Hyunjin düşünmeye ihtiyacı olduğu için ne kadar istemiyor olsa da, Felix'in yanından ayrılmıştı. Ne düşünmesi gerektiği konusunda da en ufak bir fikri yoktu. Felix'e karşı hissettikleri kesinlikle normal değildi. Onun zarar görmesi düşüncesine bile katlanamıyordu. İlk defa hissettiği bu hisler mutluluğun yanı sıra içinden çıkılmaz bir korkuya da sebep oluyordu. Felix'i, görünce yaşadığı aydınlık, gerçekler aklına geldiğinde karanlığa gömülüyordu. Hyunjin'in fazlasıyla dalgın olması, arkasından yaklaşan Know'u hissedememesine sebep olmuştu. Know elini Hyunjin'in omzuna koyup, onu fark etmesini sağladı.
''Sam, naber pek iyi gözükmüyorsun.'' Dedi Know, yüzünde yarım bir gülümseyle.
Hyunjin, Know'un teması ile bakışlarını yarım saattir izlediği kaldırım taşlarından Know'a çevirdi. Hemen arkasında duran Jisung'u görmek pek hoşuna gitmemişti. Jisung'un alaylarıyla uğraşacak hiç hali yoktu.
''Merhaba Know, evet pek iyi değilim sanırım. Ben de bilmiyorum.''
Jisung, yüzünde düşünceli bir ifadeyle, sessizce onları izliyordu. Yüzyıllar boyunca aşk acısı çektiği için bu konuyla ilgili Hyunjin ile dalga geçmek gibi bir niyeti yoktu. İki hafta boyunca Felix'le birçok kez kahve içmişti. Çoğu kez uzaktan da olsa çocuğu kontrol etmeye de gitmişti. Felix'in de Hyunjin'e karşı bir şeyler hissettiği gün gibi ortadaydı ama herkes gibi Jisung da Felix'in neden uzak kalmak için direndiğini anlayamıyordu. Know'un bakışlarını ona çevirmesi ile çoktan ne söyleyeceğini anlamıştı.
''Jisung, sen Elly'in yanına git. Biz de birazdan geliriz.''
Jisung tamam anlamında kafasını salladıktan sonra biraz öne eğilip Know'un dudaklarına bir öpücük bıraktı. Yüzüne en tatlı gülümsemesini yerleştirerek son kez Hyunjin'in omzuna vurdu ve arkasını dönüp, uzaklaştı. Know kısa bir süre de olsa uzaklaşan Jisung'un arkasından baktı. Onu bir anda öpmesi hala garip geliyordu. Yüzündeki şapşal gülümsemesiyle Hyunjin'e döndü. Hyunjin ise en umursamaz tavrıyla lidere bakıyordu. Know çocuğun beş karış suratını görünce bir silkelenip yüzüne hızlıca ciddi bir ifade takındı.
''Sam, gel seninle biraz konuşalım.''
Hyunjin tamam anlamında kafa sallayıp yürümeye başlayan liderin peşine takıldı.
''Neyin var?'' Dedi Know. Hyunjin'in üzüldüğünün farkındaydı ve bu sadece Felix ondan uzak duruyor diye olamazdı.
''Anlatamam, ama bugün Kahin ile konuştum. Ondan kaynaklı canım sıkkın.'' Dedi Hyunjin.
Know kaşlarını çatıp bakışlarını önüne çevirdi. Kahin, Felix hakkındaki gerçekleri Hyunjin'e anlatmış olabilir miydi diye düşündü. Aslında Hyunjin'in bu kadar üzülüyor olması için fazlasıyla yeterli bir sebepti. Hyunjin'in ağzından laf alarak gerçeği anlamaya çalışmalıydı.
''Kahinin sana anlattıkları Felix hakkında mı Hyunjin?''
Bu sefer tedirgin bakışlarını lidere çeviren Hyunjin olmuştu. İkisi de aynı konu hakkında birbirlerinin bilgisi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Hyunjin söyleyip söylememesi konusunda emin olamıyordu ama Know onun değer verdiği ve güvenebileceği bekçilerden biriydi. Tedirgin bir şekilde kafasını salladı.
''Anladım, benim de Felix hakkında bildiğim bazı şeyler var Hyunjin ve bunlar pek iyi şeyler değil.''
Hyunjin bu sefer net bir şekilde anlamıştı. Know'un her şeyden haberi vardı.
''Felix'in yarı bekçi olduğunu biliyorsun yani?'' Dedi Hyunjin.
Know yüzünü asarak sadece evet anlamında kafasını sallamak ile yetinmişti. Hyunjin'in neler hissettiğini tahmin edebiliyordu. Jisung'un böyle bir durum içinde olmasını hayal bile edemezdi. Başına bir şey gelmesinden korktuğundan yüz yıllarca yanından bile ayıramamıştı. Hyunjin için durum oldukça kötüydü. Belki gün gelecekti Hyunjin bile Felix'in karşısında durmak zorunda kalacaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Guard Angels / Hyunlix
FanfictionFelix doğduğu günden beri sebebini bilmeden birilerinden kaçmıştı. Ta ki bir gün barda o siyah saçlı oğlana denk gelene kadar. Küçüklüğünden beri sakladığı güçleri artık sır olarak kalabilecek miydi? Canlılar aleminde nefes alması yasaklanmışken...