Pınar ablanın gözünden:
Kitap çocukları resmen yutmuştu ve ben sadece izlemiştim kardeşim ve oğlumdan sonra bu kitap yüzünden kimseyi kaybedemezdim tam kitabı yok edecektimki yaratık yanıma yaklaştı ve "yerinde olsam bu kitabı çocuklar içinde iken yok etmezdim yokaa onları sonsuza kadar kaybedersin " dedi korkunç bir kahkaha attı "seni pis canavar onları bana geri ver herşeyimi benden aldın" , "hey onları kurtarmanın iki yolu var ya şatodaki görevleri tamamlayacaklar ya da beni öldüreceksin sanırım ilkini seçersin ha bu kitabı yapan kişi benim ve sen beni çok seviyorsun ben senin en yakınındakiler denim " , "kimsin sen" "bunu sana söyleyemem Pınar aramız bozulsun istemem " dedi ve kayboldu korkuyordum en yakınındakiler mi ama kim benim çocuğumu öldürür dü hemen Orhan' ı çağırdım ağlayarak her şeyi ona anlattım beni teselli etti ve çocukları kurtarmak için elinden geleni yapacağına söz verdi bir şeyler düşünmeliydik ailesi fark etmeden onları kurtarmaliydim ama nasıl ailelerini aradım ve tek tek onlara çocukları 2 haftalığına tatile çıkaracağımı söyledim hepsinin ailesi çocukluk arkadaşım olduğundan izin verdiler 2 haftam vardı onları kurtarmaliydim
Burası kocaman bir şatoydu ama gerçekten ürkütücü gözüküyordu dışarıda kurt ulaşmalarını duyunca hemen içeri girdik içerisi dışarıdan daha ürkütücü idi kapılar rüzgarla gıcırdıyor ve rüzgar pencere aralıklarında girip korkunç sesler oluşturuyordu sanırım şato uzun zamandır boştu her yerde bitkiler büyümüş ve sarayı istila etmişti korkuyla sarayda yürümeye başladık sanırım biraz hızlı yürüyüştum çünkü arkamı döndüğümde kimse yoktu o sırada tuhaf bir ses duydum ve korkudan hızla koşmaya başladım ses gittiğinde durdum ve etrafıma bakındım burası sanırım balo salonuydu etrafı dolaşmaya başladım biraz ilerde bir sandık gördüm üstünde Ali yazıyordu merakla sandığı açtım ve açmam ile korkuyla çığlık atmam bir oldu içinde bir insana ait olan kemikler vardı . Çok korktum ve ağlamaya başladım o sırada kapıda bir siluet gördüm korkuyla "kim var orda " dedim ama sesimi duyunca kayboldu korkuyla kalkıp yavaşça tekrar sandığın yanına gittim ve sandığı incelemeye başladım üstünde Ali nin ölüm tarihi yazıyordu acaba gerçekten bu kemikler Ali ye mi aitti ? diğerleri ne yapıyordu acaba
Ece'nin gözünden :
Sanırım korkudan biraz yavaş kalmıştım çünkü artık diğerlerini göremiyordum korkudan yavaş yavaş ilerliyordum biraz ilerleyince aniden bir çukura bastım ve düşmeye başladım yerdeki minderler düşüşümü yavaşlatmıştı burası şato nün diğer odalarından bile daha karanlıktı gözüm karanlığa alışınca buranın zindan olduğunu anladım korkuyla etrafa bakınirken ürkütücü bir ses duydum hızla sesin geldiği tarafa doğru döndüm 4 ayaklı ve ağzından kanlar akıtan pörtlek gözlü bir yaratık tam karşımda idi şimdi ne yapacaktım sonum gelmiş miydi hayır bu kadar kolay pes edemezdim hızla koşmaya başladım fakat canavar sesimi duymuş olacak ki benim arkamdan korkutucu sesler çıkartarak koşmaya başladı belimden bir sıcaklık hissettim