10. bölüm

7.6K 451 41
                                    

Otele döndüğümde valizlerden birini yanımda getirmiştim, Deniz içeri girdiğimde yanakları dolu dolu bir şeyler yiyordu. Önünde dolu bir sofra vardı ve üstünde benim dün giydiğim tişörtle oturuyordu.

"Bebeğim, afiyet bal şeker olsun." Bana bakarken hızla çiğneyip yuttu ve kollarını bana uzattı.

Kucağıma çektiğim minik bedenle bende sofraya oturmuş oldum. Minik parmaklarıyla reçel sürdüğü bir parça keki dudaklarıma uzattı, tatlı şeyleri sevmesem de onun elinden itiraz etmeden yedim.

Yuttuğum lokmadan sonra gülümseyip minik bir öpücük kondurdu dudağıma, onu yemek istesem de duş almadan ona dokunmak istemiyordum. Bedenini koltuğa geri bırakıp duşa ilerledim, hızlı bir duştan sonra belime havlumu sarıp yanına geri döndüm.

"Sevgilim önce kahvaltı yapsaydın ya." Bana gülümseyerek konuştuğunda boynuna sert bir öpücük kondurdum.

"O piçe dokunan ellerimi sana sürmek istemedim." Gözleri sözlerimle dolarken aynı zamanda gülümsüyordu.

Kucağıma gelmek istediğini bildiğim için oturup onu kucağıma çektim, kolları hemen boynuma dolanmıştı. Hafifçe titreyen bedeninden ağladığını fark edebiliyordum, bazen gözyaşları ruhu temizlerdi.

"Bu gözyaşların senin ilacın olsun, umarım bir daha geçmişin yüzünden ağlamazsın. Geleceğinde ise sadece mutluluktan ağlarsın." Kucağımda ağlarken hafifçe güldüğünü duyduğum zaman onu biraz geri çekip ufak ufak öptüm.

Gözlerini kapatmış öpmeme izin verip gülümsüyordu sadece, gözlerini ve yanaklarını, minik çenesini, sivri burnunu öpücüklere boğdum. En sonunda gerçek bir kıkırtı dudaklarından firar ettiğinde onu serbest bıraktım ve kahvaltı masasına bakıp ıslık çaldım. Bir kuş sütü eksikti...

Taze ekmekten kopartıp göz yumurtaya batırdım ve koca lokmayı ağzıma attım. Bana açılan ağzıyla öylece bakan miniğime bakıp şap diye öptüm.

"Kocaman şeyi nasıl sığdırdın ağzına yaaa?" Ona göz kırpıp bir lokma daha yedim, onun verdiği lokma bebek lokması kadardı.

"Yavrum, sen herkesi kendin gibi bebek mi sanıyorsun? Koca adamım ben, seni bile tek lokmada yutarım." Sözlerimle iyice gülerken minik lokmalarla yemeye devam etti.

Onu kendi evime götürmek istesem de yapamazdım, daha korunaklı bir evde oturursa içim daha rahat ederdi. Nezih bir semtteki bir sitede mesela..

Bu çöplükten ne kadar uzak olursa o kadar iyi olurdu, benim mücevherim bu çöplüğe ait değildi. Kendisi gibi ışıltılı yerlere layıktı, güzel bir yer bulacaktım, bulamazsam da yaratacaktım onun için.

Güzelce karnımızı doyurduktan sonra onu kollarıma alıp yatağa uzandım, alnını yumuşak öpücüklerle süslerken sevimli sevimli gülümsüyordu.

"Odanda, yatağının altında sana ait eşyalar buldum. Hepsi o valizde, geride bırakmak istemedim. Güvencen olsun istemişsin belli ki."

Parlayan gözlerle kalkıp valize koştu ve hızla açtı. Minik poşetlerdeki on gramlık altın külçelerine sevinçle bakıyordu, hepsini valizdeki büyük çantalardan birisine doldurup fermuarını çekti. Mutlulukla gelip kollarıma sokulduktan sonra dudağıma büyük bir öpücük kondurdu.

"Ben getirmek istemezsin diye söylemedim, o işten kazandığım için. Yine de getirmene sevindim, teşekkür ederim. Çok iyisin sevgilim." Sözleri kanımı kaynatıyordu.

"Sana iyiyim, sadece sana iyi bir adamım ben. Sana Timur Keskin, diğer herkese Ex..." dudağını ısırıp koynuma sokulduğunda sarmaladım minik bedenini.

"Timur... ismin çok güzelmiş, çok güçlü bir isim. Aynı senin gibi sevgilim."

Bana her sevgilim dediğinde ömrüm uzuyor olabilirdi, çünkü kalp atışım hızlanıyor ve derin nefesler alıyordum.

"Senin ismin de senin gibi mükemmel, huzur verme özelliğini isminden almış olmalısın." Göğsümden kaldırdığı kafasıyla gözlerimin içine baktı cilveli cilveli.

"Hmmm, öyle mi? Huzur mu veriyorum sana ben?" İçten gülümsemesi kalbimi kuş gibi çırpındırırken dudağına minik bir öpücük bıraktım.

"Kokun bile huzur, ne diyorsun. Sen huzurla tanışmam için dünyaya gelmişsin resmen." Kahkahası odayı inletirken başı geriye gitti, bende açığa çıkan boynundan büyük bir nefes çektim içime.

"Çok romantik olmaya başladın ama sen..." cilveli sözleri beni iyice ateşliyordu.

"Sadece sana bebeğim, bütün paket sadece sana ait." Dudaklarına gömülmeden önce dolu gözlerine rağmen gülümsemesi ipleri kopartmıştı ve kendimizi yine birbirimizde kaybetmemiz kaçınılmaz olmuştu.

Knockout Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin