15.Bölüm
Uzun bir aradan sonra tekrar sizlerleyim. Umarım beğenerek okursunuz uzun zaman sonra yazdığım bu bölümü.
Multimedia: Esila
Playsist: Wiz Khalifa - See You Again ft. Charlie Puth
Rüzgâr saçlarımdan bir tutam daha yüzüme düşürmüştü. Ateş benden önce davranarak saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Nefesi rüzgârla birlikte nefesime karışıyordu.
Ben çimenlerin üzerine uzanmıştım o da benim yanıma uzanmış eliyle başına destek vererek beni izliyordu.
Bana iyice yaklaşarak önce sol yanağımdan öptü, sonra ağır bir biçimde sağ yanağıma doğru yönelip sağ yanağımı öptü. Hiç acele etmeden burnumun üstüne geldi ve burnumun ucundan öptü. Hafifçe kıkırdadım. Hoşuma gitmişti burnumdan öpmesi. Sonra bakışları benim gözlerimi buldu. Gözlerim ve dudaklarım arasında mekik dokuyan bakışlarını aldırmadan kahkahayı bastım. Afallamış bir şekilde geri çekildi.
"Ne oldu Esila neden kahkaha atıyorsun" dedi şaşkınca.
"Durduk yere ağlayınca hiç şaşırmazsınız ama durduk yere kahkaha atınca şaşırırsınız. Mutluyum işte, nefesinin bahar rüzgârı gibi yüzümde dolaşması mutluluk verdi. Dudaklarının yüzüme değişi hoşuma gitti, olamaz mı?"
Gülümseyerek dinledi bu sözlerimi. Gülümsedi ve yanağının kenarında bir çizgi oluştu. Keşke fırsat verseler de oraya saklansam bütün yalanlardan, kötülüklerden, hüzünlerden. Boynunda en ferah okyanusları solusam, gözlerinde en uçsuz bucaksız ormanlarda kaybolsam...
Başına destek verdiği elini indirerek onu da yatmış bir pozisyona getirdim. Ve göğsüne sarılarak kokusunu ciğerimin en dibine kadar çektim. O da benim saçlarımdan öptü ve şu cümleleri mırıldadı.
"Anne, gönderdiğin hediye için teşekkür ederim"
.
.
.
Aylin'den
Boş bir çimenlik alanda ilerlerken karşıda Peugeot'nun SUV modeli arabasını gördüm. Cem Amca'nın arabası olmalıydı. Âdem, Cem Amca'nın arabasının yanına park edince arabanın içinde olmadıklarını anladım. Âdem olmasa bu deli düzün ortasında kaybolurdum sanırım. Arabadan inmeden önce güç almak için son kez ona baktım. Onun gözleri beni bulunca sözler suskunluğunu korudu ama gözler başladı konuşmaya. Aradığım güveni bakışları söyleyince kendimden emin bir şekilde arabadan indim.
"Kâinat Teyze!" seslendim ama hiçbir ses yoktu. Bakışlarım bu bom boş arazide biraz dolaşınca ileride iki insanın oturduğunu gördüm.
"Ordalar" dedim elimle işaret ederek ve yürümeye başladım. Biraz ilerledikten sonra elimde sıcak bir dokunuş hissettim. Sonrada parmaklarımın arasını bulan parmaklar. Bakışlarımı ona çevirdiğimde karşıya dimdik bakıyordu. Sanki elimi tutan o değildi. Buz gibi bakan bu adamın böyle sıcak dokunuşu olması ona hayran olmam için bir sebepti.
Kâinat Teyze, Cem Amca'nın omzuna yaslanmış bir türkü mırıldanıyordu.
"Hiç mi düşünmedun sen sevduğum böyle ağlar, sevduğum böyle ağlar"
O da âşık olmuş sevmişti. Her genç kız gibi, bizim gibi.
Âdem'e baktım, bakışları yumuşamamıştı ama o da anımsadı eskileri. Gözlerini okudum. O yeşil gözlerinde ki mâziyi okudum.
Dikkatlerini çekmek için boğazımı temizledim. Kâinat Teyze hemen toparlanıp ayağa kalktı ve Âdem'e şaşkın bakışlarla baktı.
"Delikanlı kim Aylin?"
