31.12.2006
Dün neler oldu hiç hatırlamıyorum. Emilia'nın bana bagirmasiyla nefes nefese uyandım. "Yine mi içtin sen? Senin amacın ne? Bizi ne hale getirdin farkında mısın? Batıyoruz Mark." diye bağırdı.Ama pek oralı olmuyorum o kadar yorgun , bunalmış ve sona gelmiş gibi hissediyorum ,biraz temiz hava alsam iyi olur diye düşünürken Emillia onu takmadığım fark etmiş olacak ki kolumdan çekiştirip bana bağırmaya devam ediyordu. "Borçların yüzünden tüm kasaba bize düşman oldu. Nasıl halledeceğiz?" Hayata son zamanlarda baktığım gibi Emilia'nın suratına da boş boş baktım "Bir şey demeyecek misin?" dedi bense "Emilia bunları konuşmuştuk şu sıralar pek iyi hissetmiyorum lütfen sonra konuşalım" diyerek kestirip atımıştım. Dışarı çıkmak için kapıya doğru ilerlerken Emilia arkamdan "Yine mi içmeye gideceksin? Dün de gitmiştin ve ondan önceki günde.Seni artık tanıyamıyorum Mark!" Onu takmıyordum "Endişelenme biraz temiz hava almaya çıkıyorum." diyip dışarıya adımımı attım.
Derin nefesler alarak yürüyordum. Emilia'nın bana söylediklerini düşünürken Bi adamın ismimi bağırarak bana doğru öfkeyle geldiğini fark ettim. Kim olduğunu çıkaramamıştım ama yürümeye devam ediyordum. Birbirimize yaklaşırken onun Tefeci Severus olduğunu fark ettim. İki eliyle yakamı kavrayıp beni havaya kaldırdı. O da bana bağırmaya başlamıştı " 'Bu cuma vereceğim demiştin seni adi herif! Yoksa sana zarar vermemi falan mı istiyorsun?Öldürürüm seni sadece cesedinle kalırsın. Kendine dikkat et Mark! Bunca zamana kadar sana ve iğrenç suratına karın ve çocukların için katlandım.Bu son şansın. Yarına kadar parayı getir ödlek adam! dedi ve beni yukari kaldirip asaği dogru hizla fırlattı.Bunlar olurken karşı komşumuz Bayan Judi'nin bize doğru bakmasıyla bulunduğum durumdan utanç duymaya başlamıştım. Anlık gelen bi sarsılmayla bana daha fazla zarar vermeden tabanları yağlayıp ara sokağa doğru koşmaya başladım.
Soluğu William'in dükkanında alırken William'ın şaşkın bakışlarının ardından olanları ona aynen anlattım. Beni azarlamaya başladı.
"Mark kendine gel neden böyle davranıyorsun? Sorun ne?Seni öldürebilirdi dikkat et, kendine biraz çeki düzen ver!" dediğinde, Mark William'a dönüp cevap olarak "Her gün ölen birisi ölüm ile tehdit edilmez William." Dedi.William 6 yıldır arkadaşı olan Mark'a ilk defa bu kadar tuhaf ve anlamsız bakıyordu. Dostunu bu denli bir çöküntü yaşadığını ilk defa fark ediyordu. William derin dusunceleriyle Mark'a bakarken kapı gıcırtısı eşliğinde her zamanki ütülü gömleği, regular siyah pantalonu ve uzun siyah kabani ile Robert fazlasıyla göz kamaştırıcı görünüyordu.Büyük ihtimalle o da benim gibi kafa dağıtmaya gelmişti. Benim aksime buraya çok sık uğrayan biri değildi. Keskin yeşil gözleri benim gözlerimle buluştuğunda yüz ifadesi değişmişti. Gözlerini açıp kaşlarını çatarak bana bakıyordu. "Dostum, bu halin de ne?" Dedi bana doğru dik ve kendinden emin adımlarla yürürken . Yanıma varınca çenemi kaldırdı buz gibi işaret parmağıyla. Diğer elini kabanının cebine sokup karıştırırken bir peçete çıkardı. O ,bu işi yaparken cebindekiler ses çıkartıyordu 'Her şeye nasıl hazırlıklı olabiliyor ki?' diye içimden geçirdim . Burunumu temizleyip kanlı peceteyi arka çaprazında duran masanın yanındaki çöp kutusuna fırlattı. Şaka heralde?! Tam isabet! Ben buna şaşırmadan Bi sandalye cekip yanımıza oturdu. Robert neler oldu der gibi bakarken "lütfen daha sonra konuşalım , şimdi biraz kafamı dağıtmak istiyorum" dedim. William iç çekip "Her zamankinden mi?" diye sordu. Başımı sallayıp bana soru soran gözlerle bakan Robert'a baktım. Ve çöp kutusunun yanındaki masadan bi ses yükseldi "Bize de aynısından lütfen" dedi iri yarı olan. Adam sözünü söylenmesinin ardından bana yanındakiyle öldürücü bakışlar atmaya başladı . Bu adamları ve neden baktıklarını kestiremesemde çok geçmeden onların Tefeci Severus"un en yakın dostu İri yari Albert ve tek bacak Hans oldugunu anlamam uzun sürmedi. Tek bacak Hans"ın bakışları rahatsız edici olsa da İri Yarı Albert'e göre daha az tehlikeliydi. Bunları dusunurken yutkunup William'a baktım. Her zamanki samimi gülüşüyle "Hemen efendim" dedi ve bardaklar ile birlikte viskimizi getirdi.Hepimize eşit miktarda doldururken bardakları inceleyip düşünüyordum. Her ne kadar kasabanın yarisina borcum olmus olsa da William ve Robert ,onlara olan borcumu hiç hatırlatmadilar. William, samimi hareketleri ve ictenligiyle Robertse anlayışlılığı ve zekasiyla beni rahatlatır ve onlarin yaninda hic yabancılık çekmem, Diye düşünürken elime viskiyi alıp bir yudum alacakken kaşımdaki kanın viskiye damlası ve Robert'la benim aynı anda tiksinti duymamız bir olmuştu. Robert "Böyle olmayacak. William bana etil alkol ve pamuk getirebilir misin?" Dedi. William "Yara bandına gerek var mı?" Demesinin ardından Robert'in "gerek yok bende var"demesi bir olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANIMDAKİ DÜŞMAN
Mystery / ThrillerKendi halinde bir kasaba olan Apple Walley'de şarapçı William'ın dükkanında yılbaşı gecesi için 3 arkadaş buluşur. Kendi aralarında gülüşüp eğlenirken en yakın dostları Mark Matt birden yere yığılıverir ardından dükkanda ortaya çıkan yangın sonucund...