Mecnun B - Ardil biraz konuşalım mı?
Ardil - Sabah konuşalım, iyi geceler!
Diyip ordan ayrılmıştı, aileyse arkasından bakmakla yetinmişti. Bir sorun vardı ve Ardil'in birden bire huzuru kaçmıştı, soğuk yapıyordu.
Mecnun B - Iyi geceler yavrum.
Dedi mırıldanarak vede yerine geri oturmuştu, salondalardı. Yemek boyunca Ardil gergin olmuş o gergin olunca diğerleri de gerilmişti. Yemek yerken kimseyle göz teması kurmamış olsa bile kızgınlığını açıkça belli etmişti.
Mehmet B - Mecnun sorun ne? Ardil neye kızdı?
Dedi merakla sorarak çünkü bir durum olduğu belliydi. Ardil kızgındı, kimseyle konuşmak istemiyordu çünkü konuşunca kalp kırardı. Mecnun Bey üzerinde hissettiği yoğun bakışlarla açıklama gereği duymuştu, dayanamamıştı.
Mecnun B - Kötü bir şaka yaptım, nefret etti.
Ferman B - Ne şakası?
Mecnun B - Kötü bi şaka, ilk defa pişmanlık duydum.
Karel B - Ben gitsem daha iyi, iyi akşamlar.
Diyip cevap bile beklemeden salondan çıkmıştı, o an merdivende gördüğü Ardil ile tam konuşacakken Ardil hızla merdivenleri çıkmıştı. O ise düşen omuzlarıyla dış kapıya yol almıştı, bir süre sonra aile duyduğu kapı sesiyle irkilmişti. Istemsizce sert kapatmıştı, kesinlikle kasıtlı değildi.
Mecnun B - Yanlış anlaşılma oldu, düzelticem.
Mehmet B - Iyi de şaka ne?
Mecnun B - Boşverin amca, durumu zaten çözeceğim yani umarım.
Ertesi gün.
Ardil erkenden kalkıp evden ayrılırken korumalar selam vermişti. O ise baş selamıyla arabasına yol almıştı, kahvaltıyı dışarıda yapacaktı. Biraz kafa dinleyecekti sonra da okula gidip ona iftira atan şerefsizlere haddini bildirecekti. Herkes Ardil'i bugün daha iyi tanıyacaktı, kendini akıllara iyi kazıyacaktı. Bir süre sonra araçla ordan ayrılmıştı, konuşmak filan istemiyordu. Başı ağrıyordu, akşamda sadece 3 saatlik uyu çekmişti, sonrası sırf sigara içip düşünmekle geçmişti. Şuansa tek istediği sessizlikti.
8.00!
Koruma - Buyrun Mecnun Bey!
Mecnun B - Ardil'i gördünüz mü?
Koruma - Sabah çıktı efendim, fakat biraz kızgın gibiydi.
Dedi hızla açıklama yaparak, Mecnun Bey oğlunun dünden dolayı kızgın olduğunu iyi biliyordu. Ne de olsa dün kötü geçmişti, okulda sorunlar olmuştu ve müdür onu arayıp bilgilendirmişti. Sorunsa Ardil'in iftiraya uğramasıydı, yapmadığı birşeyi yaptı gibi gönderilmişti. Bu nedenle kızgındı ve babasının şakası daha fazla kızmasına neden olmuştu.
Mecnun B - Birşey dedi mi?
Koruma - Hayır efendim.
Mecnun B - Tamam gidebilirsin.
Diyince koruma emre uyup gitmişti, çalışma odasındaydı ve Ardil'in yokluğunu ilk fark eden oydu. Oğlu yoktu, telefonu da açmıyordu. Çalıyordu ama açan filan yoktu, Mecnun Bey kendini koltuğuna bırakırken oda kapısı çalmıştı. Belli ki diğerleri de Ardil'in yokluğunu fark etmişti. Zaten fark etmeselerdi garip olurdu ya, Mecnun Bey oturuşunu düzeltip gel demişti. Kapı açıldığı ansa gelen Cesur'u görmüştü, o da abisinin yokluğunu demeye gelmişti. Hem abisinin odasını Altas amcası bakmıştı, abisi orda yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Ateş-i
Genç Kız Edebiyatı₺ - Şeytan diyor; kes boynunu, o vakit görsün alay etmek neymiş! : - Şey ben... ₺- Defol, bu duyduğunu da unut!