ve arkamı döndüm yaratık tam arkamdaydi çığlık çığlığa bağırdım canavar beni salyali ağzıyla tuttu ve bir zindanı açtı beni oradaki demirlere zincirlemeye başladı sanırım canavarın yeni tutsağı ve oyuncağıydım beni zincirlemesi bittiğinde zindanı kilitleyip eski yerine yani tavana döndü etrafta fareler ve bir çok böcek vardı ve ben böceklerden çok korkardım aşağı baktığımda yerden oldukça yüksekte bağlı olduğumu gördüm hamam böcekleri bana doğru gelmeye başladı korkuyla bağırıyordum "yardım edin kimse yokmu" korkudan ağlamaya başladım ama sanırım burada sadece beni ,canavar ve böcekler duyuyordu
Veli'nin gözünden:
Ece' nin çığlıklarını duyuyordum ona yardım etmek istiyor fakat bunu yapamiyordum kapana kısılmıştım iki tane kapı görüyordum fakat hepsinin başında korkunç nöbetçilik vardı Ece' nin çığlıklarını duydukça cesaretim yerine geldi ve bir kapı seçtim ve çıkmaya çalıştım fakat nöbetçi "eğer bilmecemi çozersen cikabilirsin ancak o zaman bu odadan süren var 2 dakka ile 1 saniye arasında " bilmece gibi konuşuyor ve beni sinirlendiriyor du sakin kalarak "peki hızlı ol " diye bağırdım akşam yürek yedim de benim mi haberim yoktu canavar konuşmaya başladı "bir evde 5 arkadaş varmış sinem satranç oynuyor ,gizem kitap okuyor ,öykü uyuyor mine televizyon izliyormuş buna göre Fatma ne yapıyormuş " bu da neydi böyle bilmeceler de hiç iyi değildim 40 yıl düşünsem bir kız için hayatımı tehlikeye atacağım aklıma gelmezdi ne oluyordu bana ,yoksa aşık mı olmuştum canavarın sesiyle düşüncelerimden kurtuldum "tik tak zaman doluyor son 1 dakika " hızlı olmalıydım her şeyi hızla tek tek gözden geçirdim gizem kitap okuyorsa Öykü uyuyor ve Mine televizyon izliyor ve sinem sinem ne yapıyordu aah hadi hadi hazırlayabilirim canavar 10 dan geriye sayarken odaklanamiyordum hatırladım satranç oynuyordu tek başına satranç oynayamayacagina göre Fatma onla oynuyor olmalıydı canavar şimdi "3,2" tam bir diyecekken "satranç Fatma satranç oynuyor " , kapıyı açtı "doğru cevap dünyana geri dönmek mi yoksa arkadaşlarını kurtarmak mı " evet artık eve gidebilirdim ama ya arkadaşlarım onlarla çok güzel zaman geçirmiştim onları yarı yolda bırakmak doğru muydu? Sonunda karar verdim "Burda kalıyorum arkadaşlarım yoksa ben de yokum " canavar acı içinde çığlık atarak yok oldu sanırım bu şato bizi bir arada görmekten nefret ediyordu acaba dışarı çıkmayı seçsem başıma ne gelecekti hızla odadan çıktım ama Ece nin sesi artık duyulmuyordu ben de rastgele yürümeye başladım ilk gördüğüm kapıyı açtım Mert ordaydı "Mert ne yapıyorsun o sandıkta neyin nesi ?" , " bu -bu Ali nin kemikleri o burada kapana kısılmış ruhunu serbest bırakmalıyız peki Ece nerde " , "bilmiyorum senledir diye düşünmüştüm " , "olamaz başı dertte olmalı "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktaki Şato
HorrorKitabın lanetiyle karşı karşıya kalan 4 arkadaştan biri inanmayarak kaderini belirlemişti geriye kalanlar ne tür bir tehlikede olduğunu anlamıştı acaba lanetten kurtulabilecekler miydi?...