BÖLÜM YİRMİ DÖRT ∞ KANLI GECE TUTULMASI

20 2 0
                                    

Ölüm anlıktır!

Sıcaklık...

Kanın sıcaklığı ve ıslaklığı...

Yüzüme sıçrayan kanı göremiyordum, ama hissediyordum. Elimle yüzüme dokunup parmaklarımı göz hizama getirdim. Kırmızıydı! Kan kırmızısı! Bedenim soğuğa rağmen alev alev yanıyordu. Korkuyla titremeye başladım. Farenin, kediden kaçışı gibi soluk soluğa kalmış, nefesim kesilmişti. Gördüklerimin şokunu hemen atlatmalıydım. Kafamı çevirmeden yerde kanlar içinde yatan Cam göze bakışlarımı çevirdim. Karla kaplı yerde kanlar içinde, öylece uzanıyordu. Tam göğüs kafesine kurşun yemişti. Daha doğrusu sırtından göğüs kafesine bir el ateş edilmişti. Bir kaç saniye derin nefes aldıktan sonra, gözlerimi etrafta gezdirdim. Kimse görünmüyordu. Ta ki uzakta siyah yağmurluklu birini görene kadar! Biri vardı! Oradaydı! Siyahlara bürünmüş, gölgesi her yerdeydi!

Bir adım attı..
Elinde ki silahı beline koyarken, başını hafifçe sağ tarafa yatırmıştı. Sesini bile çıkartmıyor, ayaklarının karda gıcırdama sesleri geliyordu. Her kimse, her adım atışında gölgesi beni kendine çeliyor ve tehlikeyi arz ediyordu. Adımları hızlanmış, eli her an silahına gidecek şekilde tetikteydi.

"Kimsin!!" Diye yüksek sesle bağırdım

Karşımdakinin kim olduğunu öğrenmek istiyordum. Diğer yandan yüzünü dahi görmek istemiyordum. Sağ tarafa yatırdığı kafasın kaldırtıp, adımlarını hızlandırdı.
Geri geri yürümeye başladım. Tuttuğum nefesi dışarı verip sertçe yutkundum. Ve tekrar bağırdım.

"Cevap ver!.......kimsin diyorum"

Bu sefer cevap vermek yerine belinde ki silahı çıkartıp bana doğru uzattı. Namlunun ucu bana dönmesiyle aklım başımdan gitti ve hiç bir şey düşünemedim. Tek düşündüğüm Ne yapacağımdı? Yanımda Ne silah Ne de başka bir şey vardı. Yanımda duran duvardan destek alıp koşmaya başladım. Düz koşmuyordum! Bir sağ bi sol yapıyordum ki, ateş edildiğinde direk sabit bana gelmesin. Karanlığa doğru koşuyordum! Soğuk hava yüzüme çarpıp, saçlarımı savuruyordu. Koşarken gözlerimle etrafa bakıyordum. Bir tane insan bile yok, dahası yıkık dökük bir sürü kullanılmayan binalar vardı. Kimse yoktu ve bugün biri gözlerimin önünde ölmüştü. Karanlığın ucunda bir umut gördüğüm ışığa doğru koştum. Sol dönemeçe doğru yöneldim ve uzakta beliren iki katlı binanın kapısında zili çalıp bekledim. İçeride Işık'lar yanıyordu. Muhakkak birileri vardır. Birinin kapıyı açıp polisi aramasını isteyecektim. İki üç kez zili çalmamla kapıya kimse çıkmamıştı. Dayanamayıp kapıya vurmaya başladım.

"Kimse yok mu? Kapıyı açın!!"

Hem bağırıyor hemde kapıya sertçe vurmaya devam ediyordum. Başka çarem yoktu. Ya kapıyı açacaklardı, ya da arkamdan gelen katil beni öldürecekti. Son kez tüm gücümle kapıya vurdum.

"Cık cık cık" Duyduğum ses çok yakınımdan geliyordu. Ne ara yakalamıştı beni. Kapıya vurmayı bırakıp etrafı gözetlemeye başladım. Gözlerimi kısarak sesin geldiği yere odaklandım. Kimseyi görmüyordum ama adım seslerini duyuyordum. Aklımla oynuyordu! Adımlarımı harekete geçirip tekrar koşmaya başladım. Sakinleşen kalbim tekrar hızlanmış, ritmini kaybetmişti. Neye uğradığımı anlamadan kafamı direğe çarpmamla yere düştüm. Olmaz! Olamaz! Bu kadar çabuk yakalamazdım. Yüzümde akan damlayı hissettiğimde, elimi anlıma götürüp dokundum. Başımı çarpmış ve kanatmıştım. Akan kanı umursamayıp, hızla ayağa kalktım ve tekrar koşmaya başladım. Akan kan sol gözümle etrafı görmeme engel oluyordu. Ve üstelik koşma hızım arttığı için hiç bir şeye odaklanamıyordum. Durup bir kaç nefes almamla birlikte nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Az önce buradan geçmemiş miydim? Arkamda ki her kimse aklımla oynuyordu? Dakikalardan beri koşuyordum ama henüz vardığım yer yine sokağın başıydı. Ağzımdan çıkan gri duman havada süzülürken, sık sık nefes alışverişlerim artmıştı. Son bir gayret ile viraja dönerek koştum.

KARANLIĞIN İKİZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin