Aşk bir beyin oyunu değildir. Sahne önünde oynanan bir oyundur. İzleyiciler siz olursunuz ve size aşkı sunanda o adam olur. Siz onun sadece sahne önünü görürsünüz. Fakat sahne arkasındaki adam size başka birşey yansıtmaz. İşte aşk öyle bir şeydir ki,sadece sahne önünden görmek yetmez. Asıl aşk, sahne arkasını görebilmektir.
İşte her tutkunun içinde gizli olan aşk.O kapıların ardinda olan 3 harfli tek kelime,Aşk.
Bugun aşkı temsil eden bir tiyatro gösterisine gideceğim.Aşk'a hiç inanmayan ve sadece bir beyin oyunundan ibaret olduguna inanan bir gencim.Aşk temalı bir slayt hazırlayacağım. Bugüne kadar her arkadaşımdan bir sürü tavsiyeler alsam da işe yaramadı.Tiyatroya vardığımda kapıdan içeri girdim.O anki atmosfer oyuncuları geriyor olsa gerek.
En öne oturduğumda oyuncuları bekledik.İnanacağıma bir ümit bekledim.Tiyatro başlamıştı.Alkış sesleri ile beraber bende alkışlamaya başlamıştım.Aşkın sadece bi yanılma olduğundan hala vazgeçememiştim.Bu tiyatro oyununun adı Romeo ve Juliet idi.
Aslında Romeo ve Juliet hikayesinden aşkın yanıltıcı olduğunu öğrenmiştim. Nede olsa, Romeo Rosélin'i unutmak için Julieti kullandı. Juliet ise bunu aşk sandı.Romeo ve Juliet aşkı yüzünden aşkın yanıltıcı olduğunu düşünürken, oyuncular gelmiş oyunu oynamaya hazırlanıyorlardı.
Belki fikrimi değiştirebilirler derken Cenan adlı oyuncuyu gördü.
Aşka şuana kadar inanmayan biriydim, gerçekten de aşk olabilir miydi? Ya da ilk görüşte aşk var mıydı? Diye düşündü.Kafasındaki karmakarışık dünyayı değiştiren bu adam mı olucaktı yoksa hala aşka inanmayan 22 yasında bir genç olarak mı kalacaktı?
Cenan Romeo rolunu oynamaya devam ederken gencin gözü asla Cenan'dan ayrılmıyordu.Bu hikayenin sonunda acaba Romeo ve Romeo olabilirler miydiler?
Bu düşüncelere kendisini fazlasıyla kaptıran gencin ustune giden adam,Cenan.
"Bu repliği bana eşik eder misiniz beyfendi."
Ne diyeceğimi şaşırdım.Şaşırmakla yetinmeyerek ağzımdan ne çıktığını kontrol edemeyerek konuşmaya başladım.
"Ben sahne önünde oynamaya alışkın biri değilim."
"Son kararınızı bekliyor olacağım."Minik bir tebessüm.
Evet ben Arif Güloğlu.22 yaşında bir gencim.Macerayı seven,aksiyona atılmayı secen bir kişiliğe sahibim.Dediğim gibi aşka asla inanmayan,bunun sadece bi beyin oyunu olduğuna inanan bir insanım.Lisede Romeo ve Juliet adlı kitabı aldığımı hala hatırlıyorum.O gün işte aşka inanacağımı bilerek almıştım.İlk okuduğum gün bitirdiğimde asla ne bir his uyandırmıştı ne de bir duygu.Ne üzüntü,ne pişmanlık,ne mutluluk,ne acı...
Hiç bir duygu olmadığında anladım hayatımda aşık olamayacağımı.Ama hayatımı değiştiren birini buluncaya kadar...
İlk defa bir oyuncu tarafından sahneye eşlik edilmek çok garip bir duyguydu.Ve ben aptalca bir cevap verdim,o ise benden güzel bir cümle bekledi.Cenan adlı oyuncu performansını sergilemeye devam ederken hava almak için oyun alanından sıyrılarak dışarı çıktım.Bu yaşananların hiç biri yaşanmamış gibiydi,yoksa ben bu rüyadan uyanana kadar rüyamın içinde delirmeye devam mı edecektim?
Dışarıda biraz nefes aldığımda Cenan adlı oyuncu arkamda oturmuş sigarasını kutusundan çıkartıyordu.Engel olmak istediğim için önüne geçtim.
"Siz davet ettiğim genc."
"Ta kendisi."
"Adınız ne? Yani adınızla seslenmek için."
"Adım Arif Güloğlu,memnun oldum."
El uzattığımda elini verdiginde ellerimi sım sıkı tutuyordu,sanki bir daha karşılaşacakçasına.
"Bende."Minik bir tebessüm
Minik bir tebessümü kalbimin hızlıca atmasına,nefes alış verişimin değişmesine neden oluyordu.Yoksa ben aşık mı oluyorum?Daha aşk nedir bilmiyorum.Bu düşünceleri bir kenara bırakarak soru sordum.
"Siz az önce içeride oyununuzu sergilemiyor muydunuz."
Parmağıyla dudağımı bastırarak susmamı sağladı.
"Sessiz ol küçüğüm,sadece küçük bir mola."
Küçüğüm...Küçüğüm..
"Siz daha iyi bilirsiniz tabi."Geriye çekildim
"Siz kelimesini kaldırsak,onun yerine Cenan desek daha uygun olur mu senin içinde."
"Pardon,alışkanlık olmuş özür dilerim."
"Özür dileyeceğin bir şey yapmadın.Neyse benim gitmem gerek Juliet'im bekler beni.Sana kolay gelsin Arif."
Küçüğümden Arif'e ne ara geçmiştik.Ya da ben mi yanılmıştım?