyle dolaşırken o neden böyle giyiniyordu acaba.
"Ferit bu Seyran. Bahsetmiştik okumaya İstanbula geleceği için bizimle yaşayacak"- dedi Gülgün hanım. "Selam Seyran. Ferit ben"- dedi ve elini uzattı. Tanışmamıza rağmen neden böyle birşey yaptı ki şimdi?. Ama benim odamda tanıştığımızı söylemem saçma olucağı için bende ona ayak uydurarak "Selam. Memnun oldum"- diyebildim.
Latif bey salona geldi ve "Halis ağam geliyor. Masaya geçebilirsiniz"- dedi ve herkes dediğini yaptı. Büyük bir masaydı. Herkesin kendine ait bir yeri vardı. Ben öylece kala kaldım. Nereye oturmam gerekiyordu ki?. Sağolsun İfakat hanım beni yönlendirdi. "Seyran sen Feritin yanındakı boş yere geçebilirsin. Bundan sonra orası senin yerin"- dedi. Bende dediğini yaptım.
Halis ağa geldiğinde herkes ayağa kalktı. Tabikide bir büyük geldiğinde ayağa kalkılır ama bu yemek işleri falan bana çok garip geliyor. Sonuçta İstanbullu bir aile. Geri kafalıda değiller. Her akşam herkesin tam vaktinde yemekte olması kadar saçma birşey yok.
"Buyrun otura bilirsiniz"- demesiyle herkes oturdu. Masada çeşit - çeşit yemekler vardı. Çok güzel görünüyorlardı. Aşırı açtım. 2 - 3 Çeşit yemek anca yeterdi bana ama yiyemezdim. Daha ilk günden obur biri izlenimi vermek istemezdim. "Seyran kızım. Nasıl alışa bildin mi?" dedi Halis ağa. "Alıştım efendim. Sağolsun herkes çok ilgilendi benimle"- dedim kısık bir sesle.
"İlgilenicekler tabi. Sen bize Hattuç hanımın emanetisin"- dedi Halis ağa. "Sahi ya. Halan neden gelmedi İstanbula"- diye sordu Halis ağa. "Aslında benimle gelmesini çok istiyordum. Ama o alışık değil kalabalık şehirlere"- dedim. Sanki ben Antep dışında bir şehir gördüm ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amiyàne | SeyFer
Storie d'amoreBaşka bir evrende Ferit ve Seyran nasıl olurdu? Seyran okumak için İstanbula gidecektir ama halası onu Korhan ailesine emanet etmiştir. Ailenin küçük oğluyla Seyranın yolları kesişmiştir