İyi okumalar:)
...
Kaçırıldıktan sonra bir hafta geçmişti. Sosyeteye çıkışım gerçek anlamda herkes için unutulmaz olmuştu, haliyle şu anda çok meşhur olmuştum. Bu yüzden de sürekli çay partilerine ve balolara davetiyeler almaya başladım.
Elbette 'travma' nedeniyle hiçbirine icabet etmedim.
Mirette odama girdiğinde ben Miranda'nın günlüğünü okuyordum. Tekrar tekrar okuyup gözden kaçırdığım şeyler var mı bakıyorum ayrıca okudukça aklıma harika intikam planları geliyor!
( Mirette) " Leydim, kraliyet sarayından bir mektup getirdim."
" Kimdenmiş?"
( Mirette) " Veliaht prens olduğunu tahmin ediyorum."
Mektubu alıp okumaya başladım;
" Sevgili Leydi Miranda, öncelikle kaybınız için en içten dileklerimle başsağlığı diliyorum. İkinci olarak yaşadıklarınız için çok özür dilerim. Halkını koruyamayan bir prens olarak başarısız oldum.... Bla bla bla..... Bir hafta sonra düzenlenecek olan baloya katılmanızı arz ediyorum."
" Kraliyet balosu mu? Hem de benim için?!" Kesinlikle yanlış bir şeyler var!
Hmmm, sanırım kitapta veliaht prens, Berta'ya bu şekilde evlenme teklifi etmişti. Onun onuruna bir balo düzenledi ve oldukça romantik bir şekilde evlenme teklifi etti.
Ne saçmalıyorum ben?! Benimle evlenmek istemesine imkan yok! Hayır yani neden daha bir kez gördüğü birine evlenme teklifi etsin ki? Çok saçma olur....
( Mirette) " Baloya gidecek misiniz Leydim?"
" Kraliyet davetini rededecek halim yok Mirette. Bana kağıt kalem getir. Cevap mektubu yazacağım."
Günlüğümü kasaya saklayıp m asaya geçtim. Ardından parmaklarımı esnetip yazmaya başladım;
" Ülkenin gelecekteki güneşine sevgilerle, benim için yaptıklarınızdan dolayı müteşekkirim. Baloya katılmaktan onur duyarım." Mürekkeple yazmak zor olduğu için cevabı kısa tuttum.
Halâ mürekkeple yazma işine alışamadım. Mektubu zarfa koyup Mirette' e verdim. Ardından sıra babama bildirmeye geldi.
Babamın çalışma odasına gidip kapıyı çaldım. Tam açacağım sırada Lucas kapıyı benden önce açtı:
( Lucas) " Mira?! Baloya gideceğini babama bildirmek için mi geldin?"
" Senin burada ne işin var abi? Ayrıca baloyu nereden biliyorsun?"
( Lucas) " Ş-şey bu...."
( James) " Mira, gel kızım otur şöyle. Lucas sen gidebilirsin seni sonra cezalandıracağım!"
Babamın odası dağ gibi yığılmış mektuplarla doluydu:
" Bu mektuplar da ne baba?"
( James) " Bunlar sana gelen evlilik teklifleri. Lucas tüm mektuplara hayır cevabı yazmış ve sana gelen tüm mektuplara el koymuş. Ben de tam onu cezalandırmak üzereydim."
" Baba, abim neden böyle davranmaya başladı? Benden nefret ettiğini hatta beni görmeye bile dayanamadığını sanıyordum."
Babam şaşkınlıkla kala kalmıştı. Bir süre sessizlikle bekledikten sonra karşıma geçti:
" Dinle Mira. Çok yanlış anlamışsın! Herşey benim yüzümden oldu. Bir gün arkadaşım Martino ile salonda içiyorduk. Martino bana derdini anlatıyordu. Sevdiği bir leydiyi siyasi evlilik için yaşlı bir adamla evlendirmişlerdi. Ve kız o adamdan şiddet görmüştü. Ardından gururuyla oynanmıştı. En kötüsü dayanamayıp intihar etmişti. O sırada bizi dinleyen Lucas'ı çok geç fark ettim. Bana ' Mira'yı asla evlendiremezsin!' Demişti. Ben de ona 'Mira'yı korumak istiyorsan çok çalışıp en güçlü sen olmalısın. Böylece kimse Mira'yı senden alamaz!' Demiştim. Sözlerimi bu kadar ciddiye alacağını tahmin etmemiştim. "
( Mira) " O zaman neden benden bu kadar uzaklaştı?!"
