Mayda Demir
Günler gelip geçiyorken her geçen gün mezuniyet törenime biraz daha yaklaşıyordum. Abimler yoktu, gelemeyeceklerini de biliyordum. Babam ve kendi çevrem bana hep ilgiliydi ama şu sıralar abimin ilgisine muhtaçtım.
Babam izne ayrılarak kısa bir ara vermiş, tüm günlerini beni severek geçiriyordu. Bundan hoşnuttum. Birlikte geziyor, yiyor, içiyorduk. Geceleri bana çocukken yaptığı gibi hikayeler anlatıyor, sonra da bedenime sarılarak uyuyordu.
Kızlar ise hemen hemen her gün bana uğruyorlardı. Birlikte çay içiyor, dedikodunun anasını ağlatıyorduk. Onlarla vakit geçirmesi güzeldi. Nilüfer şu sıralar kederlenmiş, sevdiceğini beklemekle meşguldü. Nilay ise abimi soruyor abime dair bir şeyler öğrenmeye çalışıyordu. Ona abimin bebeklik ve çocukluk fotoğraflarını gösterdim geçenlerde. Ufacık bir çocuk gibi sevinmiş, saatlerce fotoğraflara bakmıştı. İçinden en sevdiğini ona verdim. Abimin yeri onda çok farklıydı, aşık insan bir başka oluyor.
Ecem ise bu iki deliyle uğraşmaktan bıkmış, her gün bana homurdanıp duruyordu.Aşk demişken, aşk acıtıyor. Özlüyorum. Özlemek kadar acı verici bir şey yokmuş. Hele ki, belki de bir daha asla geri dönemeyeceğini bilerekten beklemek ve özlemek.
Neredeyse iki ayda çok değiştim gibi hissediyorum. Enerjik değilim, çok konuşmuyorum, eskisi kadar içten gülmüyorum. Sıkılmışlık ve usanmışlık hissi var üzerimde.
Ona dair bir mesaj almadım hiç. Onun yokluğunda da kitaplara gömülmüştüm.
Babam veyahut kızlarla takılmadığım müddetçe okula gidiyor, oradaki arkadaşlarımla vakit geçiriyor, eve dönüyor, ders çalışıyor, yine kitap okuyordum.
Okudukça okuyor, daha fazla düşünce içine batıyordum. Aşka dair bir şiir, roman okusam anında aklıma geliyor, aklımı bulandırıyordu.
Düşüncelerim beni boğuyor, ellerini boynumdan çekmek bilmiyordu. Daha doğrusu düşüncelerim değil, düşüncelerimin asıl sahibiydi bunu yapan.
Atay.
Ofladım. Çık aklımdan artık be adam, yoruldum. Gözlerimi sıkıca kapattım. Tenime değen rüzgar titrememe sebebiyet vermişti.
"Şşttt."
Korkuyla irkilirken gözlerimi açıp elimdeki şiir kitabını kapattım. Arkama bakarken babam elindeki kupa bardaklarla bana gülümseyerek bakıyordu.
Sıkıldığım için binanın yan tarafındaki çimenlik alana gelmiştim. Kahvem soğumadan bardağa uzanıp elime aldım. Babam yanıma otururken şiir kitabıma bakıp gülümsedi.
"Şu sıralar çok okuyorsun."
"Kafam dağılıyor baba, ondan."
"Kafan mı dağılıyor yoksa kafanın içindekiler mi seni dağıtmaya çalışıyor?"
Yutkunup başımı eğerken derin bir iç çektim.
"Yarın mezuniyetim var, ama onlar yok."
Babam neyi anlatmak istediğimi anlayarak elini sırtıma koyup yavaşça okşadı.
"Mayda, telafi edeceklerdir."
Gülümsedim sadece. Telafi edecekler, bilirim. Ama yine de yarın onların olmasını da çok isterdim. Benimle birlikte mutluluğumu paylaşmalarını çok isterdim. Şimdi yoklar ve ben onlara dair hiçbir şeyden haberdar değilim. Ne bir haber, ne bir mesaj. Şimdi nerdeler, ne yapıyorlar bilmiyorum. Ve bu beni kahrediyor.
"Büyüyorsun Mayda." dedi aniden babam.
Konu mu değişiyor yoksa?
"Keşke büyümesem baba."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GADASINI ALDIĞIM [Final Oldu]
General Fiction"Göğsünün altındaki ufacık ve yorgun yüreğin beni hiç mi sevemez gadasını aldığım?" Yüzbaşı Atay Han Bozkurt ve kalp hastası Mayda Demir'in hikayesi. - Instagram, Texting, kısacası hemen hemen her türlü şeyleri içerir. Eğlencesine yazılmıştır, mantı...