Sabahın köründe okul anons sesiyle resmen uykusundan uyanmıştı. "song min-gi, jung wooyoung, choi san, choi jong-ho, jeong yun-ho, kim hoong joong, park seonghwa, kang yeosang fotoğrafçılık kulübünden bekleniyorsunuz."
San: Sabah sabah gerçekten çekilmiyor ya hem bu yerin neyini öveceğiz daha fazla?
Hong joong: Söylenme san bilmiyorsun sanki nasıl takık piçler olduklarını.
Mingi: İkiniz kesin şunu okulu öğrencilere güzel göstermekle yükümlüyüz.
çok geçmeden söylenerek ve tartışarak gittikleri kulübün kapısını açıp çekim eşyalarını bahçeye taşımaya başlamışlardı. Pek memnun olmasalar da yapmak zorundalardı belki bir gün güzel işler yaparız umuduyla buna katlanıyorlardı. Eşyaların çoğunu çıkarmışlardı hatta bazıları kurmaya bile başlamışlardı o sırada seonghwa kameraları koyacakları ayaklıkları almaya gitmişti. Hoongjoong onun bunu en son yaptığında bileğini acıttığını unutmamış ve peşinden gitmişti, ayaklıklar çok yüksekteydi Seonghwa'nın boyu uzundu ama onun bile merdivenle boyu yetmiyordu hepsini almıştı ki merdivenin sendelediğini hissetti ayaklıklar elinden fırlamışlardı kendisinin de düşeceğini sanıyordu fakat ne olmuştu? Gözlerini açtığında hem sevinmiş hem de şaşırmıştı. Hoongjoong onu yakalamıştı, hemen onu indirdi ve kontrol etti." İyi misin yaralandın mı?" "İyiyim Hoongjoong merak etme ama korkmadım diyemem teşekkür ederim." Hoongjoong başka bir şey söylemeden ayaklıkları alıp kulüp odasından çıktı ve bahçeye gitti Seonghwa da arkasından gitmişti. Her şey hazır olunca bir bağırış duymuşlardı.
Müdür: HADİ BAKALIM ÇOCUKLAR SİZE GÜVENİYORUM OKULUMUZU GÜZELCE TANITIN.
İstemsizce gülmüşlerdi müdürün bu hallerine. "Adam resmen şebek maymununa dönüyor bağırırken" demişti san. Hepsi de katılmıştı buna hatta Wooyoung onu sessizce taklit etmişti, tabi ki bu duruma daha çok gülmüşlerdi. Çok fazla dikkatleri dağılmadan çekime başlamışlardı. Okulun arkasındaki manzarayı arka plan olarak almışlardı San ve Wooyoung sandalyelere oturmuş Wooyoung başını San'ın omzuna yaslamıştı yeosang ilk pozu alınca parmağını yukarı kaldırıp 'değiştirin' şeklinde işaret verince Wooyoung San'ın arkasına geçip bir elini omzuna attı diğer eliyle de okulun arkasındaki tertemiz yeşil manzarayı gösterdi. Yeosang yine çekince aynı işareti yapmıştı. Herkes birkaç poz çekene kadar akşam olmuştu okulda bir tek onlar kalmıştı. Hızlıca eşyaları kulüp odasına taşıdılar. Okul formaları hafta sonu hariç okulda kalıyordu soyunma odasına her gidişlerinde hepsi birbirinden utanıyordu.
Mingi: Buna son vermemiz şart hepimizin üstünü değiştirmesi gerek hadi.