" Bunu ona ben de sordum. Sanırım şöyle cevap vermişti; ' Eğer Mira'yı görürsem onunla ilgilenmekten kendimi alamam ve işime odaklanamam. Onu çok özlüyorum ama buna katlanmak zorundayım. Akademiye girip dük unvanı alacağım! Böylece Mira sonsuza kadar benimle kalacak! Kimse onu incitemeyecek!"
( Mira) " Cidden! Bu çok saçma! Hiç mantıklı değil!"
" Şey, sanırım o halâ bir çocuk."
( Mira) " Birini seviyorsan yanında durup koruyabilirsin! Ne zaman ne olacağı bilinmez! Hastalanıp ölebilirim ya da yaralanabilirim! Geleceğimiz için uğraştığını sanıyor ama şimdiki zamanı kaybetmeyi göze alıyor! Bu çok aptalca! Onunla geçiremediğim çocukluğuma ne olacak?!!"
" Ama Lucas çok ilerledi. Akademiden birincilikle mezun olacak. Hatta dahi ünvanı bile aldı."
( Mira) " Ve sen baba! Beni kullanarak Lucas'ı manipüle ettin! Onu dük olmaya zorladın! Üstelik asla olmayacak bir şeyle tehtid ederk!!"
" Mira, bu doğru değil! Ben bir baba olarak oğlumun güçlenmesini istedim. Onu senin teşvik etiğin doğru ama onu hiçbir şey için zorlamadım."
( Mira) " Peki ona benim zorla evlenmemi gerektirecek kadar kötü bir durumda olmadığımızı açıkladın mı? Kendini zorlamaması gerektiğini söyledin mi?"
" Mira, bunları söylememe gerek yoktu. O zaten biliyor olmalı."
( Mira) " Söylemediysen nasıl bilebilir ki baba! Tıpkı benim bütün bunları sen söylemesen asla bilemeyeceğim gibi!"
" Bu-...haklısın. Sanırım ben, hata yaptım."
( Mira) " İzninle ben gideyim. Biraz yorgun hissediyorum."
" Tabi kızım."
Kapıyı açmamla yere çökmüş hüngür hüngür ağlayan abimle karşılaşmam bir oldu:
" Üzgünüm Mira ühhüğ~ühhüüğ~ ben tam bir aptalım! Kaçırıldığın zaman yanında olamadığım için öyle pişman oldum ki! Seninle daha fazla zaman geçiremediğim için kendime lanet okuyup durdum! Seni koruayamadığım için kendimden nefret ettim. En çok ta seninle yaşayamadığım çocukluğum için üzgünüm. Zaman öyle hızlı geçti ki~"
( Mira) " Bahanelerin umurumda değil abi. Lütfen kendini topla, gelecekteki dük hazretleri. Umarım istediğin gibi bir dük olursun ama bil ki o zaman geldiğinde yanında olamayabilirim."
" Mira! Öyle söyleme!"
( Mira) " Bir konuda haklısın abi.... Sen bir aptalsın!"
Abim ayağa kalkıp yanağımdan süzülen göz yaşlarımı sildi ve bana sıkıca sarıldı. Kahretsin! Neden böyle oldu!? Normalde soğukkanlılığımı asla kaybetmezdim!
...
Sonraki bölümde görüşmek üzere:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anti Fan, Kötü Kadın Olursa?!!
FantasyGenç ve yetenekli Sıla , dâhi denilebilecek bir zekaya sahip bir Matematikçidir. Bir gün bir trafik kazasında hayatını kaybeder ve uyandığında kendini nefret ettiği novel dünyasında bulur. ... Kurgu bana aittir iyi okumalar:)