"Lüften...Bırakın Gideyim! Lütfen!"
Sıcak yanağımdan yavaşça süzülen gözyaşını babam farketmeden elimin tersi ile sildim. Bu anı görmek, yaşamak, duymak istemiyordum. Çaresizliğin beden bulmuş hali gibiydi.
Nefes almak ve ,korkudan titreyen sesimi yerime getirmek için bir kaç saniye gözlerimi kapattım. Keşke gözlerimi kapattığımda, bu karşımdaki görüntüler silinseydi ama adamın "Lütfen Yapmayın!" diye bağıran sesi tüm gerçekçiliği ile karşımdaydı.
Gözlerimi açtım yavaşça. Bana yalvaran gözlerle bakan adama bakmaya çalıştım ama bakamıyordum. Onu öldüren kişi babamdı. Nasıl bakabilirdim? Onu kurtaramazdım da. Ama bir umut...
Bütün cesaretimi toplayarak babama döndüm. "Baba..." Gözleri sis çökmüş gibi koyulaşmıştı. Her hareketi ifadesiz, ağzından dökülen her sözcük renksizdi. "... yapma. Lütfen..."
Babam beni duymazdan gelince dudaklarımı tekrar araladım ama sesiminn çıkacağından emin değildim.
Silahlardan birini tutan adamın ellerine baktım. Eli her an tetiği çekmeye hazır, he an babamdan emir almayı bekliyordu. Bir insanı öldürme sorumluluğunu üstlerine nasıl alıyorlardı?
Muhtemelen bu evden cesedi çıkacak olan adam ise ağlıyordu. Her ne kadar kaslı, uzun boylu olsa da sandalyeye oturduğu için boyunun avantajını yok etmişti. Üzerinde bembeyaz bir gömlek vardı ama o gömlek birazdan kırmızının en koyu rengine bürünecekti. Bunu görmek istemiyordum.
Ifadesiz bir şekilde bakan babama baktım. Yüzünde seri katilleri aratmayan bir soğukkanlılık vardı. Ah! Unutmuşum. Benim babam zaten bir seri katildi
Çenesiyle adamı işaret ederek emir verdi. Onunla aynı anda bağırdım. "Baba!"
Adam da gözlerini kapatmış ölümünü bekliyordu. Kapalı gözlerinden hala gözyaşları akıyor, yanağını geçip beyaz gömleğe damlıyordu.
Sımsıkı gözlerimi kapattım. Babamın bana nasıl bakacağını biliyordum. Bir korkakmışım gibi. Acınası bir yaratıkmışım gibi. Ama bu görüntüye daha fazla bakamazdım.
"Devam et." Babamın kendinden emin sesi ile gözlerimi açtım tekrardan.
Titreyen bacaklarıma baktım. Buradan çıkmam gerekiyordu ama hala bana bunları çektiren adamı üzmekten korkuyordum. Everest'in tepesinde bir aptallığa sahiptim.
Kendisi benim babam olurdu ama son altı yıldır onun babalığından bir parça görmedim. Hangi baba kızına bir cinayet izletirdi? Hangi baba kızına silahla ateş ettirmeyi öğretirdi?
Ama ondan nefret edemiyordum.
Babam olduğu için...
Hastalandığımda bana farkettirmemeye çalışsa da benim için endişelendiği için...
Annemi asla unutamadığı için...
Ama en çok ta babam olduğu için ondan nefret edemiyordum.
Baba sevgisini nasıl tanımlayabilirdim ki? Hayatınıza giren ilk erkek. Her zaman sizi koruyacağını bildiğiniz ilk koruyucu meleğiniz. Sizinle çocukmuş gibi oynayan ilk arkadaşınız.
Karşımda bana ilklerimi veren ama şimdi yüzünden düşürmediği buz gibi maskesini takan adama, babama baktım.
Onu bu hale kim getirmişti? Yüzünden eksik olmayan sıcak gülümsemesini alıp duygudan yoksun buz gibi gözleri ona kim koymuştu? Bilmiyordum ama ben eski babamı istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Havuç
RandomSen hayırdır?" diye sordum kollarınî bana dolamış olan Savaş'a "Iyi misin? Biri kafana mı vurdu?" "Biraz özledim sanırım." diye cevapladı. Kollarını daha sıkı sardı. "Biraz? Sanırım?" "Tamam, birazdan fazla." Başını salladı. "Tamam, kabul ediyoru...