Kitaba başlama tarihinizi buraya yazabilir misiniz? Şimdiden iyi okumalar dileriim :)
Tarih 3 Nisan 2012'yi gösteriyordu. Bugün bir aile ölmüş, geriye ise küçük bir kız çocuğu kalmıştı. Kendini bir daha temiz görmeyecek, ismini sevmeyecek, insanlardan uzak da büyüyecek bir kız çocuğu kalmıştı. Üşümesin diye polisler tarafından üstüne örtülen bir battaniye vardı ama kimse ruhunun soğukluğunu önemsemiyordu. Asıl üşüyen onun kalbiydi ama herkes bedeni sandı. Asıl acıyan onun kalbiydi ama herkes canı sandı. Asıl yalnız kalan ruhuydu ama herkes kendisi sandı.
İlkbahardı. Hava soğuk değil tam aksine ideal bir sıcaklıktaydı ama kızın kalbi kış soğuğu gibi buz kesmişti. Sanki kış ayında yalnızca bir tişörtle metrelerce karın ortasında kalmış gibi... Yapayalnız, soğuk, kimsesiz.
Duyulan silah seslerinin üzerine polis arabaları ve ambulanslar gelmiş, komşularla beraber kocaman evin önünü kaplamışlardı. Polis arabasının sireninden yayılan mavi kırmızı ışıklar etrafı azda olsa aydınlatırken aynı zamanda küçük kızın yüzüne yansıyordu. Komşular kocaman bir topluluk oluşturup kendi aralarında bir şeyler fısıldayıp olayı kendilerince yorumlarken, polisler en ufak detayı bile gözden kaçırmamaya çalışarak ellerindeki tüm ipuçlarıyla olayı çözmeye çalışıyordu. O aileden geriye kalan küçük kız ise yere bakarak kurduğu yüzlerce düşüncesini, hemen yanında bulunan ambulansın sireninden çıkan sese karışmasınlar diye büyük uğraş veriyordu.
Deniz'in hafızasından o görüntüler gitmiyordu: Annesinin, babasının ve kardeşinin cansız bir şekilde kanlar içinde yatan bedenleri... Küçük kız bu düşüncelerine devam ederken, arkadaşının yanından ayrılıp ona doğru gelen polisi gördü ama hiçbir tepki vermedi. Yere bakarak bomboş ayaklarına bakarken adam çoktan yanına gelmiş konuşmaya bile başlamıştı "Eğer kendine geldiysen bize olayları anlatabilir misin küçük hanım? Şu an olayları bize anlatabilecek tek kişi sensin." Bu aynı soruyu üçüncü kez duyuşuydu ve yine yere bakmaktan başka bir şey yapmamıştı. Polis olan adam, kıza aynı soruyu sormaktan vazgeçmiyor daha çok kızın üstüne gidiyordu ama bu son soruşunda yine bir cevap alamayacağını anlamış olacaktı ki bu durumdan sıkıldığını belli edercesine nefesini dışarı verdi.
Polis, etrafına bakındıktan sonra başını eğerek kendisini kızın bakış açısına soktuğunda sorusunu tekrarladı ama kızdan yine bir cevap alamadı. Sinirle ve sabrı tükenmişçesine ayağa kalkarken az önce konuştuğu arkadaşı yanına geldi "Fazla zorlama o anın şokuyla suskun olması normal. Bizimle karakola gelecek zaten, orada kendine gelince anlatır."
Bu yalnızca kendini kandırmaktı. Deniz şokta falan değildi tam aksine o kadar sakindi ki. Kalbine işleyen soğukluk onu fazlasıyla etkilemişti. Yalnızca kalbini değil, damarlarını hatta tüm vücudunu ele geçirmişti. Zaten bu soğuk kanlılığı ilk dakikalarda polisleri şaşkına uğratmıştı. Çünkü onlara göre ailesinin ölümüne şahit olmuş biri böyle sakin kalamazdı. Sonradan yaşına vererek bu konuyu kapattılar ve Deniz'i öyle kabul ettiler.
Komşular orada yalnızca gürültü kirliliğiydi. Kendi aralarında konuştukları olur olmadık fikirlerle ortalığı karıştırıp daha büyük bir ses kirliliğine sebep oluyordu. Herkes ne kadar da meraklıydı yalanlar uydurarak kendilerini tatmin etmeye ve ortamı daha da alevlendirmeye. Zaten Bayer ailesini seven bir kişi bile yoktu aralarında. Bu olay onların eline koz vermekten başka bir şey olmamıştı.
Deniz'in gözleri, evlerinin etrafındaki 'Olay Yeri Girilmez' yazılı şeritlere takıldı. O an asıl sorması gereken soru geldi aklına: polisi kim aramıştı? Buradaki herkes olabilirdi ya da korkusundan dışarı çıkmayan biri de olabilirdi. Ama neredeyse tüm mahalle buradaydı bu yüzden evinde olan birinin olması imkânsız gibi bir şeydi. Küçük kız bu sorusunun da cevabını bilmiyordu tıpkı diğer sorularının cevaplarını bilmediği gibi. Tek bildiği şey geç kalınmıştı hem de fazlasıyla. Ailesi çoktan kan kaybından ölmüş, geriye bu küçük kız çocuğunu bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahkûm
Teen FictionKafes kuşu, özgürlüğü kısıtlanmış kişidir. Kanatlarını özgürce çırpamayan, insanların en çok da kendisinin mahkûmu olan insanlardan biriydim yalnızca. Kendime bile yabancı olmuştum ben. Sonra o geldi. "Önceliğimsin" diye fısıldadı bir anda. Durup...