Kâinat Teyze bu cümleyi söyleyene kadar Cem Amca tarafıma bakmamıştı bile. Kafasını çevirince gördüğü manzara karşısında donup kaldı. Ayağa kalktı ve anlaşılmayan bir ses tonuyla "Âdem" dedi.
Kâinat Teyze anlamayan bakışlarla baktı. "Âdem mi?" dedi. Önce Âdem'i inceledi sonra kekeleyerek Âdem'in ismini tekrarladı. "Sen, senin burada ne işin var?"
"Abimin yanına gelemez miyim yengecim?" dedi 'yengecim' kelimesine vurgu yaparak.
Kâinat Teyze ellerini yüzüne götürdü ve hıçkırarak ağlamaya başladı. Tam yanına gitmek için hamle yapmıştım ki Âdem'in eli engel oldu ve Cem Amca benden önce davranarak ona sarıldı.
"Kimseye söylememen gerekecek kadar özel bir mesele olduğunu anlayacak yaşta olduğunu sanıyordum Aylin?" dedi imalı bir şekilde Kâinat Teyze. Ağlamasının arasında böyle imalı konuşmasına şaşırmıştım. Tam ağzımı açmış laf sayacakken Âdem benden önce davrandı.
"Bende sizi kızınızın hayatını yalanlar üzerine kurmayacak kadar olgun, Enver denen o pislikle iş birliği yapmayacak kadar aklı başında sanıyordun Kâinat Saver. Yoksa Kâinat Tağnur mu demeliydim?" Demir bana laf çarpan Kâinat Teyze'nin iyice ağlamasına sebep olmuştu.
"Kes sesini Âdem bunları tartışıp kavga etmenin sırası mı Allah aşkına?" diye araya girdi Cem Amca.
Âdem'in gerildiği her halinden belliydi. Kâinat Teyze'nin üzerine atlayacak diye korkuyordum.
"Senelerce o kızı yalandan bir babayla büyüttün. Baba da baba olsa... Ailesinden, evinden, yurdundan kaçıp soyadını bile değiştiren bir hayırsız. Ne bekliyordun Kâinat Enver'in size ömrünüzün sonuna kadar sahip çıkmasını mı? On yedi yıl iyi dayanmış lan o pislik. Onu bunu boşver de nee isteyecektin Aylin'den? Esila'yı Ateş'ten ayırmasını mı? Ha eğer bunu emredecektiyseniz yenge hanım kusura bakmayın ne Aylin böyle bir şey yapacak ne de ben izin vereceğim. Yaptığınız hatanın hiçbir telafisi yok. İki gencin hayatına, yıllarına, aşklarına mâl oluyorsunuz kendinize gelin. Ve sana gelince abi, anne şefkatinden eksik kalan oğlun senin kızından görüyor o şefkati. Bırakın yalan olan hayatlarında yaşabilecekleri sadece aşk gibi bir gerçeklik olsun."
Hiçbir şey dememe fırsat vermeden kolumdan çekiştirerek arabaya doğru ilerlemeye başladı. Benide peşinden sürüklüyordu. Tökezlemiştim ve buna rağmen yavaşlamamıştı. "Âdem yavaş ol biraz düşeceğim sakinleş." Ben o cümleleri sarf edene kadar arabanın önüne gelmiştik. Hâlâ çekiştiriyordu. Kolumu büyük bir hırsla çektim ve vurmaya başladım. "Dursana ya! Dur diyorum sana! Dur, dur, dur!"
Ona vurmak için debelenen kollarımdan beni tutarak aramızda hiçbir mesafe kalmayacak şekilde kendine yapıştırdı.
"Bazı şeyleri durdurmak için çok geçtir. İçinde bulunduğumuz bu oyun gibi. Esilayı ve Ateşi kaybetmeye başlayışımız gibi. Ve en önemlisi sana yaklaştığım her milimde milyonlarca kez rotasını kaybeden kalbin, onunla birlikte benimle konuşan bakışlarını durdurmak için çok geç artık."
&
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş ve Su
Fiksi RemajaSoğuk rüzgâr yanaklarımda adeta bıçak etkisi yaratıyordu ve o etkiyi iki saniye sonra kalbimde hissedeceğimi bilmiyordum. “O senin kardeşin, üvey kardeşin.” Sanki içimde dokuz katlı bir bina yıkılmıştı ve ben yıkılan binanın enkazında yok olmuştum...