Cesaretlerini toplayıp üstlerini değiştirmeye başladılar. San çekimde çok terlediği için duşa girmişti diğerleri çıkmıştı bedalaşıp bir tek Wooyoung ve San kalmıştı. Wooyoung duştan çıkan ve vücudu tamamen ıslak belinde sadece havlu olan San'ı görünce sertçe yutkunmuştu. San da en az onun kadar şaşırmış ve utanmıştı. Wooyoung ona yaklaşmaya başladığında san daha da gerilmiş bir adım gsri atmıştı, Wooyoung ona tamamen yaklaşıp ellerini vücudunda gezdirmiş ve bir anda San'ın dudaklarına yapışmıştı. San geri çekilip "Jung Wooyoung kendine gel ne yapıyorsun sen?" Diyince Wooyoung yanakları kıpkırmızı şekilde geri çekilmişti. "Ben çok özür dilerim San bir an kendime hakim olamadım..." Soluk almadan konuşmasına devam etti. "Bunu unutalım olur mu lütfen?" San bozuntuya vermemiş ve olumlu anlamda kafa sallamıştı. Wooyoung eşyalarını toplamaya koyulmuş kaçmak için can atıyordu san o sırada giyinmiş onu bekliyordu. Her ne kadar kaçmak istese de yapamamış ve beraber evlerinin yolunu tutmuşlardı. San rahatlatmak amacıyla "sorun yok Wooyoung belki de seni ben o halde görseydim ben de aynı tepkiyi verirdim hatta belki daha aşırıya kaçardım kendini suçlama ikimiz de erkeğiz ve genciz bir anda etkilenmemiz çok doğal." Demişti, ayrılma zamanları geldiğinde San, Wooyoung'un yumuşak saçlarını hafifçe karıştırmış ve gülümsemişti. "Bunu kafana takıp kendini üzme hiç yaşanmamış sayacağım söz veriyorum." San kendi yoluna ilerlemişti Wooyoung bir süre ona bakmış daha sonra kendi yoluna ilerlerken San'ın söylediklerini düşündü durdu. Haklıydı olabilirdi böyle şeyler ikisi de çok gençlerdi. Boşvermeye karar verip evine girdi ve sıcak bir duş alıp yemeğini yaptı. Yeosang fotoğrafları atmıştı. Oturdu ve yemeğini yerken incelemeye başladı. Daha sonra sıkıldığı için gruba mesaj attı.
Fotoğrafçılar
Wooyoung: Fotoğraflar çok güzel her zamanki gibi ellerine sağlık Yeoşumm.
Yeosang: Teşekkür ederim Wooyoung beğenmene sevindim umarım müdür de beğenir de tekrar uğraşmayız.San: Umarım dediğin gibi olur Yeosang yoksa yine o saçma fotoğrafları çekmek zorunda kalırız.
Hoongjoong: Hadi artık uyuyun yarın da okul var ya hani.
Grup konuşması hoongjoong sayesinde bitmişti saat 23.45'ti Wooyoung kendini yatağa bırakıp fotoğraflara baka baka uyuyakalmıştı. Sabah alarm sesiyle yerinden fırlsyıp hızlıca dişlerini fırçaladı, montunu ve çantasını alıp koşarak okulun yolunu tuttu. Vardığı gibi formasını giyip sınıfa uçtu oturup dersin başlamasını beklerken Yunho ve Jongho gelmişlerdi. Yanlarına gidip gülümseyerek "günaydın benim ikiz çocuklarım." Diye onlarla dalga geçti. O hafta normal sıradan geçmişti. Ama cuma günü karşılarında öyle birini gördüler ki hem şaşkınlıktan hem de sinirden hepsinin dili tutuldu.
----------------------------------------------------------------------------------------------------
Yeni hikayem takip edip okursanız ve destek olursanız çok sevinirim. Daha önce de yazıyordum ama ilk defa uygulamada yazdım umarım beğenirsiniz iyi okumalar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
miracles of the universe
Randomokullarının fotoğrafçılık kulübünde modellik yapan ve okulu öven san, wooyoung, hongjoong, seonghwa ve onları çeken yeosang, jongho, yunho, mingi ünlü olup bir modellik şirketiyle anlaşacaklarını bilmiyorlardı hayatları bir anda değişti.