Bölüm 2

82 17 0
                                    


Ayla, kafeste kapatılmış bir kaplan gibi odasında dört dönüyordu. Hançeri aşağı döndüğü anda Selin, Demir'in Ayla'yı etkisiz hale getirmesini istemişti. Ayla onun işini zorlaştırmamak adına direnmemiş, kolları arkasından bağlı götürülüşüne ayak uydurmuş. Odadan çıkmadan son kez dönüp İnci'ye bakmıştı. Kız kollarıyla kendine sarılmıştı. Sarının gördüğü en açık tonu olan saçları dağınık bir şekilde topuzundan aşağı sarkıyordu. Onun gözleri de Ayla'yı izliyordu.

Sonrası Ayla için tanıdık bir süreçti. Onu diğer mistik mahkumlarından ayrı olacak bir hücreye kapatmışlardı. Onun için burası tanıdık bir yerdi. Küçükken ustaların istediğini yapmadığında, yanlış yaptığında ya da sadece her zamanki halinde durduğu için bile buraya atılmıştı. Ustaların ceza listesinde burası ilk sırada geliyordu. Geri kalanı ise fazlasıyla... Yaratıcıydı.... Bu koridorda kendi hücresi bile vardı. Duvarları çocukken yaptığı çizimlerle doluydu. Her zamanki gibi soğuk zemine oturmuş tavanı izliyordu. Amatrana zihninin hemen gerisinde meditasyon yapıyordu. Ayla'ya kazandırmakta başarısız olduğu başka bir özellikti bu.

"Sence bir hata mı yaptım?" diye sordu Ayla.

"Bilmiyorum gece kuşu, bir hanım ya da efendi iyi biri de çıkabilir. Öylelerine hizmet etmek kötü olmaz." diye cevapladı onu kadim ruh gözlerini açmadan.

"Kötünün iyisini seçmek gibi mi?"

"Öyle de diyebilirsin. Senin yaşamanı istiyorum ama acı çektiğini görmek istemiyorum. İyi de olsalar kötü de olsalar günün sonunda seçilmişlerin hepsi mistik ve hepimizin içinde bir güç arzusu var. Yine de bu hanımından farklı bir şeyler de seziyorum. Kendi canını almandansa neler olduğuna bir bakmanı tercih ederim."

Ayla konuyu dağıtmaya hazır hissediyordu. Üç gündür buradaydı ve ne zaman İnci'yi ve onu bekleyen kaderini düşünse başı ağrımaya başlıyor midesine taş oturuyordu.

"Çok şaşırdım. En son ne zaman benimle bu kadar uzun konuşmuştun hatırlamıyorum."

Amatrana sonunda gözlerini açmıştı. Zihninin derinliklerinde bir çölün ortasında oturuyordu.

"Ben seninle her zaman konuşuyorum Ayla Işıkdoğan, sen sadece çoğu zaman beni duymazdan geliyorsun."

Ayla buna gözlerini devirdi ama kadim ruhun haklı olduğunu biliyordu. Çok geçmeden sadece kendisinin kaldığı koridorda adım sesleri duydu. Yemek saati değildi. Hemen yattığı yerden doğruldu.

"Diğerleri geliyor. Silvan, Nila ve İhanet Eden'i hissedebiliyorum."

Kapı açıldığı gibi Vera içeri girdi ve kollarını Ayla'ya doladı. Onu Demir ve Boran takip etti. Ayla üçü tarafından sarmalandığında içindeki sıkıntının biraz hafiflediği hissetti. Ayla onların rahatlatıcı kokusunu burnuna çekti. Ev gibi kokuyorlardı.

"Nefes alamıyorum. Yardım gönderin." dedi şakadan boğulma sesleri çıkararak.

"Yardım zaten biziz seni küçük kaçık."

Bu sözlerine karşılık Ayla şakadan Demir'i ısırmaya çalışmıştı ama Demir son derece çevik bir hareketle elinden kurtuldu.

Vera onu yakalayıp çok da sert olmayan bir şekilde Ayla'nın omzuna vurdu.

"Sen ne yaptığını zannediyorsun? Bizi bırakıp gidebileceğini mi düşündün. Nasıl böyle bir risk alırsın? Biz bunları daha önceden konuşmadık mı? Söz vermedik mi, söyle bana?"

Ayla, Vera'nın bütün söyleyeceklerinin bitmesini bekledi. Ona kızmakta son derece haklıydı. Böyle bir davranışta bulunduğu için utandı. Düşünmeden hareket etmişti. Diğerlerini ve ne hissedebilecekleri aklına bile gelmemişti. Gerçek şuydu ki Ayla o sırada kendini kaybetmişti. Acısı ve korkusu onu ele geçirmiş; vahşi bir hayvan gibi içgüdüleriyle hareket etmişti. Kendi kanı da onu etkiliyordu sanırım.

Döngü Bozan (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin