11. "Saklı geçmiş"

1.5K 108 16
                                    

Bölüm 16+ cinsellik içermektedir!

Bulutların ardından ara sıra elle sallayan güneş etrafa ne kadar ışık saçsa da hava yeterince soğuktu. 

Dilara yavaşça başını yukarıya kaldırdı. Kar taneleri süzülerek yere iniş yapıyordu. Güneşe aldanmamak gerekiyordu. Kuzey bölge insanın iliklerine işleyecek kadar soğuktu. Lanet topraklar ismini hakkıyla taşıyordu. 

Genç kadın siyah atının üzerinde binici kıyafetiyle yol almıştı. Tabii onun bu hali skandal olmuştu. 

Dilara içten içe bu dönemin ahlak etiketine küfür savuruyordu. Leydiler asla iki bacağını açarak ata binmezdiler! Bu büyük bir rezaletti! Erkekler gibi pantolon giymezdiler! Sanki bu bir suçmuş gibi tepki veriyordular. 

Dilara tekrar küfürle homurdandı. Zaten soğuk yüzünden titriyordu birde insanların ona bakarak verdikleri tepkiler delirmesine neden oluyordu. Pantolonda giymişti, botta giymişti, kemerde takmıştı hatta kılıç bile kuşanmıştı! Kuralların canı cehenneme! Yanına zırh bile almıştı eğer savaşması gerekirse diye. Açtı ve üşüyordu. Lanet olası yere gitmek istemiyordu. Sıcak evine geri dönmek istiyordu. İki gündür yoldaydılar zaten. Kuzey bölgenin bu kadar uzun olduğunu hesaba katmamıştı. 

Redcliff markisi dâhil on beş tane asker daha eşlik ediyordu genç kadına. Onun emniyeti ilk sıradaydı. Birde leydiye eşlik eden iki özek kadın hizmetçi, Jane ve adının Emily olduğunu öğrendiği bir kadın vardı. 

“Daha ne kadar yol olmamız gerekiyor?” diye sıkıntıyla sordu Dilara. 

“Pek fazla değil. Bu bölgede bir kampüs olması gerekiyor,” dedi Josef beyaz atının üzerinde dikkatle etrafı incelerken. Soğuk rüzgâr siyah pelerinini dalgalandırıyordu. Bakışları yavaşça oflayan kadına kaydı. Leydinin iki bacağını açarak atın üzerinde cesurca oturuşu nedense onun çok hoşuna gitmişti. “Bu kadar iyi at bindiğinize şaşırdım doğrusu,” dedi birden kadına bakarak. 

Dilara bakışlarını kaçırdı. Valeria’nın daha önce at binmediğini öğrenmişti yola çıkmadan önce. Ancak o kendi dünyasında at binmeyi çok severdi. Küçüklüğü anneannesinin çiftlik evinde geçmişti! Atları çok severdi. Hatta kasabada bazı arkadaşlarla at yarışı bile düzenlerdi. Çılgın bir genç kızdı. Bu yüzden at binmede neredeyse profesyoneldi. Tabii bu durum tuhaf kaçmıştı Valeria’yı tanıyan insanlar için. 

“Doğuştan yetenek diyelim,” dedi sahte bir gülücükle. “Tanrı beni seviyor olmalı! Her şey de mükemmelim!” 

Saçma konuştuğunu biliyordu ancak Valeria Herold karakteri gereği öyle davranmak zorundaydı Dilara. Döngü dün tekrar tekrarlanmıştı. Nedeniyse gün içerisinde hiç bir şey yapmamış olmasıydı. Valeria şımarık, kibirli, egoist bir kadındı. İnsanları statüsüne göre aşağılardı. Bu yüzden bazen onun gibi davranması gerekiyordu. Bu durumdan ne kadar hoşlanmasa da bazen şımarık, kibirli kadın rollerini sergiliyordu genç kadın. 

Josef nedense kaşlarını çatmıştı. Yüzü sert bir hal aldı. “Tanrıya inanır mısınız?” diye sordu soğuk bir tonda. 

“Elbette!” dedi genç kadın hemen. Bu soruyu neden sorduğunu şaşırmıştı. “Siz Tanrı’ya inanmaz mısınız Lord Clark?”

Genç adam bakışlarını çekti. İleride görünen dumanları süzerken bir elini kaldırarak yumruk yaptı. Bu hareketi arkadaki askerlere işaret olmuştu. Sonra genç kadına tekrar baktı. “İnanırım,” dedi soğuk ses tonuyla. “Ondan nefret etmem için onun varlığına inanmam gerekiyor.” 

Redcliff “Deh!” diyerek atının kemendini sıktı. Hızlanarak kampüsteki askerlerle ilk önce görüşmeye gitti.

Genç kadınsa onun ardından bakakalmıştı. 

Karanlık Sayfalar +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin