"Kimse hatırlamadığı biri için kendi hayatını gözden çıkarmaz. Bunu yaptığında anladım ki o daha çok seven yaraftı. Onun sevgisi,benim ona olan
sevgimden bile daha büyüktü.Emily hayatımın bir parçası olmayı başladığından beri Edward ismini neredeyse her gün duyar olmuştum. Fakat bir gün gerçek Edward ile tanışacağım aklımın ucundan bile geçmemişti. Kader, Emily'ye bu sefer ilginç ve komik bir şaka yapmış gibiydi. Yerine geçip kimliğine büründüğü çocuk gerçekti ve okuldaydı. Üstelik, sadece kaçışıyla Emily'ye ismini bırakmamış, aynı zamanda değer verdiği tek varlığı koruyup o korkunç yerden kaçırmıştı. Emily'ye ismini bırakmış, Sofia'yı da kurtarmıştı. Gerçekten kaderin bize farklı oyunları oluyordu. Bu tıpkı hasta bir kızı öldürmek için onu bulan ve öldürmek yerine onu korumaya çalışan bir suikastçının hikayesi gibiydi. Ya da ölümden korkan bir kızın katiline aşık olması gibi...
Aslında kaderin bizim için çok önceden hazırladığı, tahmin edilemez küçük oyunları vardı. Her şey birbiriyle bağlantılıydı ama o gün gelmeden bunu anlayamıyorduk. Şimdiyse, karşımızda duran çocuk, Emily ve benimle tanışmayı çok istediğini söylüyordu. Taşıyıcı ve onun yerine geçip herkesi kandıran kızı haliyle merak ediyordu. Uzattığı ama bir türlü tutamadığımız eline hafif sitemli gözlerle baktı. "Eğer hakkımda çıkan o tecavüz suçlamaları yüzünden bana karşı mesafeliyseniz..." deyip iç çekti. "Hiçbiri gerçek değil." Elini sıkmadığımız için üzülmüş gibiydi.
Şokta olduğumuz aklına gelmiyor mu?
Hayal kırıklığı içinde elini tam çekecekti ki tebessüm ederek elini tuttum. Yüzünde bir gülümseme oluşunca tekrar tebessüm ederek elini sıktım. Beklemesini işaret ederek çantamdaki defteri çıkardım. "Kabalığımızı bağışla, lütfen. Sanırım küçük çaplı bir şok geçiriyoruz. Hikayeni dinlemek için sabırsızlaşıyorum." Diye yazarak sayfanı ona uzattım.
Yazdığım şeyleri okuyunca tebessümü büyüdü. "Ben de senin hikayeni dinlemeyi çok isterim, Yeşil. Koskoca ABD'yi peşinden koşturan birine hayran olmamak elde değil. Tanıştığımıza memnun oldum." Edward Lewisi şimdiden sevmiştim.
"Aslında gizemli kurtarıcıyla tanışmanın yaşıyorum ve sen çok sevimlisin." diye yazdığımda kahkaha atdı. "Sendeki şeytan tüyünün farkında değil gibisin. Bu tıpkı şey gibi-" derken duraksadı. April, onun sözlerini tamamlayarak, "Büyü," dedi. Bir yandan da beni izliyordu.
Edward onu onaylayarak başını sallarken April'in gözleri benim üzerimdeydi. "Taşıyıcının büyüsü, masumiyeti. Kadın ya da erkek, fark etmiyor," dedi April. "İnsanın içindeki koruma içgüdüsünü dışarı çıkarıyor. Sanki onlara bir çeşit büyü yapıyor ve herkese onu korumalışmış gibi hissettiriyor. Tabii, sadece vicdanı olan insanlar için geçerli. Diğerleri ona bakınca kaybettikleri masumiyetlerini hatırlayıp onu incitme arzularına engel olamıyorlar." Dışarıdan böyle göründüğümü bilmiyordum. Bunları bir kadından duymak sebepsiz yere hoşuma gitmişti.
"Edward mı?" diyen Emily'ye günaydın demek istedim. Nihayet girdiği transtan çıkmıştı. "Şu sapık olan Edward mı?" dediğinde herkes gülerken Edward homurdanmaya başladı. Anlaşılan Emily onun ismini duyduktan sonra gerisini pek dinlememişti
"Sapık değilim." Çocuk kendini savunmaya başladığında Emily kaşlarını çattı. "Tabii değilsindir! O kadar kıza ben şey ettim, değil mi? Tanrım, senin yüzünden bunlara neler çektiğimi tahmin bile edemezsin! Kendime sicili daha temiz olan bir isim seçmeliydim," derken maalesef kendince haklıydı. Eedward ismini kullanmak başına çok iş açmıştı.
Edward gözlerini büyüterek kendisini gösterdi. "Benim yerime geçip ortalığı ayağa kaldıran sensin ama ben mi suçlanıyorum?" Çocuğun afallamış hali o kadar komikti ki dayanamayıp güldüğümde Emily bana uyaran bakışlar atmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ötanazi okulu 4.kitap
SaggisticaYazdığım ilk kitap olucakk Nasıl desem bu kitabı hiç bir yerde yada pdf saytlarında yoktu bende kitabı elime ulaşınca yayınlayayım dedim♡♡