Sabah saat 7.50 de uyandım , 8.10 da stajım başlıyodu ve ben geç kalmıştım. Sude'ye uyanması için seslendim fakat duymayınca kafasına yastık fırlattım.
"Ne yapıyorsun sen ya! Uyuyoruz şurda az insan ol." Yastığı bana geri fırlattı ve tam kalkmak üzereyken kafasını tavana çarptı. Evimiz çatı katında olduğu için nerdeyse her sabah uyandığında kafasını tavana vuruyo.
"Ya Allah da belasını versin şu çatının."Ona gülerek banyoya doğru ilerledim.
"Acelem var hemen çıkıcam kahvaltıyı halledersin sen. Akşam da geç gelicem beni bekleme" 20 dk da hazırlanıp restoranda gitmem imkansıza yakındı."Defne ben yumurta kırmayı bile bilmiyorum farkındasın dimi , ne yicem ben?" Gerçekten de yemek konusunda berbattı.
"Tamam aşşağıdaki börekçiden sipariş veririm eve." Bugün sudenin izin günüydü , normalde bir mağazada kasiyer olarak çalışıyo.
"Seni yerim ben yaaa." Yanağıma öpücük kondurup beni banyodan çıkartıp kendisi girdi bende üzerime ceket aldım ve çıktım.
İçimde kötü bir his vardı.Aşşağıdan Sude için börek alıp asansöre koydum ve hızlıca yürümeye başladım.
Hava soğuk diye kaban giydim ama içimde askılı bir bluz ve altımda da ince kumaşlı pantalon vardı ve soğuktan içim titriyodu.Karakolun önünden geçerken her sabah gizli gizli baktığım o yakışıklı polisi kapıda gördüm. Üzerindeki siyah gömlek ona daha da hayran kalmamı sağlıyodu.
İçimden, "sevgilim olmasa kesin bu polis beye yürürdüm" diye geçirdim , evet 2 yıllık bı sevgilim var , şu sıralar aramız biraz soğuk , nedenini bende bilmiyorum.
O yakışıklı polise bakarak yürürken bişey oldu.
DÜŞTÜM! Evet gerçekten adamın önünde yere çakıldım!
Allah kahretsin rezil oldum.
Kafamı kaldırıp etrafıma baktığımda polisin bana baktığını gördüm , bu arada adamın polis olduğundan bile emin değilim sadece yaklaşık 2 haftadır her gün içerde , ellerinde dosyalarla görüyorum.Kendini gülmemek için zor tuttuğu bariz ortadaydı. Biten sigarasını yere atıp söndürdükten sonra yavaş adımlarla yanıma geldi ve küstahça sırıtarak bana baktı.
"Ne gülüyosun be komik bişey mi var?" Adama bak ya insan bı yardım eder , iyi olup olmadığımı sorar.
"Yoo gülmüyorum , sen yanlış görmüşsündür" Bu adam iyimi?
"Çocuk mu kandırıyosun sen , güldüğünü görebiliyorum." Bu adam bu zekayla nasıl polis oldu ya.
Sustu ve bana bakmaya devam etti."Ya bakıcağına yardım etsene kalkmama"
Azrail gibi dikilmiş bana bakıyo. Acaba suratımda bişey mi var?Duruşunu düzeltti , elini uzattı.
Tutmadım.
Kendim kalktım ve üzerimi sirkeleyip ona bir bakış attıktan sonra ilerlemeye devam ettim."Dediğini duydum." Diyince duraksadım , ne demiştim ki ben?
Arkamı dönüp tekrar ona baktım."Ay sen iyice şizofrene bağladın he , yaklaşık 2 dakikadır konuşmuyorum ben." Cidden bunda bi sorun var.
"Düşmeden hemen önce söylediklerinden bahsediyorum." Bidakka. Ne! Ben onları içimden söylemedim mi?
Ah hayır daha iğrenç bir gün olamazdı.
Gözlerim kocaman oldu ve hemen arkamı dönüp hızlı bir şekilde yürümeye başladım.
Arkamdan gelen o erkeksi gülüşü duyabiliyordum ama aldırış etmedim , ve biraz daha geç kalırsam yakarlar beni.Neyse , ben geç kaldım diye kimse aç kalmaz
herhalde dimi?Restoranda kendimi attığımda aşırı yorulmuştum ve nefes nefese kalmıştım , arabam tamirde olduğu için yürüyerek gelmek zorundaydım.
Berfini bulmak için mutfağa doğru ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Adalet
General Fictionyanlış yaptığını düşündüğün şeyin aslında kendi adaletin olduğunu anladığında sessizleşirsin.